Hello arkadaşlarr. Umarım bir önceki bölümü beğenmişsinizdirr.
Sizlerle bu bölümde mezuniyet töreni olan bir asi okuyacağız. Umarım beğenirsiniz.O zaman herkese iyi okumalar.
Asi onuncu kez çalan telefonu ile gözlerini açtı. Evet on keredir telefonlarını çaldıran kişi alazdan başkası değildi. Sabrı tükenmişti. Sabah uykusu ve onun tatlılığı hakkında bir bilgisi varmıydı bu alaz soysalanın.
"Ya sabır" Diyerek uzandı telefona arama kapanmadan açtı kulağına dayadı. Karşıdan gelecek olan herhangi bi cümleyi dinlemeden konuşmaya başladı.
"Evet buyur uykularımın katili söyle" Dedi sinirle. Genç adam telefonun diğer ucundan kızın bu tavrına karşı eğlendiğine dair bi kaç mırıltı çıkardı.
"Yanlış oldu günaydın benim biricik sevgilim diyecektin güzelim""Biricik sevgilim " Dedi genç kız sorgularcasına "sabah uykumu parçalayan kişi benim biricik sevgilim olamaz olsa olsa gerizekalının teki olur benim kelebeğimle tanışmatıp böyle ayarsızlıklar yaptığı için" Dedi sahte bi kızgınlıkla.
"Kusura bakma asicim, kelebeğinle tanıştım ve biricik sevgilinim " Dedi genç adam "ayrıca bi insan mezuniyeti olacağa bi gün hazırlanmak yerine niye uyumayı seçer mesela bana bi açıkla"
"Uykusu olduğu için " Dedi asi dünyanin en normal cevabını veriyormuş gibi
"Şimdi bırakıyosun o uykuyu çıkıyorsun o yataktan ve doğruca bize geliyorsun sevgilim " Dedi alaz. Adamın konuşmasından sonra kız "pardon o niyeymiş " Demekten kendini alıkoyamadı.
"Canım ikizim seni hazırlamaya aylar öncesinden talip olmuştu sevgilim" Dedi alaz. "Şu an odası savaş alanı gibi her yer de elbiseler var, gelmezsen bu elbiselerle oraya gelmeyi planlıyor."
Kıkırdadı genç kız "siz soysalan ikizlerinden rahat yok mu ya hiç " Dedi ilk önce "tamam geliyorum " Diye ekledi.
"Cık " Dedi alaz ilk başta "bizi bir kere hayatına aldın mı kurtuluşun yok asi kız yapışkanızdır biz kolay kolay bırakmayız"
Asi üstüne ince bi ceket alarak çıktı evde kahvaltı yapma gereksinimi duymadı. Soysalanlara gidince yapardı nasıl olsa. Kimsede yadırgamazdı. Üç yıldır birliktelerdi alaz ile. Adam onu sanki dünyada tekmişcesine hissettiriyordu. Çocukluğunda niye bi ailesi olmadı diye hayıflanıp dururdu. Yada neden sıcacık bi evi. Yaman ve cesur ile kesişmişti yolları önce. İlk ailesi onlar olmuştu.
Daha sonra ise evini bulmuştu. Bir zamanlar aşık olduğunu sandığı yamanın birden bi ailesi çıkıp gelmişti. Nerden bilebilirdiki asi o ailedeki şımarık zengin veledinin kendisinin evi olacağını. Nerden bilebilirdiki o kapısına dayanıp cesuru döven zengin müsvettesinin bu kadar güzel kalbi olduğunu.
İkiside aynı yerden kanadıklarını düşünmüşlerdi ilk önce aynı yaranın iki farklı tarafı. Ama hakikat böyle değildi. Çok sevmişlerdi bir kere birbirlerini. Kalpleri sevgi ile dolup taşana kadar sevmişlerdi.
Alazda o gece o maddeyi kullanıp o ıssız sokağa sapmak ilk başta kabusu olduğunu düşünürdü. Ama nerden bilebilirdiki o ıssız sokakta abisini bulacağını ve abisinin en kıymetlisinin kendisinin yaşam kaynağı olacağını.
İki yaralı kalp birbirini bulmuş ve birlikte iyileşmişlerdi. Sevmeyi öğrenmişlerdi mesela ya da sevilmeyi.
Asi soysalan evine geldiğinde iki kere kapıya tıklaması yetmişti. Feride açmıştı kapıyı "hoşgeldin asicim geç " Diyerek kıza sarıldıktan sonra onun içeri girebilmesi için kapının önünden çekildi.