Herkese merhabalarrr. Umarım bir önceki bölümü beğenmişsinizdir.
Şimdiki bölümümüz ise bi tık duygusal. Bu fikti tw de bi kullanıcıdan gördüm. Kendisinin daha bu fikri yazacağımdan haberi yok. Ama eğer söylediğimde kendi fikrinin yayınlanmasını istemes ise de bu bölüm sizin ile hiç buluşmayacak.
O halde haydi bölüme geçelim. Umarım beğenirsiniz. Hepinize iyi okumalar.
Güneş batmaya yüz tutmuştu. Keskin bir turuncu rengine bürünmüştü sanki gökyüzü birazdan güneş tamamen kaybolacak ve yerini karanlığa bırakacaktı.
Karanlığın hüküm sürdüğü bi gecede ölen sevgilisine karanlığın hüküm sürdüğü bi gecede kavuşacaktı Alaz Soysalan. O gecede havadaki yıldızlar tek tüktü büyük ihtimalle bu gecede öyle olacaktı.
Yaklaşık bir buçuk saattir mezarın başındaydı alaz. Bir aydır zaten evi yuvası bu toprak yığını olmamışmıydı. Mezarın başına çaktıkları tahtaya baktı uzun uzun. Üç harflik bir isim yazılmıştı sadece. "Asi"
O sadece asi olmuştu, hep asi olmuştu ve bu dünyadan asi olarak göçüp gitmişti. Tahtada yazan isim ne çok yakışırdı ona. Ama alaz dayanamamış ve Asi yazan yerin hemen altındaki kısma minicik bi şekilde kız kelimesinide eklemişti. Asi Kız
Şimdi ise bedeni asi kız ile vedalaşmaya gelmişti. Ruhunu yanına göndereceğinin müjdesini vermişti ya da. Alaz devam etmeyi şu kısacık bir ay da çok denemişti ama olmamıştı işte asi olmadan olmazdı ki. Nihayet bu uzun hasretlik bu gün son bulacaktı. Alazın ruhu huzura erecek ve sevgilisinin yanına gidecekti.
Evden çıkmadan yamanın odasına bi not bırakmıştı. Öyle açık açık ne yapacağını yazmamıştı ama abisi biraz beynini çalıştırabiliyorsa "öldüğümde beni asinin yanına gömmenizi istiyorum" Cümlesinden anlaması gerekeni anlardı.
Belki o gün alazın yatağındaki gibi dip dibe olamayacaklardı ama yan yana yatacaklardı artık.
Eli önündeki toprak yığınını okşarken " Geliyorum asi bu gün bitiyor her şey, beni oralarda bekliyorsun değil mi sevgilim" Sanki cevap bekler gibi sustu sessizlik daha da yaktı canını.
"Belki bir kaç saat sonra ruhlarımız, bir kaç gün sonra da mezarlarımız buluşur ha sevgilim"
Daha sonra ise mezarın toprak yığınından avuçlarına dolan kısmı aldı dikkatli bi şekilde paltosunun cebine koydu. Ardından ayaklandı çöktüğü yerden. Eli bir kez daha tahtada yazan isme gitti ağır ağır dolaştı parmakları. Ardından arkasını döndü ve ağır adımlarla çıkışa doğru ilerledi.
Kendisini arabaya attıktan sonra belirsiz rotası bi anlam kazandı birbirlerine içlerini ilk döktükleri yere yanaştı arabası. Kapıyı açıp indiğinde küçük çocukların meraklı bakışlarıyle buluştu bakışları.
Buraya asi ile ilk defa geldiğinde nasıl da hepsi tereddüt edercesine bakıyordu ama fiko bile ona güvenememişte yamanı çağırmıştı.
Asi gittikten sonra da ikinci yuvası da buradaydı artık bir kaç kez burada sabahladığında fiko yamana haber vermişti sabahına tepesinde bitmişti yaman.
Yavaşça büyük demir kapıya yanaştı iki kez tıkladı kapı her zamanki gibi fiko tarafından açıldı. "Abi sen yine mi geldin " Dedi. Asi ablalarının ölümünden sonra sanki hayattan soyutlanmış bu genç adam her zaman soluğu burada arıyordu. Fiko da artık şaşırmayı bırakmıştı onun buraya gelmesine ama alazın hali epey endişelendiriyordu.
"Yine geldim, ama bu son gelişim " Dedi yüzünde buruk bi gülümseme ile. Daha sonra eli pantalonunun arka cebindeki cüzdana gitti çekip çıkardı cebinden içindeki paranın tümünü saymadan çekip çıkardı cüzdandan. "Al bunu geçen sefer geldiğimde verememiştim, al çoçukların ne eksikleri varsa gider bununla, zaten yaman veriyordur ama al sen yine de " Diyerek elindeki parayı karşısındaki çocuğa uzattı.