Herkese merhabalar. Umarım bir önceki bölümü beğenmişsinizdir.
Bu hayalı sahne öyle aniden geldi aklıma. Aslaza yazılmayan milyon şeyden biri dertleşme. Birbirlerinin yaralarını keşfetme.
Bakalım neler çıkacak ortaya. O zaman umarım beğenirsiniz.
Bol oy ve yorum bekliyorummm
Asi ayaklarını aşağıya sarkıttığı çatıda öylece gecenin ıssız ve sessiz karanlığını izliyordu. Onlara bazen karabasan bazen cehennem olan karanlığı...
Çoğu sokak çocuğu bu yaşa kadar bile gelemezdi. Ya açlıktan bir köşede ölür kalırlardı yada başka şartlardan dolayı. Çoğunun aklında ise tek bi soru vardı. Neden...?
Neden sokaktayım, neden terkedildim, neden sevmediler beni,neden istemediler, neden bu haldeyim, neden bi ailem yok, neden tek bir gün daha yaşayabilmek için bu kadar savaş veriyorum...Neden, neden, neden. Uzayıp gidiyor bu nedenler bir süre sonra boğarcasına büyüyüp beynini kemiriyor.
Asi de o çocuklardan biriydi işte, beyni nedenlerle kemirilmiş şans eseri bu yaşa kadar gelebilmiş bir sokak çocuğuydu.
İçlerindeki yaman biraz şanslıydı ki ailesini bulmuştu. 15 yıl sonra bile gelebiliyormuş demek ki mucize. Yaman ailesini bulduktan sonra daha çok kemirmeye başlamıştı sorular asinin beynini..
Nasıl bi ailesi vardı acaba. Niye bırakmışlardı onu. Neden yada. Yaman gibi kaçırılmışmıydı o da yoksa bi çöp gibi bırakılmış mıydı. Neden istememişlerdi mesela. İnsan istemeyeceği çocuğu niye doğrurdu. Adı neydi mesela ya da bi adı varmıydı. Yaşı kaçtı. Annesi kimdi ya da babası. O iki insan onu niye bu dünyada kimsesizliğe mahkum etmişti. Hatta daha doğrusu o iki insan niye bu kadar bencil davranmıştı.
"Sevgilim" Alazın ortamın sessizliğini bozan sesi oldukça yakından gelmişti. Başını hafifçe yana çevirdi genç kız. Alaz da onun gibi bacaklarını aşağıya sarkıtarak yanına oturmuştu ve elindeki karton bardağın birini kendisine doğru uzatıyordu.
Asi kendisine uzatılan bardağı aldı alazın ellerinden. Sıcak olmasına aldırmadan küçük bi yudum aldı çaydan. "Noldu nereye daldın yine" Alazda çayından bir yudum almıştı. Kızım dalgın halleri dikkatinden kaçmamıştı. Asinin hiç bir davranışı alazın gözünden kaçmazdı zaten...
"Hiç öylesine" Derken omuz silkti asi. Alaz biraz daha yanaştı asiye doğru "seninle ilgili olan hiç bi şey öylesine olamaz asi" Boştaki eli kızın boş elini sarmaladı. "Olmamalıda zaten.. "
"Baksana ne kadar sessiz" Bir eli ile karşısındaki karanlık manzarayı gösterdi asi. "Kim bilir kaç sokağında, kaç çocuğun sessiz çığlığı yankılanıyor" Derken sesinin titremesine engel olamamıştı.
Alaz da içi burkularak baktı sevgilisine. Hiç hakedilmeyen hayatlar yaşanıyordu o sessiz, ıssız sokaklarda yada hiç hakedilmeyen ölümler oluyordu o sessiz, ıssız sokaklarda.
"Biliyormusun ben küçükken çok düşünürdüm neden bi ailem yok diye ama sonra bu salakça düşünceyi aklımın en dip köşesine gömdüm orada o dipte mutluydu o düşünce" Duraksamak zorunda hissetti kendisini "ta ki annen çıkıp gelip yamanı bulana kadar. "
"Dedim ki ulan biz de sahipsiz değilmişiz, bizde bi babadan olma bi anadan doğmaymışız" Şimdi ise biraz öfkeliydi hiç tanımadığı annesine belki yada hiç tanımayacağı babasına.
"Onları görsen dikilseler karşına ne demek istersin " Biraz çekinmişti aslında alaz bunu sorarken. Bu öyle basitçe sorulabilecek bi soru değildi. Kız cevaplamak istemesze anlardı onu.