"Abiiiiiiiiiiiiiii." sesim o kadar gür çıkmıştı ki komşuların duyduğuna emindim.
Bu arada size kendimi tanıtayım.
Adım Leyla.
Arkadaşlarım bana kızıl der.
21 yaşındayım.
Mimarlık 2. sınıf öğrencisiyim.
Ve Yılmaz ailesinin tek kızıyım.
"Barış yine ne yaptın kıza!" canım annem abime bağırdığında, abim sadece ama sadece oturuyordu.
"Kendi kendine bir şeyler yaşadı. Hep böyle bu." gözümün seğirdiğini hissediyordum.
Ailecek Rize'de yaşıyorduk, tabi abim futbolu Galatasaray'da oynamaya başladığında İstanbul'a taşınmıştı, e bende üniversitesiteyi İstanbul'da kazanınca onun yanına gelmiştim. Annem Rize'den bizi 1 haftalığına ziyarete gelmişti ve yarın gidecekti, bu durum beni üzüyordu çünkü annemin varlığı demek abimin azar yemesi demekti.
"Bak çocuk sabırımı zorlama benim! Kendi kendime mi bir şeyler yaşadım? Ya benim bembeyaz hırkam neden yerde ve ıslak!!" onun yaptığını biliyor olduğum için üsteliyordum. Yere su döküp bez almaya üşendiği için koltuğun üzerindeki hırkamı almıştı. Biliyordum işte biliyordum!
"Sen görürsün." hızla odasına ilerlediğimde rahat tavrı bedenini terketmiş olacak ki peşimden geliyordu.
"Aha!" dolabından DROGBA imzasının bulunduğu formayı elime aldım.
"Saçmalama. Leyla! Abicim o kızıl saçlarını tek tek yolarım." bir yandan odada ondan başka yerlere kaçıp duruyorken tehdit etmeye devam ediyordum.
"Hala benimle bu şekilde mi konuşuyorsun?" sinirle nefes aldı.
"Güzelim, abin yesin seni. Ballisi. Ver o formayı. Drogba'nın imzası var onda. Bak. Tamam. Ne istersen yaparım. Sana yeni beyaz hırka alırım. Hm?" yatağının üstüne çıkmışken dediği şeyle düşünüyormuş gibi yaptım.
"Hmmmmm. Yok. Beyaz hırka istemem." sabırla bir bana bir de elimdeki pek kıymetli formasına bakıyordu -aslında bakarsanız bu formaya bir şey yapmaya bende kıyamazdım KOSKOCA DROGBA, ama abimi korkutmaktan zarar geleceğini sanmıyorum- iç çekti.
"Ne istersin?" güldüm.
"Alışveriş. Sen ve ben." sanki ondan adam öldürmesini istemişim gibi yüzüme bakmaya başladığında formanın yakalarından tuttum.
"TAMAM! Tamam dur. Ama bugün olmaz." tekrar formayı gerdirdiğimde tekrar konuştu.
"LAN! Tamam. Antrenmanım var. Bugün akşam üzerine alınmış. 5'e kadar seninle olurum ama daha fazla olmaz." gülümseyerek yatağından inip yanağına bir öpücük kondurdum ve sonra formayı ona uzattım. Tam odadan çıkacakken geri dönüp o formanın bir yerine bir şey olmuş mu diye kontrol ederken fısıltıyla konuştum.
"Çok safsın kıvırcık, Drogba'nın imzasına kıyar mıyım ben hiç?" dediğim şeyle formayı yatağının üstüne bırakıp beni kovalamaya başlayacaktı ki annemin yanına mutfağa kaçtım.
-----
"Kızıl, hadi yemeğini yediysen çabuk hazırlan. İşim var benim bir sürü bugün." bardağımda kalan çayı kafama dikip ayaklandığımda annem soru sormuştu.
"Aaa nereye bakayım?" abim göz devirip cevap verdi.
"Senin kızını alışverişe çıkartıcam. Ölüm fermanım gibi bir şey." dediği şeyle ayağa kalkıp arkadan sarıldım ve kulağını ısırdım.
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-