Leyla'dan;
"Eyvah! Abim." yatakta oturan Kerem'i yere ittim.
"Ah, kızım dur." yerde kıvranırken şu an pekte ona acıyacak durumda değildim yani eğer onu bir yere sokmazsam abim onu bambaşka şekillere sokabilirdi.
"Gir şuraya, Kerem yatağın altına gir." Kerem'i ayağımla ittire ittire tabi ki o da kendini kaydırmıştı, yatağın altına sokup yorganı kapı tarafına doğru sarkıttım ve yatağa girdim.
"Her tarafım acıyor kızım, patakladın resmen." hala konuşuyordu.
"Ben yapmasam abim yapacaktı, o zaman şu an ki gibi olma ihtimalin çok düşük olurdu." abim odamın kapısını açtığında yeni uyanmış gibi yaptım.
"Abi, ne oldu?" abim içeri girdi.
"Kerem nerede diye bakınıyordum da." elimi telefona atıp saate baktım.
"Gecenin 3'ünde mi? İçeride uyumuyor mu?" abim yatağın köşesine oturdu.
"Uyku tutmadı, yanına gideyim dedim, uyumadıysa biraz otururuz diye, odada yok, eve baktım hiçbir yerde yok. Nerede bu çocuk? Birine bir şey oldu da aceleyle çıkıp gitti mi?" gitmedi abi, tam olarak altta.
"Ben arayayım en iyisi şunu bi." dediği şeyle gözlerimi kocaman açtım. Telefonu yanında mıydı ki?
"Arama abi aaaa? Gece gece, tuvalete baktın mı sen-" abim çoktan aradığında içimden Kerem'in ya telefonu sessize almış olmasını diledim ya da şu an yanında olmamasını. İçeriden yükselen müzik sesiyle derin bir nefes verdim.
"Allah Allah, içeriden geliyor ses." abim kalkıp içeri gittiğinde biraz bekleyip Kerem'i yatağın altından çıkartıp camı açtım.
"Kızıl dursana-"
"Atla şurdan bahçeye, hava almaya çıktım de, Kerem ne bakıyorsun bön bön suratıma 1. kat zaten hadi." abimin sesi yine yaklaşınca Kerem'i resmen camdan itmiştim. Acıyla inlediğinde içim gitmiş olsa da her şeyi onun iyiliği için yapıyordum.
"Telefonu burada kendisi yok." açtığım camı hızla kapattığımda abime döndüm.
"Şey eee bahçededir belki? Hava almaya çıkmıştır." dediğim şeyle abim kafa sallayıp bahçeye doğru gittiğinde bende peşinden gittim. Açıkçası iyi olup olmadığını merak ediyordum çünkü cidden ittirmiştim.
Hepsi senin iyiliğin için Kerem'im.
Sonunda bahçeye çıktığımızda Kerem sağ el bileğini tutarak geziniyormuş gibi yapıyordu, hafif sekiyor gibiydi de.
Adamı sakatladın mı Leyla?
Onun iyiliği için.
Abinden dayak yese daha az canı yanardı.
Sus be zaten vicdan azabı çekiyorum şurda.
"Kerem?" abim Kerem'e seslendiğinde Kerem yüzüne şaşkın bir ifade takınıp konuşmaya başladı. Hala bileğini tutuyordu.
"Efendim?"
"Ne yapıyorsun gece gece burada?" Kerem derin bir nefes aldı.
"Hava alıyorum, uyku tutmadı da." abim baştan aşağı Kerem'i süzdü.
"Yalın ayak ve..." elini saçlarına uzatıp saçındaki bir kaç ot parçasını temizledi.
"Oran buran ot olmuş bir halde?" Kerem sol elini saçlarına atıp silkeledi. Sağ elini mümkün olduğunca kullanmamaya çalışıyordu.
"Elektriğimi alsın diye, çime basayım dedim." abim pek inanmasa da kafa salladı.
"İçeri geçelim bari, hava çok soğuk, bir de yalın ayak çıkmışsın manyak herif." Kerem onaylayıp hemen içeri girmişti.
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-