Uykumdan sıçrayarak uyandığımda bir iki saniye derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Elimle yüzümü sıvazlayıp yüzüme gelen saçlarımı çektim.
Rüyamda Kerem'i görmüştüm. İlk defa onu gördüğüm için mutlu değildim. Kaza yapmıştı ve arabası paramparça olmuştu, onun yanına koşmaya çalışıp bir türlü ulaşamamıştım. Bir anda kendimi koskoca bir mezarlıkta gördüğümde önümdeki mezar taşında yazan ismini gördüğümde uyanmıştım sanırım.
Yüzümü ovuştururken elime gelen ıslaklıkla ağladığımı yeni fark etmiştim. Durduk yere böyle bir rüya daha doğrusu kabus neden görmüştüm ki. Elimi baş ucumdaki telefona atıp saate baktım. Sabah 8'di. Düşünmeden onu aradım. Bir kaç çalış sonra açıldığında derin bir nefes aldım. İçim fazlasıyla huzursuzdu.
~Alo
Uykulu çıkan sesiyle gözlerimi yumdum.
"Kerem." biraz hışırtı ardından sesi tekrar ilişti kulaklarıma.
~Güzelim? Ağlıyor musun sen?
Elimi ağzıma atıp hıçkırıklarımı bastırmak istedim ama pek becerebildiğim söylenemezdi.
~Leyla korkutma beni, ne oldu güzelim söyle bana, Barış bir şey mi dedi?
"İyisin değil mi?" sorduğum soruyu hemen yanıtladı.
~Ben çok iyiyim ama sen değilsin ve bu benim atlayıp gelmem gerektiğini düşündürüyor
"Sakın, gelme evdeyim. İyiyim. Ben sadece çok korkunç bir kabus gördüm."
~Kabus mu? Ne gördün?
Görüntüler tekrar gözümün önüne geldiğinde ağlamam şiddetlenmişti.
~Güzelim korkutuyorsun beni, pekala rüyan hakkında konuşmak istemiyor musun?
Göremeyeceğini bilerek kafamı iki yana salladım.
~Ne konuşmak istersin? Mesela-
"Seni çok seviyorum, lütfen kendine dikkat et tamam mı?"
~Bende seni çok seviyorum, tamam söz kendime çok dikkat edicem
Burnumu çektim.
"Özür dilerim seni de uyandırdım."
~Keşke her sabah sen uyandırsan beni, ama yanıbaşımda
"Öyle mi?"
~Hı hı. Öperek falan yapsan süper olur
"Kerem!"
~Tamam tamam utanma
"Of sussana. Neyse. Uçağın kaçta senin?" bir süre sessizlik oldu, sanırım saate bakıyordu.
~1'deydi sanırım. Aslında uyandırman çok iyi oldu çünkü ben henüz bavulumu hazırlamadım
"O zaman ben seni tutmayayım, kendine çok dikkat et, tamam mı?" kapatacakken beni durdurdu.
~Dur dur, birlikte bavulumu hazırlayabiliriz, duşa girene kadar seninle konuşmak istiyorum
Gülümsedim.
"Peki."
~Şimdi üzerime tişört alıyorum, hani şu mavi olan varya, sence altına kot mu alayım yoksa daha bol olan siyahı mı?
Kıyafetlerini düşünmeye başladım.
"Hmm, siyahı al. Hem ektra şu yeşil olan tişörtü de alırsın."
~Tamamdır attım
Bir süre sessizlik oluştu ve sonrasında Kerem'in oflaması geldi.
"Ne oldu?"
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-