"Teşekkür ederim Kerem." okulun önüne geldiğimizde tam inecekken beni kolumdan tuttu.
"Rica ederim de dur, fakültenin önünde bırakayım." ellerimi gerek yok dercesine salladım.
"Ya ne gerek var şimdi, hem arabanı tanıyan olur illaki girme şimdi okula." kaşlarını çattı.
"E ne olmuş yani, tanısınlar." omuz silktim.
"Saçma sapan haber yaparlar, senin başın ağrır ondan diyorum." oturduğu koltukta bana dönüp burnumu hafifçe sıktı.
"Kızım kardeşimsin sen benim olur mu öyle şey?" gözlerimi kaçırdım. Boğazımda oluşan düğümün gözleriminde dolmasına sebebiyet vereceğini bildiğim için görmesini istemedim.
Olur mu öyle şey?
Güzel soru.
Olur mu öyle şey Leyla?
Muhtemelen bu gidişle olmaz.
Yanlış bir şey mi ki yaptığım?
Sevginin doğrusu ya da yanlışı yoktur.
Değil mi?
"Pişt. İyi misin?" kafamı sallayıp kemerimi çözdüm.
"Sen git hadi, teşekkürler getirdiğin için." konuşmasına izin vermeden arabadan indim.
Hızla yürürken çarptığım bedenle duraksadım.
"Hop hop Kızıl fırtına yetişmişsin bakıyorum derse." Yiğit'ti. Dokunsan ağlayacak kıvamda olduğum için bakışlarımı yerde sabitledim. Özellikle Yiğit dokunsa net ağlardım çünkü Yiğit'te konuşmadan beni anlardı.
"Şşş sen bak bakayım bana." elini çeneme atıp ona bakmamı sağladı. Dayanamayıp sarıldım. Şu an cidden birinin beni bebek gibi sevmesine ihtiyacım vardı. Mesela Kerem...
"Bu dolu gözlerin sebebi şu an arabada bize öldürecekmiş gibi bakıyor olan Kerem olabilir mi?" dediği şeyle ondan ayrılıp hızla kafamı arkaya çevirdim. Gitmemişti.
"Neden gitmemiş ki?" kendi kendime konuşup sahte bir şekilde gülerek el salladım gitmesi için o da aynı şekilde el salladı ama pek gülmüyordu sonra ve gitti.
"Bu Kerem acaba beni sevmiyor olabilir mi?" dediği şeyle yavaş yavaş yürümeye de başlamıştık.
"Beni de sevmiyor, boşver."
--------
"Esin sana bir şey söylemem lazım kızım ya." ders arasında kafeteryada oturmuş kahve içerken karşımda oturan ve bana merakla bakan canım arkadaşıma abimin aptallıklarını nasıl anlatacağımı düşünüyordum.
"E hadi söylesene be çatladım burda." Yiğit'e yan bir bakış attım. Olayı biliyordu ve o da aynen benim gibi gergindi.
"Benim bu abim varya." Esin aptal aptal sırıtarak kafa salladı.
Yapma be kızım yapma be.
"Hani bir de bunun Melek diye bi-"
"EEEE?" yüksek sesi lafımı kestiğinde gözlerimi yumdum.
"Barışmış." bir süre suratıma baktı.
"Kim?" ne sorduğunu anlamayarak kaşlarımı çattım.
"Barış mış dedin ya hani kim Barış mış?" bakışlarımı korkarak Yiğit'e çevirdiğimde Yiğit boğazını temizleyerek konuya girdi.
"Esin, Barış ile Melek barışmış." Esin kahkaha atmaya başladı bir anda.
"Ayyy gitti kız." Yiğit yaşlı teyzeler gibi vahlanınca koluna geçirdim bir tane.
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-