Leyla'dan
"Leyla, Kerem çok kötü bakıyor." bakışlarımı yaptığım işten çekmeyip bana doğru eğilen Esin'e kahkaha atar gibi cevap verdim.
"Beter olsun." elimdeki çadır sopalarını Aren'e uzattım.
"Bunun böyle olduğuna eminsin değil mi?" Aden elindeki parçalarla bana baktı.
"Aslında bakarsan çadır kurma konusunda pekte iyi değilimdir." yüzündeki mahçubiyet ve masumluğa kahkaha attım.
"Tamam üzülme bu kadar. Talimatlara bakarak yaparız." elime aldığım kağıdı anlamaya çalışıyordum. O sırada bana gelen güneşi kesen bedenle kafamı kaldırdım.
"Beceremedi herhalde." Kerem küçümser bakışlarını Aren üzerinde gezdirirken ben haftalar hatta bilmiyorum belki aylar sonra bu kadar yakınımda olması yüzünden heycanla atan kalbimin sesinin çıkmaması için dua ediyordum.
"Sanane. İşine baksana sen." bakışları beni bulduğunda gözleri dudaklarıma indi.
"Bakıyorum." Kerem'i ittirip bende geri çekildim. Biraz daha böyle devam ederse ben salak gibi yine kanacaktım ona. Hem o gitsin o kızla öpüşsün.
"İşimiz var rahatsız etme bizi." bizi kısmını bastırarak söylediğimde elini yumruk yaptığını görmüştüm.
"Bak şimdi sen içine gir şunun böyle kollarını aç bende demirlerini sokayım. Olmaz mı?" Aren'e dönüp Kerem yokmuşcasına konuştuğumda Aren'in bakışları Kerem'den kayıp beni bulduğunda şaşkınca gözlerini açtı.
"İçine mi gireyim? Bu şekilde olduğuna emin miyiz?" Aren'e kaşlarımı çattım.
"Ya sen beni dinlesene. Şu andan itibaren asistanımsın ve ben ne diyorsam onu yapmak zorundasın." Aren hazır ola geçer gibi yaptı.
"Emredersin patron." memnunca gülümsedim. Kafamı çevirip çaktırmadan baktığımda Kerem eski yerine gitmiş oturduğu yerden Aren'i yiyecekmiş gibi bakıyordu.
Ne kadar o çadırla uğraştık bilmiyorum ama hiçbir sonuca ulaşamamanın verdiği sinirle alnıma değen saçlarımı ittirdim. Kerem'le göz göze geldiğimde alay edercesine gülüyordu. Zaten sinirliydim Kerem'i görünce daha da sinirlenip çadırın içindeki Aren'e doğru adım attım. Çadırın altında olduğu için sadece kafası belirgindi haliyle ayakları nerede tam bilmediğimden başka yer yokmuş gibi de çocuğun ayağına bastım. Acıyla inleyip geriye düşmesiyle bende çadırın üstünde olduğum için onunla düştüm. Uzun lafın kısası şu an aramızds çadır vardı ama üst üsteydik.
Ne olduğunu anlamaya çalıştım bir süre çok anlık gelişmişti sonra hızla doğrulup çadırı Aren'in üzerinden çektim. Göz göze geldiğimizde kahkaha atmaya başladık.
"Sanırım dışarıda uyumak zorunda kaldınız kızlar." çoğul eki kullandığında yanı başımızda olduğunu yeni fark ettiğin Esin'le göz göze geldik ve suratında keyifli bir sırıtış vardı. Anlamayarak kaş göz yaptığımda gözleriyle ben ve Aren için kalp çıkartıyordu resmen. Saçmalama der gibi ona baktığımda bana yaklaştı o sıra Aren yerden kalkmış üzerini silkeliyordu ve bizden biraz uzaktı.
"Kızım evlen bu çocukla. Hem birileri fena halde kudurdu." Esin'in dediği şeyle bakışlarım oturduğu yerde ayaklarını sallayan ve elleriyle oynayan Kerem'e döndü. Gözlerinden ateş çıkar gibi bakıyordu.
Gülümseyerek Aren'in yanına gittim. Üzerini temizlemesine yardım etmek için.
"Leyla, Kerem beni haşat edecek biraz daha böyle yaparsan." yakalarını düzelttim.
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-