"Leyla aç şu kapıyı." bulunduğum banyonun zeminine çöküp başımı ellerimin arasına aldım. Gözlerimi sımsıkı kapattım zihnime dolan görüntü gitsin istedim ama bir türlü Kerem ve o kızın öpüşmeleri gitmedi zihnimden.
"Leyloşum ne oldu? Korkutuyorsun bizi bak, aç hadi kapıyı." ellerimi kendime dolayıp oturduğum yerde sallanmaya başladım. Deli gibi ağlıyordum ve bunu durdurabilmek adına kendimi daha çok sıkıyordum.
"Abicim kapıyı aç, bir şey sormayacağım istemiyorsan anlatma ama lütfen yanında olmama izin ver." çöktüğüm zeminden kalkacak gücüm yoktu. Bir anda yüksek çıkan sesle irkildim. Abim kapıyı kırmıştı. Hemen yanıma çöküp beni kendine çekti.
"Aklımı aldın. Ağlama güzelim, ağlama. Anlatmak ister misin?" başımı iki yana salladım. Unutmak istiyordum herşeyi. O anı. Kerem'i.
Kerem'i hiç tanımamış olmayı dilerdim mesela.
"Tamam kalk hadi, odaya gidelim. " abim beni ayağa kaldırmaya çalıştı ama benim gerçekten hareket edecek gücüm dahi yoktu. O da fark edince beni kucağına alıp saçlarımı öptü. Odama gittiğimizde beni yatağa bıraktı yavaşça. Elleriyle saçlarımı okşadı. Ben hala ağlamaya devam ediyordum ve artık o kadar yorulmuştum ki bedenim infilak edebilecek kıvamdaydı.
"Abicim yapma böyle, lütfen." abimin çaresiz bakışlarına eşlik eden Esin'in dolu dolu gözleri içimin daha da burkulmasına sebebiyet vermişti. Sürekli birilerine problem oluyordum. Kerem'de belki bu yüzden benden soğumuştur. O kız benden daha zeki ve güzeldir belki. Belki değil kesin öyle, o yüzden Kerem bunu yaptı bana.
"O yaptı." ağzımdan çıkabilen tek cümle bu olmuştu.
"Kim? Ne yaptı güzelim? Söyle." abim bana doğru eğildiğinde yavaşlamış olan ağlamam tekrar şiddetlenmişti.
"Öptü. Onu. Gözümün önünde." kesik kesik çıkan kelimelerim karşında bir süre anlamaya çalışsalarda daha sonra ikisi de şaşkınca bana baktı. Abim hışımla ayaklandığında onu kolundan tuttum.
"Gitme." yanımda kalsın istiyordum. Derin bir nefes alıp alnıma vir öpücük kondurdu.
"Burdayım. Uyu sen. Hadi abicim." elleri saçlarımda gezinirken ağlamanında verdiği yorgunluktan kaynaklı kendimi beni çeken karanlığa bıraktım.
-------
Barış'tan;
Leyla'yı uyuttuktan sonra sessizce odadan çıktık. Kendimi zaptetmeye çalışmakta ciddi bir şekilde zorlanıyordum. Sinirle evin kapısına yöneldiğimde Esin kolumdan yakaladı.
"Nereye?"
"Kerem'e. Bana ne olduğunu anlatacak. Benim kardeşim neden bu halde?" sehpanın üzerinden telefonumu alıp cebime attım.
"Bende geleyim." Esin'in endişeli çıkan sesiyle dönüp alnına bir öpücük kondurdum.
"Güzelim Leyla uyanırsa tek kalmasın. Hem çok uzun sürmez, olayı öğrenip geleceğim." istemsizce başını salladı.
Arabaya atladığımda bir yandan da Kerem'i aramaya başladım. Birkaç çalıştan sonra açtı.
"Efendim." durgun hatta bir tık pürüzlü gelen sesi ile telefonu hapörlere alıp kucağıma attım.
"Efendin ha efendin. Nerdesin?" karşı taraftan biraz hışırtı sesi gelmişti.
"Evdeyim. Niye ne oldu? Leyla'ya mı bir şey oldu?" sesindeki endişeyle kaşlarımı çattım. Leyla evde harap olmuşken bunun hiçbir şeyden haberi yok muydu yoksa numara mı yapıyordu?
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-