2.6* Abartmayın

630 33 8
                                    

Kerem'den:

"Lan Kerem." evden çıkıp sinirli sinirli arabaya doğru ilerlerken arkamdan seslenen Barış'ı duydum ama yürümeye devam ettim. Gerçekten çok sinirliydim. Hayatımda belki de ilk kez bu kadar öfkelenmiştim ya da bilmiyorum sanırım kıskanmak böyle bir şeydi. İçimde bambaşka bir ateş kaynıyordu.

Mert denilen herifi sevmemiştim ve içimdeki bir ses Leyla'ya hiçte arkadaşça yaklaşmadığını söylüyordu. Tamam belki başta Yiğit içinde böyle düşünüyordum ama Yiğit ile doğru düzgün tanıştıktan sonra niyetinin arkadaşlık hatta Leyla için kardeşlik olduğunu anlamıştım ve Leyla'ya Yiğit ile görüşüyor diye problem çıkarmıyordum da.

Mert denilen herifin bakışları farklıydı. Konuşurken sürekli yaklaşmalar, Leyla'nın saçlarını karıştırıp ufaklık falan demeler. Gözümün önüne geldikçe vücudumu elektrik çarpmış gibi hissediyordum.

"Sarı! Dursana olum bi." Barış kolumdan tutup durdurduğunda istemsizce ona dönmek zorunda kaldım.

"Nereye gidiyorsun amına kodum!" kolumu çekip söylenmeye başladım.

"Kardeşin kovdu ya beni, gidiyorum işte!" dediğim şeyle Barış yakama yapıştı.

"Ha git dedi diye gideceksin yani?" kaşlarımı çatıp suratına baktım.

"Ne yapayım Barış? İstemiyor beni zorla mı durayım?" derin bir nefes aldı.

"İlk zorlukta kardeşimi bırakıyorsun öyle mi?" ima ettiği şeyle gözlerimi kocaman açtım.

"Gidiyorum dediysem şimdi gidiyorum, tamamen Leyla'nın hayatından çıkıp gitmiyorum. Konuyu nereden anladın anasını satayım." yakamı bıraktı.

"Bana bak Kerem zaten bir şeyleri kabullenmeye çalışıyorum... Kardeşimi üzme!" yerde olan bakışları tekrar gözlerime çıktı.

"Kabullen artık Barış Allah'ını seviyorsan kabullen. Bak ben Leyla'dan vazgeçmeyeceğim. Seviyorum. Kardeşini seviyorum. Deli gibi seviyorum ve it gibi de kıskanıyorum. Delirmek üzereyim ve o Mert denilen herifi boğmamak için kendimi zor tutuyorum." bir süre cevap vermeden öylece durdu daha sonra elini omzuma attı.

"Leyla'da seni seviyor Kerem." bir süre duraksadı. Bir şeyler söylemek istiyordu ama zorlanıyor olduğu her halinden anlaşılıyordu.

"Git. Düzgünce halledin. Yoksa Leyla bütün gece boyunca ağlayacak. Yarın sınavı var. Odaklanamaz." yarım yamalak kurduğu cümle ile şaşkınca ona bakmaya devam ettim. Kabul etmiş miydi?

"Ne bakıyorsun suratıma bön bön yürüsene." beni evin kapısına doğru ittirmesiyle afalladım.

"Konuşup halledin, bizde Esin ile yürüyüşe çıkacaktık. Yarım saat sonra döneriz." telefonunu eline alıp bir şeyler yaptıktan 5 saniye sonra evin kapısı açıldı ve Esin çıktı içeriden beni de içeri ittirdi.

"Abartmayın." Barış bana itafen konuştuğunda olanları idrak edebilmek için bir süre duraksadım.

Barış resmen beni ve Leyla'yı yalnız bırakmıştı. Kendi özgür ve hür iradesiyle. Evin kapısını kapattım.

Bir süre sadece olduğum yerde dikildim. Açıkçası ne yapacağımı bilmiyordum çünkü hala sinirliydim.

"Esin ben mi haksızım ya, o abartmadı mı? Sanki ondan başkasını gözüm görüyor da, kıskançlık krizlerine giriyor." Leyla'nın odasından gelen ağlamaklı sesiyle tüm sinirim yok olmuştu bile.

Ses etmeden odasının yarı açık olan kapısına ilerledim. O ise hala konuşmaya devam ediyordu.

"Ben ondan başka kimseyi bu şekilde sevmeyi bilmiyorum ki. Çocukluğumdan beri sadece o var. Dünyaları da verseler başka birini istemem." burnunu çektiğinde içim sızlamıştı.

Kül - Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now