0.6* Un

793 32 29
                                    

Sabah uyandığımda yattığım yerde iyice gerildim, uykumu almış hissediyordum. Sonunda gözlerimi açtığımda odamda olmadığımı fark edip şaşırsam da sonra yaşadıklarım aklıma doluşunca yerimde doğruldum. Telefonumu elime aldığımda ekranda abimin bir sürü mesajı ve araması eklenmişti diğer cevap vermediklerimin yanına. Onun haricinde Yiğit bir kaç kez aramıştı ve mesaj da atmıştı tam onunla olan konuşmamıza girecekken komodinin üzerindeki anahtarı ve notu gördüm.

"Ben antrenmana gidiyorum Kızıl yedek anahtarı bırakıyorum buraya okul çıkışı sakın başka yere gitme bak bozuşuruz. Mutfakta da bir kaç bir şey hazırladım uyandığında yersin. Akşam görüşürüz :)"

Gördüğüm notla ağzım kulaklarıma vardığında yataktan çıkıp mutfağa doğru adımladım. Gerçekten masanın üzerinde üstü örtülü bir tabak, portakal suyu tabi üzerinde duran bir çay tabağı ve kahvaltılıklar duruyordu.

"Ya sen nasıl bir adamsın." içimde kelebek falan değil bildiğin kasırga çıkmış gibi hissediyordum. Masaya oturup üstü örtülü tabağı açtım ve Kerem'in bana yaptığı sandviçi yemeye başlarken bir yandan da telefonumu alıp Yiğit'i görüntülü aradım.

"E sen sırıtıyorsun?" Yiğit'in ekranda gülen yüzümü görünce verdiği tepkiye kahkaha atmıştım.

"Kızım kafayı mı kırdın iyice? Bak korkutma beni ha." Yiğit'e dün Esin'in nasıl olduğunu sormak için aradığımda olanları da anlatmıştım, haliyle mutluluğuma şaşırıyordu.

"Neden mutlu olmayayım ki?" omuz silkip Kerem'in benim için hazırladığı portakal suyundan içtim.

"Sen hala Kerem'de misin?" heyecanla kafa salladım.

"Bu akşam bana gelsene, Esin'de gelecek" ağzımdaki lokmayı yuttum.

"Olmaz." Yiğit ekranda kaşlarını çattı.

"Sebep?" yine istemsizce sırıtarak konuşmaya başladım.

"Çünkü Kerem not bırakmış." anlamayarak bana baktığında elimdeki notu ona okudum.

"Vaaaay enişte beye bak sen kahvaltı falan hazırlamalar falan." bu kez Yiğit'te benim gibi sırıtmaya başladı.

"Anlaşıldı senin neden bu kadar mutlu olduğun." ağzıma Kerem'in benim için hazırlamış olduğu -bakın benim için- kahvaltılıklardan attım.

"En azından oturmaya gel Kızıl akşam dönersin Kerem'e çünkü Esin iyi değil." Yiğit'in konuşmasıyla gülen yüzüm solmuştu.

"Daha sonra konuştun mu hiç?" kafasını iki yana salladı.

"Yok. İşte en son evine bıraktım. Bugün okula gelmeyeceğini söyledi ama notları istedi birde işe de gitmeyecekmiş." kaşlarımı çattım.

"Patronu zaten takık buna, kovarsa." bilmiyorum dercesine dudak büzdü.

"Ha bu arada Barış abi beni aradı." umursamazca ekrana baktım.

"Öyle mi beni de arıyor." Yiğit sesine şu beni bir şeylere ikna etmeye çalıştığında kullandığı o tonu ekleyip konuştu.

"Kızım sonuna kadar haklısın da bi nerede olduğunu söylesen en azından, dün ben burada değil dediğimde sesindeki korkuyu telefonda hissettim. Sen bir şey deme dedin diye de bilmiyorum dedim. En azından ara haber ver yani." omuz silktim. İyi oluyor ona.

"Kerem'de öyle dedi. Bilemiyorum belki derim bi ara."

Biraz daha konuştuktan sonra kapatmıştım, okul için hazırlanmam gerekiyordu ve burada hiç eşyam olmadığı için eve uğramam gerekiyordu. Abim antrenmanda olduğu için onu da görmek zorunda kalmayacaktım.

Kül - Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now