"Güzelim tamam sakin ol, gecemizi mahvetmesine izin vermeyelim." Kerem arabayı sürerken bir elini de kucağımda sıktığım ellerime atıp konuştu.
"Resmen dalga geçiyor benimle ya! Abimle barışacakmış, bak sen!" bu kez elimi alıp dudaklarına götürdü.
"Barış asla onu dinlemez bu saatten sonra zaten." bende öyle düşünüyordum.
"Biz nereye gidiyoruz." konuyu dağıtmak için sorduğum soruyla o sırada baştan aşağı onu süzdüm. Melek yüzünden ona odaklanamamıştım, çok yakışıklı gözüküyordu. Üzerindeki siyah deri ceket ve gözündeki gözlükleri kombinine de çok yakışmıştı.
"Bilmem." mızmızlandım.
"Söylesene Kerem." bana yan bir bakış attı.
"Kerem değilim ben." ses tonunda hafif bir sinirle söylediği şeyle güldüm. Mesajda da karşılık vermemiştim.
"Hm. Kerem değilsin peki nesin?"
"Bilmem, neyim?" biraz daha düşünür gibi yaptım.
"Bilmiyorum ama şu an aşırı derecede yakışıklısın. Bu yüzden yakışıklım olabilirsin." bana bakıp omuz silkti.
"Bayat numaralar bunlar." şaşkınca ona baktım.
"Ne yani? İltifat ediyorum ve beğenmiyorsun, öyle mi?"
"Hı hı." kemerimi çözüp ona doğru yanaştım ve boynuna sokulup derin bir öpücük bıraktım.
"Leyla." kısık ve uyarır tondan çıkan sesiyle gülerek kemerimi tekrar bağladım.
"Kaza yapabilirdik." başımı ona doğru eğdim.
"Aaa ama bunlar bayat numaralar canım." bu kez o sırıttı.
"Öyle demek." bir anda geçtiğimiz mahalle yolunun kenarına arabayı çekip bana döndü. Ne olduğunu anlamayarak kaşlarımı çattım. Kemerini çözüp üstüme eğildiğinde kalbimin sesi kulaklarıma dolmuştu. Hızlanan nefeslerim yüzüne çarptığında gülümsedi. Gözlerimi kapatıp dudaklarımızın birleşeceğini düşünürken açılan camın sesiyle gözlerimi araladım.
"Oranın cam tuşu benim oturduğum yerden açılmıyor da, bozuk. Senin olduğun yerden açayım dedim." hayretle ağzımı araladım.
"Sen." bana dönüp göz kırptı ve sonrasında kemerini takıp arabayı tekrar çalıştırdı.
"Bayat numaraların dengesini bozduğu tek kişi ben değilmişim sanırım." hala konuşuyor olduğu için koluna var gücümle geçirdim.
"Ahh, tamam sustum güzelim." kızaran yanaklarımı saklamak adına -gördüğünden emindim- başımı onun tersine çevirdim. Nefesimi düzenlemeye çalışıp, kalbiminde sakinleşmesini bekledim bir süre. Üzerimde bıraktığı etkiden gram haberi yoktu ve ben onun yüzünden böyle olduğum için fazla savunmasız hissediyordum. Sadece ona karşı ve sadece onun yanında.
-------
"Açsana gözlerimi artık, bak elini ısıracağım." gözüm kapalı Kerem'in yönlendirmeleri ile ilerlemeye çalışıyordum ama ha düştüm ha düşeceğim hissi yüzünden bir tık gerilmiştim ve artık merakım son raddedeydi.
"Fazla saldırgansın güzelim, biraz sabret." bir süre etrafımda gezinip en son bu böyle olmayacak diyip birden belim ve bacaklarımın altından beni havalandırdığında çığlık attım. Gözlerim uzun süre kapalı kaldığı için etrafa alışamadım. Denizin sesini duyuyor oluşumu gözlerimi açınca da tasdiklemiştim. Marina'ya gelmiştik.
"Kerem dur düşeceğiz bak." elimi hemen boynuna doladığımda belimdeki elini hafif sıktı.
"Kerem deme bana!" uyarısı ile dudağına bir öpücük bırakıp geri çekilirken hafifçe ısırdım.
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
फैनफिक्शन-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-