2.2* Naz Yapıyor

725 32 17
                                    

Kerem'den

Yorgunca kendimi çimlere attım. İstanbul'a göre daha sıcak olan hava da hayli yormuştu beni. Tabi bir de Barış faktörü vardı.

"Pişt. İyi misin lan?" Yunus yanıma oturduğunda bakışlarımı ona çevirdim.

"Yoruldum be Yunus'um." omuzumu pat patladı.

"Daha çok yorulacakmışsın gibi gözüküyor." bakışları biraz uzağımızda bana yiyecekmiş gibi bakan Barış'ı işaret ettiğinde kolumu kafamın altına alıp gözlerimi kapattım.

"Pes edeyim diye uğraşıyor ama bilmiyor ki Muhammed Kerem Aktürkoğlu asla pes etmez." Yunus dediğim şeyle kıkırdadı.

"Ama dayak yemiş biraz sanki." elini dudağıma getirdiğinde yüzümü buruşturdum.

"Acıyor lan dokunma."

"Of kavga varken beni niye çağırmıyorsunuz itler." Yunus'un sitemli sesine karşı ufak bir küfür ettim.

"Film mi çektik amına kodum." ayıplarcasına cık cıkladı.

"Ağzını bozma." ben dinlenmeye çalışırken Yunus başımda susmadığı ve yüzüme çarpan güneş yüzünden de gözlerimi açamadığım için bunalmıştım. Ayağa kalkacakken yüzüme gelen güneşi kesen gölge ile çatık olan kaşlarımı serbest bıraktım.

"Okan hoca ikimizi çağırmış, kaldır kıçını da gidelim." Barış'ın sesi ile gözlerimi açtım. Şaşkınca Yunus'a baktığımda o da bana bakıyordu.

"Dün kulaklarına fazladan mı vurdum? Duymuyor musun?" Barış ikinci kez konuştuğunda Yunus'tan destek alarak ayağa kalktım.

Okan hocanın odasına ilerlerken hiç konuşmadık, zaten Barış benim önümden hızla gidiyordu. Odaya ulaştığımızda peş peşe girdik.

"Hocam bizi çağırmışsınız." Okan hoca bizi görmesiyle gülümsedi.

"Ah gelin çocuklar, oturun." kapıyı kapatıp masanın önündeki sandalyelerden birine de ben oturduğumda Okan hoca konuşmaya başladı.

"Yarın ki maçın çok önemli olduğunu biliyorsunuz, tamamen konsantre olup tamamınızı sahaya vermenizi istiyorum. Bize ve takıma lazımsınız. İkinizin uyumu takıma önemli bir katkı sağlıyor. Anlatabildim mi?" Okan hocanın dedikleriyle kafa salladık ama neden böyle bir konuşma yaptığını anlayamamıştım.

"Aranızda ne var bilmiyorum ama halledeceğinize eminim, bunu en azından saha da unutmaya çalışın olur mu?" aramızdaki şey o kadar belli oluyor muydu ya?

"İyiyiz hocam, ufak bir tartışma oldu sadece ama hallettik." gülümsemeye çalışarak konuştuğumda Okan hoca yüzümü inceledi bir kaç saniye.

"Evet ufak gibi. Neyse çocuklar aranıza girmek haddime değil konuyu bilmiyorum da ama siz arkadaştan ziyade kardeş gibisiniz, sizi böyle görmek beni üzdü ama halledeceğinize eminim." gülümseyerek ikimize baktığında Barış ile göz göze geldik ve hemen bakışlarını benden kaçırdı.

"Merak etmeyin hocam, performansıma hiçbir şey yansıtmayacağım, kendim adına buna söz verebilirim." Barış konuştuğunda bende aynı şekilde onaylamıştım. Biraz daha konuşup odadan çıktığımızda Barış yine önden gidiyordu.

"Konuşalım mı?" arkasından seslendiğimde durakladı.

"Konuşacak bir şeyimiz yok." ilerlediğinde ona yetişip önüne geçtim.

"Var." kararlı sesimle alaycı bir sırıtış yerleştirdi bakışlarına.

"Gram utanman yok değil mi? Yaptığın şeyin yükünü içinde nasıl hazmedebiliyorsun? Hain olmak, kardeşim dediğin adamı arkasından vurmak falan, hiç mideni bulandırmıyor mu? Benim sana baktıkça yüzüne tüküresim geliyor mesela." iğrenir gibi konuştuğunda yutkundum.

Kül - Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now