Leyla'dan;
"Sana bir şey anlatmadı mı?" telefonu cebime atıp saçını havluyla kurulayan abime bakıyordum bir yandan.
"Yok. Ağzını bıçak açmadı. Gerizekalı buz gibi havada incecik kısa kolluyla deniz kenarına oturmuş bir de. Yarın kontrol etmek için gideyim en iyisi, kesin hasta olacak." abimin dedikleriyle içim bunalmıştı. Neyi vardı ki? Sadece taraftar yorumları mı onu bu kadar etkilemişti. Evet etkileniyordu elbet ama bir süre sonra artık bunları kulak ardı etmeyi de öğrenmişti. Maalesef böyle bir hayatı vardı, abiminde aynı şekilde.
"Ben giderim." abim ani çıkışıma kaşlarını havalandırarak baktı.
"Yani, sen başka işin falan varsa yarın onu hallet, boş günün, ben zaten dışarı çıkacaktım, geçerken Kerem'e uğrarım. Hem sen hastaysa ne yapabileceksin ki, çorba falan da yaparım ben, ıhlamur falan, ay inşallah ateşi çıkmaz, çıkmamıştır ya." konuşmamın sonu abimi ikna etmeye çalışmaktan çok kendimi iyi olduğunu ikna etmeye çalışmama dönmüştü.
"Mantıklı. Sen git o zaman bana da bir şey olursa yaz, Kerem abini hastaneye götürmemiz gerekirse falan." hızla kafa salladım. Aklım Kerem'de kalmıştı abim böyle konuştuğu için. Ayrıca laf arasında sıkıştırdığı "abi" kelimesi de sinirlerimi hoplatmıştı ama buna çok takılmamaya çalıştım.
"Neyse kızıl hadi çık odamdan, uyumak istiyorum." kendini yatağa attığında ışığı kapatmam için bana el kol yapmıştı.
"Ne oldu dilin mi tutuldu?" gözlerini ovuşturduğu ellerini gözünden çekip bana baktı.
"Işığı diyorum da kapat." yatağının kenarına kendimi attım.
"Ha diyebiliyormuşsun demek ki." kendimi bacaklarının üzerine doğru attığım için yorganını tam olarak çekemiyordu.
"Kızıl, gitsene. Uyumak istiyorum, zaten bugün Berkan'ı boğazl- hadi git, yoruldum ben." konuşurken kendi lafını kesmesiyle gözlerimi kıstım.
"Berkan'ı mı boğacaktın? Şşş sen acaba Berkan'ı kıskanıyor olabilir misin?" dik dik bakmaya başladı.
"Neyini kıskanacakmışım o kahpenin?" kolumu yatarken kıvırdığı dizlerine koyup başımı yasladım.
"Mesela bir Esin'i olmasını?" dediğim şeyle dizlerini uzatıp yatakta doğruldu, haliyle bende dengemi kaybedip öne düşmüştüm.
"Kıskandığım falan yok! Yunus bir sen iki delirtmeye mi çalışıyorsunuz siz beni! Ulan herif benim kardeşim dediğim kıza göz dikmiş! Neden hepinize bu kısım normal geliyor?" kaşlarımı çattım.
"Esin mi? Kardeşin? Ayrıca sevgi bu kar-" abim hemen lafımı kesti.
"Yunus'la anlaştınız mı siz? Ne demek sevgi falan! Sevemez lan, benim kardeşim onun da kardeşidir, güvenemeyecek miyiz biz kimseye?" dedikleriyle yutkundum. Aklıma gelen şeyle bakışlarımı gözlerine diktim.
"Sen bu cevapları bu şekilde Yunus'a da verdin mi?" başını salladı.
"Verdim tabi, ulan bir Kerem'im var, orada ağzını açmadı, gelip bana yok kardeşim kalp bu diye gevelemedi." tüm parçalar yerine oturduğunda duraksadım.
O yüzden bütün gün ortada yoktu. Abim böyle konuşunca kim bilir nasıl hissetmiştir. Bana da çaktırmamaya çalıştı.
"Kerem'de böyle düşünüyordur bence sadece zaten sinirli olduğun için daha çok üstüne gelmemiştir. Ayrıca bu durum normal abi, insanlar birbirlerini görüp beğenebilir ve ayrıca Esin senin kardeşin falan değil, senin kardeşin benim. Esin'i bal gibi seviyorsun ve bunu itiraf etmemek için elinden geleni yapıyorsun. Herkes her şeyin farkında ama sen ne zaman farkına varacaksın? Ha bi de Esin Kerem'in kız kardeşi olsaydı kalbinde ona karşı olan hisleri söküp atabilir miydin?" üst üste söylediğim şeylere cevap vermediğinde gülerek yerimdem kalktım ve kafasına bir öpücük kondurdum.
YOU ARE READING
Kül - Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction-Kerem abim. Abimin arkadaşı. Ya da aile dostumuzun oğlu. Tüm bu vasıflardan sıyrılıp "aşık olduğum adam" vasfını aldığından beri her şey başkalaştı.-