15.BÖLÜM : KAYIP GERÇEKLER

136 88 102
                                    

Merhabalar! 

Umarım bölümü beğenirsiniz. 

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn! 

İyi okumalar dilerim! 

Yüzüme vuran ışıkla gözlerimi aralayıp etrafıma baktım. Etraf beyazdı. Sadece beyaz renginin hakim olduğu oda hastane odasıydı. Hayır, burası hastane değildi. 

Hayır... Bu olamazdı! Duygularımı benden alan zehri tekrar kullanamazdım... 

Yerimden atıldım ama kollarımı kullanamıyordum. Üzerinde uzandığım hastane yatağının demirliklerine zincir ile bağlanmıştı kollarım. 

"Ben yapamam!" Bağırmıştım. Tekrar nasıl denek olabilirdim ki?! "Lütfen bırakın beni, gideyim... Yapamam, tekrar başaramam!" 

Kollarım sızlıyordu. Duygularımı yok eden zehirli sıvıları tekrar mı vücuduma enjekte etmişlerdi? Bu defa kaybedeceğim şey neydi? 

Çırpınıyordum ancak kollarımdaki zincirler hareket etmemi engelliyordu. İnleyip çırpınmaya devam ederken Bakışlarım tavanda büyük harflerle yazılmış olan satırlara takıldı. 

Kırmızı bir sıvıyla yazılmıştı. Bu sıvı kan mıydı? 

"GEÇMİŞ Mİ, GELECEK Mİ? 
SESSİZLİK Mİ, ÇIĞLIKLAR MI? 
VAROLUŞ MU, YOK OLUŞ MU?" 

Bu neydi böyle? Bilmece mi? Bilmece çözecek halde değildim. 

Bir kadın sesi geliyordu. Tavandaki yazıyı fısıltıyla, okuyordu. Bir fısıltı nasıl bu kadar yüksek olabiliyordu? 

"Geçmiş mi, gelecek mi? 
Sessizlik mi, çığlıklar mı? 
Varoluş mu, yok oluş mu?" 

Çığlık atarak çırpınmaya, başladım. Gözlerimi yumup, daha yüksek bir sesle çığlık attım. Hızlı hızlı nefesler alıyordum ancak ciğerlerime dolan hava yetersizdi. Boğuluyor gibi nefesim kesilmeye başlamıştı. Kadının sesi daha da yükseliyordu. 

"Geçmiş mi, gelecek mi? 
Sessizlik mi, çığlıklar mı? 
Varoluş mu, yok oluş mu?" 

Gözlerimi aralamaya çalıştım ancak açılmıyordu. Zorlanarak da olsa göz kapaklarımı açmış ve hızla uzandığım yerden doğrularak oturur pozisyona geçmiştim. Kollarımı yukarı kaldırıp baktım. Zincirler yoktu. Kadının sesi de uzaklaşıyordu. Hızla yükselip inen göğsüm yaşıyor olmanın sevincini yaşıyordu. Kalbim her an göğsümden çıkabilirdi. Kafamı yukarı kaldırıp gözlerimi yumdum. 

Sadece bir kabustu. Sadece bir kabus... 

"İyi misin?" Gelen sesle yerimden sıçarken hızla sürünerek gerilemeye başladım. Kafamı kaldırıp karşımdaki iki kadına baktım. Aren ve Ayza. Bakışlarım hızla etrafı tararken otelde olduğumuzu görerek derin bir nefes aldım. Hızla Ayza ve Aren'i kendime doğru çekip sıkıca sarıldım. 

"İyiyim sanırım." 

İkisinin de saçlarının arasına öpücükler bırakıp kokularını içime çekiyordum. Duygularımın nasıl yok olduğunu hiç kimse bilmiyordu. Evren'in dışında... Aren ve Ayza da önceden liderlik ettiğim ekipteki herkes gibi duygularımı zamanla kaybettiğimi sanıyordu. Hayır, duygularım zamanla yok olmamıştı. Duygularımı benden alan ne olduklarını bilmediğim zehirli sıvılardı. 

Her gün farklı renkteki sıvılar vücuduma enjekte ediliyordu. Mavi rengindeki bir sıvıyı kanıma karıştırdıklarında bütün vücudum alev almışçasına yanmıştı. Beyaz giysili pislikler etrafımı sarıp müdahale etmişlerdi. Uyandığımda kalbimin bir kaç saniye durduğunu söylemişlerdi zehri vücuduma enjekte eden pislikler. Sonraları ise hiçbir şeye tepki verememeye başlamıştım. Çok soğukkanlıydım artık çünkü endişe etmemi sağlayacak duygular da yok olmuştu tıpkı diğer duygular gibi. 

YARALI RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin