8.BÖLÜM : GÜVEN

174 98 150
                                    

Merhabalar! 
Çok özlediniz mi beniii? 
Ben sizleri özledim. 

Bölümü bir türlü yazamadım ama şükür ki buradayım ve bölüm hazır. 

Okunma sayımız yüksek olmasına rağmen vote ve yorum çok düşük... Kitabımızı daha fazla kişinin okuması için vote verelim ve yorum yapalım lütfen. Hepinize teşekkür ediyorum şimdiden! 

İyi okumalar dilerim! 



Herkesin bir geçmişi vardı. Bazılarının geçmişi ailesiyle ve sevdikleriyle doluydu. Bazılarının ise acıyla, hüsranla, umutsuzlukla... Benim hatırladığım geçmişim acı demekti. Çektiğim acılar sayesinde duygularımı yitirdim. Hissedebildiğim iki duygu var, Nefret ve hırs... Çok nadir de merak. 

Elimdeki kağıda bakarken çok az merak duygumu hissedebiliyordum. Yerimde başkası olsa benim gibi sadece merak duygusunu mu hissederdi? Başka insanların ne hissedeceğini neden düşünüyordum? Ah hayır, yine kendi kendime konuşuyordum içimden... 

"Sence biz kardeş olabilir miyiz?" dedi Ayza. Bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Kafamı kaldırarak bende Ayza'ya baktım. "Ayza, güzelim bu notları kimin gönderdiğini bilmiyoruz. Sadece bir oyun da olabilir, gerçekte. Emin olmadan Evren'e söylememeliyiz." 

"Bilmiyorum Ayda, kafam çok karışık. Babamızı ve annemizi öldürmüş olmam onu benden uzaklaştırır zaten. Ben gerçekten böyle bir şey yapmış olabilir miyim? Annemizi ve babamızı öldürmüş olabilir miyim? "Şimdiden Evren'i kabul etmişti bile. 'Annemizi ve Babamızı' demesinden anlamıştım. Çok çabuk bağlanıyordu herkese. Umarım üzülmezdi. 

Dikkatimi notta ki iki kelimeye verdim. 'Karanlıklar Prensesi' mi yazıyordu? Bunu sadece on beş yaşında dahil olduğum ekibim biliyordu. Ama artık yeni ekibim de biliyordu, dün söylemiştim... Önceki ekipten geriye üç kişi kalmıştık zaten. Bu notları yeni ekipteki biri gönderiyor olabilir miydi? 

"Ekipten biri," dedim nota bakmaya devam ederken. "Bu notları ekipten biri gönderiyor." 

"Nasıl anladın ki bunu?" dedi Ayza şaşkın şaşkın bana bakarken. "Doğru söylüyor Dolunay, sana Karanlıklar Prensesi olarak seslendiğimizi kaç kişi biliyordur?" dedi Aren sessizliğini bozarak. 

" Eski ekip ve şimdiki ekip..." dedi Ayza aydınlanmış yüz ifadesiyle bana bakarak. Hâlâ oldukça şaşkındı.

"Sabah sabah daha fazla kafamız yorulmasın bence. Zaten yine başım ağrıyor. Hadi kahvaltı yapalım." İkisi de başını sallayarak beni onayladı ve odadan çıktı. 

Dolaptan gri renginde dizimin üzerinde biten eteği aldım. Eteğin takımı olan üstü de alıp banyoya geçtim. İşlerimi halledip giyinerek banyodan çıktım. Saçlarımı da hızlıca tarayıp açık bıraktım. Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Merdivenleri indikçe burnuma tuhaf kokular geliyordu. Birilerinin öksürük sesini ve bağırışlarını duyunca hızlıca giriş kata geldim. Sesler mutfaktan geliyordu. Mutfaktan salona süzülen dumanlar da neyin nesiydi böyle? 

Boş boş göz kırpıştırarak mutfağa girdim ki keşke girmeseydim... Etrafta olağan üstü ağır bir yanık kokusu ve duman vardı. Barış ve Aren öksürürken Ayza iki camı da açmıştı. "Lanet olsun! Ne haltlar dönüyor burda!" Yüksek çıkan sesimle üçünün de bakışları bana döndü. 

YARALI RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin