1.BÖLÜM : GÖREV

429 125 120
                                    

İnsanlar yıldızlara benzer. Bazıları ışıl ışıl parlarken göz alıcı gelirler. Bazıları ise çok dikkatli bakmadığın sürece görünmezler.

Biz ekibimle görünen olsak da bilinmeyendik.

Aylar sonra gelen görevle ekibimin toplanmasını istedim. Bir süre bekledikten sonra hepsinin toplantı odasına geçtiğini düşünerek lüks ve gösterişli villanın bahçesinden bakışlarımı çekip eve girdim.

Görev hakkında konuşmak için toplandığımız odaya giderken alt kata inen merdivenlere yöneldim. Aşağı kata indikten sonra solumdaki koridordan yürüdüm. Karşıma çıkan kapıyı parmak izimle açtım. İçeriden gelen gürültü benim içeri adım atmamla kesildi.

Ekibim beş kişiden oluşuyordu. İlk eğitim almaya başladığımda on beş yaşındaydım.

Hepimizin yaşları ufaktı bu bataklığa düştüğümüzde.

Ajan olmayı biz seçmemiştik. İnsanları öldürüp ellerimize kan bulaştırmayı da biz seçmemiştik.

Çocuk Dolunay Ayda Akinal artık büyümüştü.

Ekibimin üzerinde gözlerimi gezdirdim. Herkesin burada olduğundan emin oldum. Görevleri bana ileten Kadir Bey de buradaydı, Aren ve Helin'in ortasındaki sandalyede oturuyordu. Karşılarındaki sandalyelerde, Ayza ve Özgür oturuyordu. Herkes yerine oturmuştu. Bende masanın başındaki sandalyeme oturup görev hakkında gelen bilgileri karşımızdaki dev ekrana aktardım.

Ekranda esmer tenli, ela gözlü, siyah saçları kısa kesilmiş, dev denebilecek bir vücuda sahip biri vardı. Söze başlamak için boğazımı temizledim.

"Uyuşturucu dünyasının en bilindik isimlerinden biri olan Ozan Eren şuan ekranda gördüğünüz kişi. Çok iyi korunuyor, yanındaki hiç kimseye güvenmiyor. Herkesten şüphe duyacak ve babasının üzerine atılan bir iftirada babasını vahşice öldürecek kadar manyak. Ailesinden kimse hayatta değil." Hepsinin üzerinde bakışlarımı gezdirdim. "Çünkü hepsini öldürdü."

Son sözlerimle herkes birbirine baktı, Kadir Bey hariç. Dünya yansa umurunda olmazdı. Bana görevleri yıllardır veren Kadir Beydi. Sadece isim verirdi, araştırmayı yaparak bilgileri ben toplardım.

Aren boğazını temizleyip bakışlarını üzerime çevirdi.

"Bu adamı depoya götürsek nasıl olur? Sadece bir kurşun mu sıkalım?" dedi sakin bir sesle.

"Şuan düşünmemiz gereken şey adama nasıl ulaşabileceğimiz," dedim gözlerim kısa bir süre Aren'in üzerindeyken. "Bir davet düzenliyor bu akşam üstü. Oradan çıkarabilirsek depoya götürürüz. Olmazsa da orada yok ederiz direkt." sözlerime kafa sallayarak beni onayladı. "Ayza, sen sisteme sız ve davet edilenler listesine bizi ekle. Özgür, sana atacağım adresin güvenlik sistemine erişmen gerek. Alana giriş ve çıkışların nerelerde olduğunu bana bildir. Aren, kullana bileceğimiz silahlara bir göz at, eksik varsa bana bildir. Helin, davet için içinde rahat hareket edebileceğimiz giysiler ayarla."

Yerimden kalkıp odadan çıktım. Diğerleri de odadan çıkıp işlerinin başına geçti.

***

Helin'in getirdiği giysileri hepimiz giymiş, hazırlanmıştık. Ancak Helin benim istediğimin aksine, ya çok dar ya da çok uzun ve rahatsız edici elbiseler getirmişti.

Üzerime giydiğim, siyah ayak bileklerime kadar uzanan, göğüs kısmı dar, kolları dantelden oluşan ve sırt dekolteli elbise hiç rahat değildi. Belimden sonra biraz bollaşıyordu ancak koşmam gerekse eteklerimi toplamam gerekiyordu. Ellerime geçirdiğim siyah kısa eldivenler parmak izimi etrafta bırakmayacaktı. Yüzümde ağır bir makyaj yoktu. Gözlerime lens takmamıştım. Mavi gözlerimin üzerine lens geçirmeyi sevmiyordum. Belime kadar uzanan siyah saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapmıştım. Dolgun dudaklarıma kırmızı ruj sürmüştüm.

YARALI RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin