9.BÖLÜM : GÜVEN VE İNANÇ

174 98 125
                                    

Merhabalar! 

Size çok güzel bir bölümle geldim. Bu bölümü ben çok sevdim umarım sizler de seversiniz. Bölümün bir kısmını kendi duygularım ile yazdım. Normalde duygularımı kitaba yansıtmıyordum ama bu defa böyle olmasını istedim. Umarım beğenirsiniz. 

Az da olsa işkence sahnesi içeriyor bölüm, bilginize! 

Vote ve yorum yaparak kitabımıza destek olmayı unutmayın. 

İyi okumalar dilerim! 



"Ne notu Barış?" 

"Annenin el yazısıyla yazıldığını söylediğin not. 'Yaşıyoruz Dolunay, bekle bizi' yazan not..." 

Benim bir ailem mi vardı? Öldüklerini sandığım ama sonradan bir notla Ölmediklerini öğrendiğim bir ailem... 

Hayır Dolunay yapma bunu! Üzülen sen olacaksın... Ama hayır, sen üzülemezsin ki! Seni duyguların bile terk etti! Ailen de seni yetimhaneye bırakarak terk etti. Bunu kabul et ve düşünmeyi bırak. 

İçimdeki ses doğruyu söylüyordu. Benim bir ailem olamazdı. Beni duygularım da ailemde terk etmişti. Bana gelen yada gelecek olan notlara inanmayacaktım. Geçmiş gömüldüğü o derin çukurda kalacaktı. Kalmak zorundaydı. 

"Benim bir ailem olamaz Barış." Kalp atışlarım normale dönüyordu. Vücudumdaki titremede geçiyordu. Sadece göğsümdeki acı olduğu gibi duruyordu. "Geçmişi merak ettiğim için o kadar acı çektim ki ben, o acılar benden duygularımı aldı..." Üstler her hareketimizi biliyordu. Defalarca kez denek olmuştum, geçmişim hakkında sorular sorduğum için. Yine o ilaçların vücuduma enjekte edilmesini istemiyordum. Bağışıklık kazanmıştım zamanla ama üzerinden yıllar geçmişti. Kazandığım bağışıklık artık etkisiz olabilirdi. Gizlice belki bir şeyler yapabilirdim. Denemeli miydim bilmiyordum. 

"Dolunay, biliyorum bana inanman için hiç bir kanıt yok ama lütfen inan bana." Merakla yüzüme bakıyordu. İfadesizce Barış'a bakmayı bırakıp kapıya doğru yürüdüm. Kapı kolunu aşağıya doğru kaydırarak açtım. Kapıyı ardına kadar açtıktan sonra bakışlarımı Barış'a çevirdim. Ne demek istediğimi çoktan anlamıştı. Yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. 

Barış'la çıkacağımız ilk görevde onu gördüğüm o ilk anda içim ısınmıştı. Kalbimde küçük ama sıcak bir duygu belirmişti. O zaman henüz duygularımı yitirmemiştim. Belki de dediği gibiydi, biz çocukluk arkadaşlarıydık. Belki de onu gördüğümde hissettiğim o duygunun sebebi ruhumun önceden Barış'la tanışmış olmasıydı. 

Barış yataktan kalkıp önüme kadar yürüdü. Dibimde durduğunda kaşlarımı çatmış ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Hiç beklemediğim bir şey yaparak kollarını sıkıca bedenime doladı. Bana sarılacağını düşünemediğim için şaşkınlıkla boş boş göz kırpıştırıyordum. 

"Birkaç gün önce," dedi geri çekilip gözlerimin içine bakarken. Yüzlerimiz arasında sadece bir kaç santim vardı. Kollarını belimde sabitledi. "Buğra senin tanıdığımız Dolunay olduğunu düşündüğünü söylediğinde inanmadım. Araştırma yapacağını söylediğinde tamam dedim ama senin o Dolunay olduğunu düşünmüyordum. Artık neşeli kahkahalar atmıyor yada yüzünde sürekli var olan tebessümle dolaşmıyorsun. Benim çocukluk arkadaşım olan Dolunay hep gülerdi, yüzündeki tebessüm silinmezdi, herkesi mutlu etmek isterdi. Biraz da şımarıktı." Canımı acıtacağından habersiz bir cümle daha kurdu. "Dolunay, sen neşeyle gülmeyi ne zaman unuttun?" 

YARALI RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin