19.BÖLÜM : SİNİR VE GERGİNLİK

104 52 132
                                    

Merhabalar!

Öncelikle üstteki görsel çok tatlı değil mi? Ayy içime çok sindi.

Önceden olduğu gibi haftada iki bölüm atmayı bende istiyorum ancak çok zorlanıyorum...

Yetiştire bildiğim zaman haftada iki bölüm atmaya devam edeceğim. Yetiştiremediğim zaman tek bölüm...

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn!

Bölümde şiddet sahnesi bulunuyor bilginize!

İyi okumalar!




Dengeler değişiyordu. 
Düşünceler değişiyordu. 
Kararlar alınıyordu ancak çoğu zaman pişmanlıklar da beraberinde geliyordu. 

Karşımdaki adamdan bakışlarımı çekmeden birkaç adım geriledim. 

"Ne yapıyoruz?" diyen Evren'e ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Şu lanet geçmişimi hatırlamak istiyordum ama karşımdaki adama güvenmek istemiyordum. 

Masada oturuyor olan herkes ayağa kalkmıştı. Bunlar neden bu kadar rahat? Özgür ve Helin öldürüldü ancak onlar bunu hiç garipsemedi yada şaşırmadılar bile... Biliyorlardı. 

Derin bir nefes alıp silahımı elimden bırakmadan masadaki sandalyelerden birine oturdum. Evren yanımdaki -Özgür'ün ölmeden önce oturuyor olduğu- sandalyeye oturdu. Ekibin geri kalanı arkamıza geçerek ayakta durmaya devam etti. 

Maskeli adamlar etrafı sararken İhtiyar adam -bana geçmişimi hatırlatmak istediğini söyleyen adam- karşımdaki boş sandalyeye oturdu. Masanın etrafında duran diğer kişiler de adamın oturmasıyla yerlerine tekrar kuruldu. 

Bu masadaki herkes, Özgür ve Helin'in öleceğini biliyordu. Damla gibi masum yüzlü birinin böyle bir durumda bu kadar sakin olması sinirlerimi bozuyordu. Gerçi hep böyle olmaz mıydı? 

Masum görünen insanlar masum göründükleri kadar masumiyet yoksunu olurlardı... 

"Evet," diyerek saçma bir giriş yaptım. "Seni dinliyorum İhtiyar." 

Yaşlı adam yüzünü buruşturarak biraz öne doğru eğildi. Yüzünü buruşturduğu için yüzündeki kırışıklıklar artmıştı. 

"İhtiyar mı? Çok saygısız birine dönüşmüşsün Dolunay Akinal." 

Barış da daha önce söylemişti ikinci adımın önceleri olmadığını... Bu İhtiyar da ikinci adımı söylemediğine göre gerçekten de beni tanıyor olabilirdi. 

"Sadede gel İhtiyar." Son kelimeyi vurgulayarak söylediğimde kafasını iki yana sallayarak sırıttı. Hafifçe boğazını temizleyip arkasına yaslandı. Masanın etrafında ciddiyetle oturan kişilere bakıp tekrar bana döndü. 

"Senin annen ve baban vardı Dolunay. Sen on yaşına gelene kadar birlikte yaşadınız. Ancak bir kaza sonucu annen ve baban hayatını kaybetti." 

Annemin ölmediğini biliyordum. Yani, en azından Özgür öyle söylemişti. Yine de lafını kesmeden İhtiyarı dinlemeye devam ettim. 

"Sen ise teyzenin yanına yerleştin ve birkaç ay kadar teyzenin ailesi ile birlikte yaşadın." Yüzünde beliren küçük tebessümle hafifçe öne eğildi. "Biz seninle o zaman tanıştık Dolunay. Ben sana psikolojik destek veren kişiyim. Yani psikoloğun..." 

Kaşlarım çatılırken oturduğum yerde gerildim. Seneler önce tanıştığım ve psikolojik destek aldığım adam şuan karşımda duruyordu. 

Buna inanıp inanmamam gerektiğini bilmiyordum. Geçmişimden hatırladığım kısacık ve karmaşık anlarda psikoloğa gittiğimi görmüştüm. Psikolojik destek almamın sebebini hatırlamıyordum. Sadece bir odada oturuyor olduğumu ve karşımda duran adamın elindeki defter ve kalemle uğraşırken benimle konuştuğunu hatırlıyordum. Ancak o adamın karşımdaki adam olup olmadığını bilmiyordum. 

YARALI RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin