Gözlerimi sınıfta araladım. Ders işleniyordu. Herkes defter ve kitaplarına notlar alıyordu. Öğretmen matematik anlatıyordu. Bir anda bana sordu.
Amily: LİRİT! Dinliyor musun! Sana bir soru sordum.
Lirit: Ah, ne? Şey tabiki bayan Amily!
Amily: Güzel. O zaman cevapla.
Şıklara göz gezdirdim. Biraz düşününce cevap verdim.
Lirit: C) şıkkı efendim.
Amily: Tamam, bu seferlik iyi yırttın ama bir daha olmasın anladın mı?!
Lirit: Tabi efendim.
Ucuz yırtmıştım. İva beni dürttü. Yanımda oturuyordu.
İva:( fısıldayarak ) Dostum, ucuz yırttın!
Lirit: ( fısıldayarak ) Biliyorum...
Karşımda benim için çocukluğumu ifade eden ölü insanları görmek beni hem çok üzüyor, hen de bu kişileri bir daha sadece rüyalarımda görebileceğim gerçeği beni yakıp küle çeviriyor.
Sınıftan çıkınca yanımıza Thaki ve Ko'ra geldiler. Dostum... Onları görmek beni çok zorluyordu.
Ko'ra: Kanka hoca seni çok fena zorladı!
Onlar bununla ilgili konuşuyordu. Ben sadece dolu gözlerle onlara bakıyordum. Eski güzel günlerimi özlüyordum. Thaki bana döndü.
Thaki: Kanka, iyi misin?
Dedikleri şeyleri anlayamıyordum. Sadece onların suratına bakıp ağlıyordum. Onları görmeyeli çok olmuştu. Rüyalar hariç tabi. En son 12 yaşındaydım... Onlar bizi teker teker öldürmeye çalıştığında, sadece kaçabilmiştim. Dostlarımın hepsini kurtaramamıştım...
Lirit: B- ben iyiyim...
İva: Emin misin? Korkmuş görünüyorsun.
Lirit: Evet be-
Lafım yarıda kesildi ve bir anda her yer karanlığa büründü.
Etrafta kimse yoktu.
Hiç kimse...
Sadece boşluk...
Karanlık...
Soğuk...
Etraftan çığlık sesleri geliyordu. İva nın sesi...
" YAPMAYIN! YALVARIRIM KİMSEYE SÖYLEMEDİM! LÜTFEN BEN- "
Ve bir boyun kırılma sesi. İva nın ölümüydü bu... Katliyamın ilk kurbanı... Manevi kardeşimin can verdiği gün, hem de hiç bir günahı yokken.
Etraftan farklı çığlıklar da gelmeye başladı. Başka çocukların çığlıkları. Yardım sesleri, haykırışları... Ama duyan yoktu. Sonra çığlıklar hâl değiştirmeye başladı. Daha büyük kişilerin çığlıklarını duymaya başladım. Tanıdık bir ses, ama yabancı olduğum bir çığlıktı. Bir anda arkamda Kiri belirdi. Ağlıyordu. Siyah, uçsuz bucaksız bu alanda kır dizlerinin üstüne çökmüş ağlıyordu. Vücudunda kan vardı ama kendi kanı değildi. Başka birinden bulaşmıştı. Ona seslendim ama cevap vermedi.
Lirit: Kiri? Kiri! KİRİ!!
Sadece çığlık ata ata ağlıyordu.
Lirit: K-kiri?...
Hâlâ cevap gelmiyordu. Ona dokunmak istemededim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı. Yani ven bana baktığını sandım. Sonra teker teker etrafta sevdiklerim oluşmaya başladı. Annem, babam, Etnak, Theo, Lo'ak , Tuk, Jake Sully, Bayan Neytiri, Aonung, Tsireya, Kiysu, Moa... Hepsi tek bir noktaya bakmaya başladılar. Bana... Kiri bana dik dik baktı, sonra bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avatar: The Way Of Life
Teen Fiction~> Küçükken sebebi bilinmez bir yangında ailesinden koparılan Li, yıllar sonra arkadaşlarıyla kaçırıldıkları bu insan üssünden kurtuldu. Ormanda ailesiyle tanışacağından bihaberdi. ~> Neteyam kurgusudur. İyi okumalarr <3