Sarılmayı bıraktığımızda yavaşça dışarı adımlamaya çalıştım. Ama canım yanıyordu. Normalde bu kadar incinmezdim. Ne kadar şiddetli yaralamıştım ki? Bir anlık dengemi kaybedip düşecek gibi oldum. O sırada Lo'ak koluma girdi ve düşmemi engelledi. Ondan destek alarak tekrara ayağa kalktım.
Lo'ak: Belkide oturmalısın.
Lirit: Yo ben iyiyim. Biraz hava almaya ihtiyacım var. Yardım eder misin?
Lo'ak: Tabiki.
Ve tekrar koluna girdim. Yavaşça dışarı çıktık. Herkes kayalıkların yanında bir yerde bizi bekliyordu. Neteyam, Kiri ve Tsireya Lo'ak la kol kola gelmemize sevinmişlerdi. Kiri yanıma koştu.
Kiri: Barışmışsınız!
Lirit: Evet öyle oldu.
Neteyam otuz iki diş sırıtarak bana bakıyordu. Gerçekten de mutlu görünüyordu. Ve aklıma ben komadayken söyledikleri geldi. Bana aşkını ilan etmişti. Hatta beni öpmüştü bile. Ama şu an benim bunları bildiğimi bilmiyordu. Seke seke yanıma geldi. Diğer koluma girdi. O esnada desteğe ihtiyacım olduğu için bir şey demedim ama gülümsemiyordum da. Yavaşça bir kayaya oturdum. O kadar şanslı biriydim ki tam da Aonung ve Neteyam ın arasına oturmuştum. Etrafıma bakındım ve başka yer var mı diye baktım ama bir tek burası vardı. Yavaşça oturdum. Herkes çok mutlu görünüyordu. Güzel bir sohbet açtılar ve konuştular. Sonra Tuk konuyu yine savaş sonrasına getirdi.
Tuk: Biliyor musun Li, senin yaşadığını abim fark etti! Seni o kurtardı!
Beni orda terk edenin o olduğunu bilmiyordu Tuk. Sadece gülümsedim.
Lirit: Biliyorum canım.
Roxto anlamayarak bana baktı.
Roxto: Ne, daha yeni uyandın. Nerden biliyorsun?
O esnada ince ve soğuk bir rüzgar esti.
Lirit: Söylersem kulağa çılgınca gelecek.
Tsireya: O kulağa çılgınca gelecek olan şey ne peki?
Ufak bir güldüm.
Lirit: Ben, her şeyi duydum.
Tsireya: Anlamadım?
Lirit: Yani ben komadayken sizin dediklerinizin hepsini duydum.
Hepsi korku ve alayamayarak birbirlerine baktılar.
Lo'ak: Her konuşulanı duydun mu yani?!
Lirit: Evet.
Neteyam gerginlikle yutkundu. Boğazını temizledi ve önüne döndü.
Etraftaki soğuk havayı temizlemek için Kiri yeni bir konu açtı. Herkesin aklı dağılmıştı. Neteyam ve Aonung hariç. Birbirlerine baktıklarını hissediyordum. Ama sorun şu ki ben onlara baktığımda hiç bir şey yokmuş gibi davranıyorlardı. Bir şeyi paylaşamıyorlardı. Bizimkiler hâlâ konuşuyorlardı.Atey: Evet, sonra ilunun üstünde takla attım! Hatta Tuk da yanımdaydı!
Tuk: Takla atmadı, sadece ilu döndü!
Atey: Takla attım bir kere!
Tuk: Atmadın!
Kiri: Hey bu kadar yetmez mi çocuklar?
Tuk: Neyse ne... Oww Li! Ben mavi bir inciden kolye yaptım! Çok güzel oldu. Sana!
Gülümseyip ona baktım.
Lirit: Gerçekten mi? Teşekkür ederim Tuk.
Tuk: Rica ederim! Akşam getiririm.
Lo'ak: Aslında akşam bir kutlama yapmayı planlıyorlardı ama siz bilirsiniz tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avatar: The Way Of Life
Teen Fiction~> Küçükken sebebi bilinmez bir yangında ailesinden koparılan Li, yıllar sonra arkadaşlarıyla kaçırıldıkları bu insan üssünden kurtuldu. Ormanda ailesiyle tanışacağından bihaberdi. ~> Neteyam kurgusudur. İyi okumalarr <3