Halk koşarak Tulkunlara haber vermeye gittiler. Kiri, Tuk u aldı ve suya girdi. Lo'ak koşarak bir yere gitti. Neteyam, Lo'ak ın gittiğini gördü ve peşinden gitti. Roxto ve Tsireya da arka taraflarda bir yerlere gittiler. Ben Aonung la beraber evlerine ilerlemeye başladım. Hızlı adımlarla önden ilerliyordum, Aonung arkamdan geliyordu. Kolumdan tuttu ve ona dönmemi sağladı.
Aonung: Li! Sana sesleniyorum duymuyor musun?!
Lirit: Ha? Ne? Üzgünüm duymadım. Ne dedin?
Aonung: Yanında dediklerimi duymayacak kadar aklında ne var?
Lirit: Anlatsam inanmazsın ama bir savaş olacak.
Aonung: Olmayacak dendi ama.
Lirit: Ben biliyorum, bana güven. Ve bu savaşın sonunda herkes güvende olacak mı bilemiyorum...
Sert bir şekilde sordu.
Aonung: Ne demek o şimdi?
Lirit: Yani, herkesin sonu çok iyi olmayabilir.
Aonung: Savaş olmayacak. Olsa bile kimse zarar görmeyecek.
Lirit: Umarım.. Şey, sen ne demiştin?
Aonung: Bu aceleyle eve niye gidiyorsun.
Lirit: Dediğim gibi, savaş yakın ve silaha ihtiyacımız var.
Aonung: İyi de savaş malzemeleri başka bir yerde.
Lirit: Sizin silahlarınızdan bahsetmiyorum.
O daha cevap vermeden koşarak eve girdim. Çantalarımın birinden tabanca ve tüfek aldım, kenardan da yayımı ve oklarımı aldım. Tabancamı kemerime yerleştirdim, yayı bir çanta gibi boynumdan geçirdim, okları ok çantasına koydum ve ok çantasını boynumun öbür kısmından geçirdim, tüfeğimi de elime aldım. Aonung şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Aonung: Tamam, sana katil değil terminatör demelilerdi.
O da birkaç savaş eşyası aldı. Arkadan bir ses duyduk. "LO'AK GERİ GEL!!". Ses Neteyam dan geliyordu. İkisiyle de kunuşmasam bile zarar görmelerini istemiyordum ve tsurakıma atlayıp onların peşinden gittim. Aonung da benimle geldi. Biz daha hızlı gittiğimizden kısa sürede aynı yere gittik. Sadece Lo'ak ve Neteyam değil, aynı zamanda Tuk, Kiri, Tsireya ve Roxto da oradaydı. Yüce Eywa bunlar salak mı?! Neden ölümün peşinden koşuyorlar?! Lo'ak Payakan ın yanına gitti. Aman ne güzel! Payakan ın üstünde Bay Sully nin uyardığı kırmızı işaretleme aleti vardı. Onu öldüreceklerdi. Herkes Lo'ak ın aleti çıkarmasına yardım ediyordu. Yardım etmek için yaklaştığımda Lo'ak beni itti.
Lo'ak: ÇEKİL ŞURADAN! BİR CANAVARA İHTİYACIMIZ YOK!! SADECE BELA GETİRİYORSUN!!
Tsireya ona sert bir şekilde seslendi.
Tsireya: Lo'ak!!
Bu sözleri kalbimi kırmıştı ama ben çoğundan daha güçlüydüm ve yardımım çok işlerine yarayacaktı. Kiri ye kenara çekilmesini söyledim ve elimle aleti sıkıca tuttum. Ayağımı doğru pozisyona koydum ve tekte çıkardım. Roxto ve Tsireya kuvvetime şaşırmıştı ama uzun bir zaman yoktu ve iblis gemisi geliyordu. Herkes hayvanlarına binip kaçıştı. Ben ve Aonung hızlıca kurtulduk. Bize yaklaşan iki deniz altıyı su üzerindeki kısımlarından okla vurdum ve su geçirdiği için boğulup öldüler. Yani kâr, kârdır. Ne kadar düşman azalırsa o kadar iyi. Geminin arkalarına geçtik ve suyun altında saldırmak için doğru zamanı bekledik. Bir süre sonra koca bir ordunun yaklaşmakta olduğunu gördük. Hava insanları koca bir ağ ile sudan birşey çıkardılar. Olamaz, onlar Lo'ak ve Tsireya ydı... Kaçmaya çalıştılar ama askerler izin vermedi. Onları kurtarmak için gidecektim ama Aonung izin vermedi. Korkuyla beklemeye başladık. Lo'ak ve Tsireya yı demirlere bağladılar. Ardından ordu geldi. Albay Lo'ak ın kulaklığını aldı. Jake Sully le birşeyler konuştu. Bay Sully üzgün bir biçimde yavaşça öne çıktı. O sırada az önce kurtardığımız Payakan tekneye atladı ve birçok askeri öldürdü. O sırada ordu saldırıya geçtiler. Aonung savaşın kalan kısmına katılmaya gidecekken onu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avatar: The Way Of Life
Jugendliteratur~> Küçükken sebebi bilinmez bir yangında ailesinden koparılan Li, yıllar sonra arkadaşlarıyla kaçırıldıkları bu insan üssünden kurtuldu. Ormanda ailesiyle tanışacağından bihaberdi. ~> Neteyam kurgusudur. İyi okumalarr <3