1. Bölüm/ Labaratuvardan Kaçış

195 10 6
                                    

Lirit'in anlatımıyla

Diğerlerinin kavga seslerine uyandım.
Zaten yataklar yeterince rahatsızdı. Tselmayn ve Kiysu tartışıyordu. Yatakhanede yaklaşık 15 kişi falandık ama yakın olduğum ve konustugum birkaç kişi vardı. Aslında herkes beni tanırdı. Buranın en büyüğü, sorumluluk sahibi kişisi gibiydim.
Sesler beni sinirlendirdi.

Lirit: BAĞIRMAYI KES TSELMAYN. ALT TARAFI KİYSU YA YOL ÖNCELİĞİ VERECEKSİN. BU KADAR TARTIŞMANIZA GEREK YOK.

Tselmayn: O DA KİBAR OLSUN O ZAMAN BANA ÇEMKİREMEZ.

Kiysu: SIRA BENDE. AYI GİBİ ÖNÜME ATLAMAZSAN, BEN DE BAĞIRMAM.

Tselmayn: ABARTMA O KADAR DA SERT DEĞİLİM. ASIL SEN-

Lirit: YETER. Cidden yeter. Şimdi herkes sırasına göre gitsin ve beni sinirlendirmesin. Aşıldı mı?!

Başlarını önlerine eğip tamam dersecine gittiler. Yüce Eywa, ben bunu hak edecek ne yaptım. Kalkıp üstümü değiştirdim. Buradan nefret ediyordum. Artık dışarı gitmeliyim diye düşünüyordum ki Theo geldi. Bana sıkıca sarıldı. Theo ile çok eskiden tanışıyoruz. Bizim DNA mızdan alınan genlerle oluşturulan bir avatar. Labaratuvarda yapıldı. O doğduğunda 6 yaşındaydım ve ismini bir arkadaşla koymuştum... Onun için hep bir ablaydım. Bize bayılırdı. Bana ve... Neyse.

Lirit: Naber yakışıklı

Theo: İyi desem yalan olur

Lirit: Güzel

Theo: (kikirder) Li. Sana bir şey söylemem lazım.

Lirit: Dinliyorum Theo.

Theo: Burda daha fazla dayanamam. Çok... yanlız ve kapana kısılmış hissediyorum.

Lirit: Theo... Seni çok iyi anlıyorum. Biraz dişini sık. Bitecek. Burdan cıkacağız.

Theo yüzüme umutla gülümsedi. Elini tuttum ve yemekhaneye gittik. Orda her zamanki yerimize oturduk. Karşıdan Parel geçti. O kız berbat biri. Kendini bir bok sanıyor ve herkesten iyi olduğunu düşünüyor. Ezili düşmanım. Çok bencil, hatsiz, burda zorla ailelerimizden kaçırıldığımızı bildiği halde tepki vermiyor ve kendi ırkını küçümsüyor. Aşağılık biri. Ahlaksız. Benim buradaki etkili biliyor ve benden nefret ediyor. Eskiden kalma en iyi dövüşçülerdenim. Hayal edebileceğiniz çoğu şeyi yaparım. O da bana yakın. Hep bir rekabetimiz olmuştur. Kimse onu sevmez. O satıcıdır. Dürtülmemle önüme döndüm.

Theo: Lirit!

Lirit: He? Ne dedin?

Theo: Yemekler diyorum, iğrenç. Burda nefes alamıyorum. Bir an önce dışarı çıkalım

Lirit: Sshhh. Sessiz ol Theo. Bizi duyabilirler. Başkalarınıda bulmalıyız. Yanlız yapamayız.

İkna olmuş gibiydi. Tekrar yatakhanelere gittik. Eşyalarımızı toplamaya başladık. Gece yarısı kaçacaktık. Sabah ya da akşam olduğunu belirten hiç bir görsel yoktu. Ne bir cam, ne de bir havalandırma... Kiysu ve Tselmayn' a herşeyi anlatmıştık. Sırada Moa vardı. Genelde susardı. Sessiz ve sakindi. Ona her şeyi anlatmalıydım. Yavaşça yanına gittim.

Lirit: Naber şampiyon?

Moa: Sanada merhaba Li! Bu ziyareti neye borçluyum?

Lirit: Şeyy, artık hayatımızı yaşama vakti desem?

Moa: Hadi canım, dalga geçiyorsun!

Lirit: ...

Moa: Aklını mı kaçırdın! Bizi öldürürler Li!!

Lirit: Daha ne kadar böyle yasayacağız? Daha nasıl katlanacağız?! Bunun bir sonu olmalı. Bize katıl.

Moa: ( bir süre düşündü) pekâlâ... Plan ne?

Lirit:( onu herkesin yanına götürür ve planı anlatır ) Anlaştık mı? Sakın dikkat çekmeyin.

___________________________

Saat gece yarısı olmuştu ve güvenlikler nöbet tutuyorlardı. Tam değişim saatleri arasındaki 3 dakikalık boşlukta kaçacaktık. Askerler gitti ve ortalık boşaldığında, sessizce çıktık. Theo benimle geliyordu ve kalanlar kendini koruyordu. Ben askerlerden çaldığım güvenlik kartıyla kapıyı açtım. Koşarak giderken alarm çalmaya başladı. Arkadan Parel çıktı.

Parel: Bir yere mi gibi yordunuz?! ( Dalga geçercesine güldü)

Lirit: Çekil şuradan!

Parel: Sizi yollar mıyım sanıyorsunuz?! Bu gaptıgınızın bedelini ödeyeceksiniz.

Lirit: Bırak gidelim. Hem bizi sevmiyorsun, biz de seni sevmiyoruz. Bir daha birbirimizi görmeyeceğiz. Lütfen!

Parel: Sizi bulacaklar. Bulduklarında öldürecekler. Ama önce, benden kaçmanız lazım..

Moa: Siz gidin. Ben hallederim!

Lirit: Emin misin?!

Moa: Eminim, sen Theodore ile git! Size sonra katılacağım!!

Kafamla onu onayladım ve Theo yu kucağıma alıp koşmaya başladım. Kalanlar peşimden geliyordu. Son anda askerleri haklayıp kapıdan dışarı kendimizi attık. Moa da kılpayı kaçtı. Tam o anda kapı kilitlendi ve askerler peşinizden gelemediler. Son hız ormana koştuk. Artık labaratuvardan çok uzakta olunca durduk. Bitmişti... Onca eziyet, hepsi bitmişti.. artık özgürdük...

Merhabaa bu benim ilk hikayem umarım seversiniz. Aklımda acayip bir hikaye var. Yorumlarınızı ve tavsiyelerinizi bekliyorumm <<<333

Avatar: The Way Of LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin