Günlerim gittikçe kötüleşiyordu. Etrafımdaki herkes bana canavarmış gibi bakıyordu... Babam benimle konuşmuyordu, Lo'ak ve Neteyam bana göz deviriyordu, Neytiri ve Jake suratıma bile bakmıyordu. Yaşamak zulüm gibi hissettiriyordu. İnsan içine çıkmakta zorlanıyordum. Konuşabildiğim çok az kişi vardı. Annem, Etnak, Kiri, Theo ve Aonung. Onlar olmasa ne yapardım bilemiyordum. Her durumda yanımdalardı. Bu sabah tekrar uyandım. Annem kahvaltı hazırlıyordu. Yanına gittim. Sofraya oturacakken babam konuştu.
Tsutey: Lirit, dur.
Çekinerek babama baktım.
Tsutey: Oturma. Ronal ve Tonowari seni bekliyorlar.
Lirit: Ne için?
Tsutey: Hala halkın bir parçası kalmalı mısın onunla ilgili konuşacaklar.
Lirit: Ne?! Beni kovmayı mı planlıyorsunuz cidden?!
Babam cevap vermedi. Sanki evet demeye gücü yetmemiş gibiydi. Hışımla evden çıktım ve Tsahik çadırına ilerledim. Kapıda Tsireya vardı. Suratıma bile bakmadan bana yol gösterdi. "Başta bana çok yakın davranmıştı ama şu an neden böyle? " diye düşünecektim ve sonra aklıma Lo'ak la aralarının çok yakın olduğu ve Lo'ak ın yanında karar aldığını hatırladım. Çok şaşırtmadı beni bu...
İçeri girdiğimde Tonowari ve Ronal yerlerine oturmuş beni bekliyorlardı. O esnada Aonung odasından çıktı ve onunla göz göze geldik. Ona ' Bir şey olacak mı?' dercesine baktım. Yüzünde tedirgin bir hâl yoktu. Bu benim gerginliğimin azalmasını sağladı. Tonowari konuştu.
Tonowari: Lirit, lütfen otur. Aonung ve Tsireya, siz odalarınızdan çıkmayın lütfen.
Kafa salladım ve yerime geçtim. İki kardeş kendi odalarına dağıldılar. Tonowari bana baktı ve söze başladı.
Tonowari: Ailene bilerek seni çağırma sebebimizin seni yollamak istememiz olduğunu söylettim. Ciddiyetimizi anla diye.
Mahçup bir biçimde yere bakıyordum.
Lirit: Ne derseniz haklısınız efendim.
Tonowari: Amacımız seni yollamak değil.
Şaşkın bir halde onun suratına baktım.
Ronal: Gerçeği bilmek istiyoruz.
Lirit: Ne için?
Ronal: İyi biri olduğunu biliyorum çünkü.
Lirit: Dedikleri onca şeyden sonra bile mi?...
Eliyle başımı okşadı ve gözlerimin içine baktı.
Ronal: Her ne derlerse desin, zamanında ne olursan ol sen iyi birisin Lirit. Kalbindeki sevgiyi görüyorum.
Bu sözleri çok hoştu ama bu sözü söyleyen tonlarca kişi tanımıştım.
Lirit: Nasıl bu kadar eminsiniz? Ya ben gerçekten kötü biriysem? Ya dediklerinde haklılarsa?...
Derin bir nefes aldı ve sakin bir ses tonuyla konuştu.
Ronal: Sana dürüst olacağım. Oğlunun gidişhatından hiç memnun değildim. Her zaman arkadaşlarıyla rakılırdı ve arkadaşları da çok iyi çocuklar değildi. Hep yargılayıcı biriydi ve asla kimseyle çıkar harici konuşmazdı. Ta ki sen gelene kadar. Ben oğlumu artık tanımıyorum Lirit. Sanki başına hare inmiş de gerçek sorumluluklarının, değerlerinin, sevginin farkına varmış gibi. Bu Sully lerin gelmesiyle olmadı. Onları da çok zorbaladı. Ben ilk defa oğlum bir hata yaptığında birinden özür dilediğini hatta utandığını gördüm. Sayende Aonung gercekten kalben değişti. Bunu sağlayan kişi asla kötü olamaz. Artık eğitimlerine daha çok özen gösteriyor. Daha çok bir Olo'eyktan olmanın sorumluluklarını üstlenmeye başladı. Senin sayende. Geçmişte ne yaşadın bilemiyorum, bu yüzden seni çağırdım. Ailen ne derse desin seni savunacağım ama bana gerçekleri anlatman gerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avatar: The Way Of Life
Novela Juvenil~> Küçükken sebebi bilinmez bir yangında ailesinden koparılan Li, yıllar sonra arkadaşlarıyla kaçırıldıkları bu insan üssünden kurtuldu. Ormanda ailesiyle tanışacağından bihaberdi. ~> Neteyam kurgusudur. İyi okumalarr <3