Samira giderek bulanık görmeye başladığı anda merdiven koluna tutunmaktan vazgeçmiş, diğer eliyle gözünü ovacağı sırada arkadan sinsice ona doğru yaklaşan birinin varlığını gördü. Arkasını dönüp gelenin kim olduğuna bakmak isteyince birden başı döndü, görüntüler artık netliğini kaybetmişti. Merdivenlerden aşağı yuvarlanmaktan son anda siyah maske takan bir adam tarafından kurtarılmıştı. Esmer adamın gözlerine düşen perçemi onu daha da gizemli biri kılıyordu.
'Başımıza iş aldık, her neyse uyanık olup bağırmasından iyidir.'
Yine de her ihtimale karşı genç kızın ağzını eliyle kapatmıştı. ''Şimdi sessiz olacaksın.'' Samira olan bitenin farkına vardığında debelenip durmaya, sesini çıkarmaya çalıştı. Siyah maskeli adam ondan kat kat güçlüydü. Zindanlara açılan patika yoldan geri döndüler ve sarayın dışına çıktılar. Samira, gece olmasına rağmen ormana doğru gittiklerini görebiliyordu. Adamın elini ısırıp kaçmak gibi delice bir düşünce geçti aklından. Üstelik bütün gün yemek yemediği için de giderek bitkin düşüyordu, onu ısırsa bile kaçacak gücü bulamayabilirdi. Hemen bu düşünceden vazgeçti. Şansı çok düşük olan bir şeyi yaparak kendini riske atamazdı. Maskeli adam ormanın derinliklerine geldiğinde genç kızın elini ağzından çekti.
''Benden korkmana gerek yok. Sadece dediklerimi yap yeter.'' Dedi genç kızın kaçma ihtimaline karşı ellerini bağlarken. ''Biraz daha yürüyeceğiz.'' Sonra tehditkar bir sesle kızın kulağına eğildi. ''Eğer bağırırsan sana yapacaklarımı tahmin edebilirsin.'' Kararını değiştirdi. ''Ya da belki edemezsin?'' Yüzünde maske olmasına rağmen gülümsüyor olduğunu görebilmişti genç kız.
Ormanda ilerledikçe sesler genç kızı tedirgin ediyordu ancak yolun sonunda onu neyin beklediğini bilememek daha da korkutucu geliyordu kulağa. Yüzü maskeli adamın arkasından bir otlak hayvanı gibi çekiliyor oluşu da cabasıydı. En azından onun hızında yürümeyi deniyordu. Samira ileride çadırların olduğunu fark etmişti, yanan ateşin kırmızı-turuncu rengi seçilebiliyordu. Adamın adımları yavaşlayınca Samira gelmiş olduklarını anladı. En sonunda adam tamamen durdu ve arkasını dönüp genç kızı baştan aşağı üzdü, bu sinir bozucu bir durumdu. Adam sonra umursamaz bir tavırla genç kızı ileri doğru itti. Samira'yı çadıra sokunca dışına bir asker tuttu ve yüzündeki maskeyi hırsla çıkardı. Genç adamın yüzünü gizleyen maske ortadan kalktığında yakışıklı yüzü de meydana çıkmıştı. Askeri kesinlikle buradan ayrılmaması konusunda uyardı.
Kral'ın çadırına yanaştığında çadırın dışından eğilerek seslendi. ''Kızı getirdim, efendim.'' Gölgesi içerideki mumun çadıra yansıttığı ışıktan görülebiliyordu. Kral, askerlerine adamın içeri girmesi için talimatta bulundu. Adam içeri girince dışarıdan gelen rüzgar mum ışığının dağıtılmasına neden oldu. Kral'ın önüne oturup bacaklarını çaprazladı ve eğilerek selam verdi.
''Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz? Yarın Prens Andy'nin infazına karar alındığı hakkında bir duyum aldım. Ne yapmalıyız?''
Kral sıkıntıyla sakalını kaşıdı. ''O zaman bu işi yarına bitirmemiz gerekiyor. Asker takviyesi için adam göndereceğim. Sabaha karşı buraya ulaşmış olurlar.''
Genç adam düşünceli bir tavırla kaşlarını çattı. ''Peki kızı ne yapacağız Kral'ım? Onu ne diye getirmemi istediniz benden?'' Siyah perçemi hala gözlerini kapatmaya devam ediyordu.
''Cevabı basit aslında. O yalnızca bir kurban. Prens Andy'nin hayatı karşılığında bu kızın hayatı. Adilce, öyle değil mi?''
Genç adam başıyla onayladıktan sonra izin alarak çadırdan çıktı. Hızlı adımlarla genç kızın olduğu çadıra geldi ve aniden içeri girdi. Genç kız oturduğu yerde korkuyla sıçradı ve gelen adama baktı. Maskesiz yüzü onu daha az korkunç gösteriyordu. Ceketindeki işareti hemen tanıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Historical FictionSaraya tutsak edilmişken sarayın karizmatik prensiyle tanıştıktan sonra Samira'nın duygularında değişiklikler olmaya başlar. Ülkesine geri dönebilmesi için bu duygularından vazgeçmesi gerekmektedir. Prens Andy, sürekli onun kafasını karıştırırken da...