Güneş daha yeni batmıştı. Samira'nın odasının önündeki muhafızlar tek tek odalarına çekiliyordu. Kapı yavaşça açıldı ve içeriye biri girdi. Yavaşça genç kızı dürttü. Uyanmayınca bir daha denedi ve en sonunda uyandırmayı başarmıştı. Gözlerine hücum eden ışık genç kızın iyi görmesini engelliyordu. Gözlerini ovaladı. Karşısında tanımadığı birini görünce korkuya kapıldı. Belki de hayaletti. Tam tiz bir çığlık koparacağı sırada önündeki kadın, ağzını kapattı. İşaret parmağını dudaklarına götürerek susmasını işaret ediyordu.
''Size iyi haberler getirdim, efendim! Lütfen beni izleyin.'' dedi.
Kadın oldukça uyanık gözüküyordu, üstelik yaşlı değildi de. Onu dinleyip dinlememek konusunda şüpheye düştü. Az da olsa korkuyordu. Etrafa baktığında akşamın çoktan çökmüş olduğunu gördü. Bugün fazlasıyla uyumuştu. Henry'den ayrıldıktan sonra yapacak bir şey bulamamış ve kendini yatağa atmıştı. Farkında olmadan uyumuş olmalıydı. Kadını biraz daha dikkatli inceledi. Daha önce görmüş müydü hatırlamıyordu.
''Ne haberi?'' diye sorabildi en sonunda. Yatağında doğrularak oturdu. Şakaklarını ovuşturmaya başladı.
''Prens Andy az önce saraya ulaştı! Sizi görmek istediğini size bildirmemi istedi.'' Kadın, Prens Andy'nin ismini söylerken oldukça kısık bir şekilde söylemişti, yakalanmak istemiyordu.
''A-andy mi?'' Genç kızın önem verebildiği tek kelime buydu. Ona bir şey olmadığı için dua ediyordu. Ama bundan önce daha önemli bir konu vardı. Prens Andy, sarayda büyük güvenlik önlemleri olduğunu bilmiyor muydu? Muhafızlar ve beraberinde askerler sarayın dış kapısında büyük güvenlik önlemleri almışlardı. Kral'ın ölümünden sonra düşmanlara bu haber ulaştırılacağı önceden deneyimlendiği üzere iyi biliniyordu. Tahta yeni bir Kral geçene kadar bu güvenlik önlemleri sürecekti. Eğer Prens Andy'i görürlerse -yüzünü bilmeseler dahi- onu bir ajan sanıp öldürebilirlerdi. Bundan daha da kötüsü, Samira onun idamını gözleriyle canlı canlı izlemeye tanık olabilirdi.
''Şimdi nerede?!''
Kadın, genç kızın sakin olmasını ister gibi elini üzerine koydu. ''Size yolu göstereceğim, beni takip edin.''
Samira apar topar yatağından kalkarak üzerine rahat bir şeyler geçirdi. Bu halde prenses elbisesini giyemezdi, acelesi vardı. Hem hiçbir zaman o prenses elbisesini sevememişti. Önce odanın kapısını aralık bırakıp dışarıyı gözetlediler. Etrafın temiz olduğunu görünce oldukça dikkatli davranıp odadan çıktılar. Samira şu an sadece bu kadına güvenmesi gerektiğini düşünüyordu. Eğer dediği gibiyse Prens Andy'i görebilecekti. Ona sarılmayı özlemişti.
Kadın onun tünele benzeyen bir şeyin içinden geçmesini isteyince duraksadı. Kadın ona bu tünelin güvenli olduğunu söyleyince mecburen dediğini yapmak zorunda kaldı. Şu an da tek güvencesi bu kadının dediklerinin doğru olduğunu kendine inandırmaktı. O an yine prenses elbisesi giymediğine şükretti.
Tünel gibi gözüken yerin aslında gizli bir geçit olduğunu anlaması uzun sürmedi. Dışarı çıktıklarında bir kez daha dönerek o geçite baktı. Sarayını iyi tanımadığı için kendinze kızarken aslında burayı kimsenin bilmediğini düşünüyordu. Bilselerdi zaten güvenli bir yer olamazdı. Prens Andy güvenlik önlemlerini biliyor olmalıydı. Kadın ona artık gitmelerini söyleyince ona itaat etti. Kısa sürede duvarlarında normal saray işlemelerinin belirdiği yere geldiler.
Az ileride, en çok görmek istediği kişiyi görmüştü. Hiç değişmemişti. Yine aynı ihtişamlı duruşuyla oradaydı. Gözleri doldu. Birazdan ağlayacağını biliyordu. Koşarak genç adamın kollarına atıldığında ağlamaya başlamıştı. Kendini daha fazla tutamamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Historical FictionSaraya tutsak edilmişken sarayın karizmatik prensiyle tanıştıktan sonra Samira'nın duygularında değişiklikler olmaya başlar. Ülkesine geri dönebilmesi için bu duygularından vazgeçmesi gerekmektedir. Prens Andy, sürekli onun kafasını karıştırırken da...