Ertesi gün Prens Andy, kendisine verdiği sözü tutmak üzere üvey annesinin odasına yollandı.Odasından çıkarken hala onun bu tutumunu endişeyle merak eden muhafızlara karşı sessizliğini korumuştu.Onu rahat bırakmalarını istiyordu.Her işe burnunu sokan insanlardan hoşlanmazdı.
Üvey annesinin odasının önünde durdu. Muhafızlar onu eğilerek saygıyla karşılarken bir süre orada öylece dikildi. Üvey annesinin ne diyeceğinden emindi, yinede şansını denemeye değerdi. Tüm cesaretini toplayıp muhafızlardan kapıyı açmayı istediğinde arkasından gelen sesle irkildi.
''Andy?''
Bu sesi çok iyi tanıyordu. Tanımaması olanaksızdı zaten, ona ihanet edenleri asla unutmazdı. Ellerini cebine sokarak arkasını seslenen kişiye döndü.Samira'nın üzerinde prenses elbisesi yerine sıradan bir kıyafet görünce şaşırdı. Ses tonuna şaşkınlığını eklemeden sertçe konuştu.
''Senin burada ne işin var?''
Genç kız ona yaklaşmaya çalışınca onu durdurmak istercesine bağırdı. ''Sana burada ne işin var dedim!''
Genç kız olduğu yerde buz kesilmişti. Gözlerini kaçırarak konuştu. ''B-ben... beni dinlemelisin Andy.''
Prens Andy, imalı bir şekilde gülümsemeye başlamıştı.Gülümsemenin yerini kahkaha alınca genç kız bir adım geriledi.Ona bakamıyordu, hem onca söylediklerinden sonra nasıl yüzüne bakabilecek cesareti bulabilirdi kendinde?
''Seni neden dinleyeyim? Şu an sana yardım etmemi engelliyorsun.''
Genç kız onun ne dediğini anlamamıştı. Kafasını kaldırıp soru soran gözlerle ona baktı. Prens Andy'nin iki yanında duran muhafızlar da ne olduğunu anlayamamış gibi konuşmaya kulak kesilmişlerdi. Prens Andy, birazdan söyleceği şeyin muhafızlar tarafından duyulmasını istemediği için Samira'ya yaklaştı. O üzerine geldikçe genç kız geriliyordu. Nihayet muhafızlarla arayı açtıktan sonra onların duyamayacağı bir sesle konuştu.
''Buradan gitmeyi istememiş miydin? İstediğin olacak, eğer beni engellemezsen.''
Prens Andy, genç kızın yüzüne bakıyordu. Gözlerini kaçırmadan onu izliyordu. Samira'nın vereceği cevabı merakla beklerken gözlerinin altındaki morluğu fark etti. Ona biri mi vurmuştu? 'Hayır Andy, saçmalama. Ona biri vurmuş olsa bile bu senin umrunda olmayacak. O sana ihanet etti.' diye düşünürken genç kız sonunda gözlerini ondan kaçırmıştı. Ona daha önce bu kadar uzun baktığını hatırlamıyordu.
Genç kızda ise durumlar karışıktı. Sonunda istediği oluyordu işte ama neden içi bu kadar huzursuzdu? Kendini o sözleri söylediği için suçlu hissediyordu. Prens Andy'nin hala ona baktığını görünce cevap verme ihtiyacı hissetti.
''Neden bana yardım ediyorsun? Ben sana ihanet ettim.''
Prens Andy hiç düşünmeden konuştu. Çünkü dün gece uyumadan önce bunu neden yaptığını kendine defalarca kez sormuştu.
''Çünkü artık yüzünü görmek istemiyorum. Sen bu sarayda olduğun sürece ben ortalıkta rahat rahat dolaşamayacağım. Aniden karşıma çıkacaksın ve ben o an sana zarar vermemek için kendimi tutmaya çalışıyor olacağım. Bunu ister misin?''
Sözlerini söyledikten sonra gözü genç kızın altın rengi saçlarına kaymıştı. O ipeksi saçlara daha önce dokunmuştu ama şimdi midesini bulandırıyordu.
Samira, Prens Andy'nin kırıcı sözlerini duyduktan sonra ondan uzaklaştı. Prens Andy, kinci miydi? Genç kız bu kadar kırılacağını hiç düşünmemişti.
''Çünkü artık yüzünü görmek istemiyorum.''
Kendisine yardım etmesinin nedeni buydu demek, yüzünü görmek istememesi.
Prens Andy, ondan uzaklaşan kızı kendi halinde bırakarak üvey annesinin odasına yaklaştı. Muhafızlara kapıyı açmaları için emretmeden önce yüzünü ona dönmeden seslendi.
''Orada evleneceğin adama da ihanet etme.''
...
Üvey annesinin odasında beklerken Kraliçe'nin neşeli sesi odayı doldurdu.
''Andy! Oğlum gelmiş!'' Yüzünü mıncıklamaya başlamıştı. Prens Andy, bıkkınlıkla annesinin ellerini yüzünden uzaklaştırdı. ''Ben artık çocuk değilim anne!''
''Oh! Tabi ki öylesin.'' dedi yineleyen neşeli sesiyle. ''Peki oğlum neden geldi? Buraya pek az uğrar da.''
Gerçek annesini özlüyordu.Onu kaybetmeleri çok uzun zaman öncesine dayanıyordu ve ölümü Samira'nın hastalığına benzer bir hastalıktan dolayı olmuştu.Doktorun gitmeden önce söylediği şeyler onu korkutuyordu.
''Bünyesi zayıf...ve kendisi de...''
O sözler zihninde tekrar canlanırken Samira'yı artık düşünmemesi gerektiğinin farkına vararak gerçek dünyaya geri döndü.Söyleyeceği şeyleri biliyordu ama yine de yavaş yavaş söylüyordu.
''Anne... Aslında bu konuyu babamla konuşmam gerekiyor ama onun izin vermeyeceğinden kesinlikle eminim.Bu yüzden..''
Kraliçe ince kaşlarını çattı. ''..buraya geldin.''
Başını salladı ve konuşmaya devam etti. ''Samira -''
Kraliçe, Samira'nın adını duyunca gülümsedi. ''Oh! Gelinimden bahsediyorsun herhalde! Randevu gününü bekleyemeden onunla buluşmuştun ve şimdi de onunla erkenden evlenmek istiyorsun yanılıyor muyum?''
Yarım ağız gülümsedi. ''O gelinin olmayacak anne.''
Kraliçe elleri belinde Prens Andy'nin etrafında turlamaya başladı. ''Ne demek gelinim olmayacak? Ondan daha iyi kriterlerde bir gelin adayı göremiyorum.'' Neşeli sesi kaybolmuştu.
''Bana daha önce neden onun kaçırılmış ve buraya esir edilmiş olduğunu söylemedin? Ben de sanmıştım ki bizim o saraydan biriydi...''
Kraliçe hemen cevap verdi. ''Düşman bir krallıktan gelse bile bu bizim aleyhimize olacak. Eğer onunla evlenirsen..''
''Evlenmeyeceğim!'' diye kükredi Prens Andy, annesinin kulağının dibinde.Artık sabrı taşmıştı.
''Onu gönderemez misiniz? ''
''Madem bunu çok istiyorsun... neden kendin yapmıyorsun?''
Kraliçe'nin verdiği cevaba şaşırmıştı. Kendisinin hüküm verecek yetkisi olmadığını sanıyordu. Kraliçe oğluna bir açıklama yapma gereği duydu.
''Yakın zamanda tahta çıkacağını baban ve ben de biliyoruz. Artık bizden izin alman gerekmiyor. Eğer daha küçük olsaydın sana izin vermezdik. Çocuk değilsin diyorum ama kaç yaşına gelmişsin..''
Kraliçe bir an eliyle sayma girişiminde bulunduğunda Prens Andy onu yanıtladı.
''24''
Kraliçe onaylarcasına başını salladığında Prens Andy annesinin artık yaşlanmaya başlamış olduğunu görebiliyordu. Şimdi Samira'nın neden en çok babası için kaygılandığnı anlayabiliyordu. Babası ölüme giderek daha çok yaklaşmıştı ve Samira babasını ölmeden önce tekrar görmeyi istiyordu.Son bir kez...
Prens Andy kararını vermişti. Onu buradan gönderecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Historical FictionSaraya tutsak edilmişken sarayın karizmatik prensiyle tanıştıktan sonra Samira'nın duygularında değişiklikler olmaya başlar. Ülkesine geri dönebilmesi için bu duygularından vazgeçmesi gerekmektedir. Prens Andy, sürekli onun kafasını karıştırırken da...