Banyoya girdiğinde kapının hemen arkasındaki soylu adamın ne kadar da çok eşyası olduğunu düşündü.Hem de çifter çifter..Abartı olmamış mıydı biraz? Yoksa tüm soylular mı bu şekildeydi? Aklı almıyordu.
Güzel yüzlü adamı düşündü.Evet,soylunun gerçekten ''güzel'' bir yüzü vardı.Ayrıca,uzun boyluydu.Saçları siyah ve kahverengi arasında bir tonda çalarken, Samira'nın tam tersine biraz daha açık renkli saçları vardı.Gözleriyse daha çok karamel rengini andırıyordu.Samira pek açık vermese de adamın daha çok gözlerine odaklanmıştı.
Onu daha fazla düşünmenin iyi olmayacağını biliyordu.Hem zaten bu koskoca sarayda onu bir daha görebileceğini de sanmıyordu.Yarın Prens Andy ile tanışacak ve kabuslarla dolu bir hayata başlayacaktı.Prens Andy'i çok merak etmeye başlamıştı.Acaba onun da bu soylu gibi bu kadar hoş bir görünümü var mıydı? Ya da ailesi gibi onu buraya tutsak edecek kadar acımasız biri miydi?
Bilmiyordu.
Yarın her şey açığa kavuşacaktı nasıl olsa.Ancak yarının gelmesini o kadar çok istemiyordu.
__________________________
Kimdi o kız? Hem.. o kutunun içinde ne işi vardı? Kendisine düzenlenen bir süikast mıydı bu?
Soruların cevabını bulmak istese de zihni çok yoğundu.Kutuya bir kez daha baktı ve sonunda elbiseyi çıkarmaya karar verdi.Elbise biraz kırışmıştı ama olsun,bunu o tutsak kıza vermeye gönlü razı değildi.Ailesinin zoruyla o kızla en sonunda tanışacak ve hemen hemen her şeyini öğrenecekti.Belki o kadar da kötü değildi.Birlikte olmaları bu savaşı sonlandırmaya bir nebze de olsa yardımcı olabilirdi.
''Of!'' çekti ve ayağa kalkarak banyodan gelen suyun rahatlatıcı sesini dinlemeye karar verdi.
Samira suyu kapattı ve bornozunu almak için küvetten dışarı çıktı.Etrafa bakındı ama hiçbir yerde havlu göremedi.Saçları böyle ıslak olursa yarın ki tanışmadan önce hasta olacaktı.Bornozunu saçına çekerek kurutmaya çalıştı ama böylesi de çok komik duruyordu.İyi ki yalnızım diye düşündü.
''Gerçekten Samira,iyice saçmalamaya başladın bornozla saç mı kurutacaksın sen? İçine ne kaçtı?''
Son çözüm olarak banyodan dışarı çıkarak o adamı bulmaya yelteneceği sırada onunla burun buruna geldi.Bir ara afalladıktan sonra hemen kendini geri çekerek arkasını döndü ve kapıyı kapattı.-Kilitlemedi çünkü bir daha açamazsa burada öleceğinden korkuyordu.-
''Beni mi izliyordun yoksa?!''
''Yanlış anladın sen! Tabi ki hayır.''
''O zaman kapının dibinde durman niyeydi?''
İşte şimdi Samira tüm soylulardan nefret etmeye başlamıştı.Masum yüzlülerden bile korkacaktın bu sarayda.Ne de olsa hepsi bu krala hizmet etmiyor mu hepsi aynı! Hiçbirine güvenmek yok!
''Samira.''
Cevap gelmeyince devam etti.
''Özür dilerim.Seni izlemiyordum.Dahası, bu kapının öyle bir özelliği de yok.Göründüğü gibi.Kapı tamamen kapalıydı yani.''
''O zaman neden özür diliyorsun?''
''Çünkü.. seni korkuttuğum için..''
''İnanayım mı dersin?''
''Seni inandırmam için ne yapmalıyım?''
Samira sinsice gülümsemeye başladı.
''Bana saçlarımı kurutacak bir şey ver.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Historical FictionSaraya tutsak edilmişken sarayın karizmatik prensiyle tanıştıktan sonra Samira'nın duygularında değişiklikler olmaya başlar. Ülkesine geri dönebilmesi için bu duygularından vazgeçmesi gerekmektedir. Prens Andy, sürekli onun kafasını karıştırırken da...