Bölüm 38

638 23 4
                                    

''ANLAT!'' diye bağırdı Prens Andy elindeki kelepçeyi Kraliçe'nin boynuna dolarken. Birden ortada bitmişti. ''Anlat diyorum sana!'' Gerisinde kalan askerler onu durdurmak için öne atıldığında Prens Andy, Kraliçe'nin boğazını daha sıkı kavradı. Askerler Kraliçe'yi daha fazla zor durumda bırakmamak için pes etmişlerdi. Samira hayretle genç adamı izliyordu.

''Ne yapıyorsun Andy?'' Sesi, kendi duyabilecek kadar ancak çıkmıştı. ''Anneme ne yapıyorsun!'' Birden bağırmıştı gözleri dolu dolu. Annesine her ne kadar karşı gelmiş olsa da ona verdiği değer hala değişmemişti.

''Annen mi? Bu kadının annen olmadığını duymadın mı?!''

''Beni o büyüttü!'' Gözleri annesinin gözleriyle buluştuğunda Kraliçe yardım için yalvarır durumdaydı.

''Bırak onu! Hemen!''

''Üzgünüm Samira. Ama gerçekleri bilmeden hayır!''

Kral araya girdi. ''Kathryn'i bırakır ve sakinleşirsen olan biteni anlatırım.''

Prens Andy ikna olmuşa benzemiyordu Başını hayır anlamında sallarken deli gibi gülüyordu. ''Ya şimdi ya da asla!''

Kral homurdandı. ''Herkesin içinde mi anlatmamı istiyorsun benden seni eşek sıpası?''

Prens Andy babasının sözlerine kulak asmadı. O sırada Samira bir çığlık attı. Genç kızı boğazına ikinci kez kılıç dayanırken Prens Andy dikkatini o yöne çevirmişti.

''Sen de kimsin? Yüzünü göster!''

Karl yüzünü göstermeden önce genç kızın kulağına eğilip fısıldadı. ''Merak etme benim. O ancak bu şekilde yola gelir.'' Karl yüzünü kaldırıp keskin bakışlarını Prens Andy'e yöneltti. Prens Andy bu bakışları hemen tanımıştı.

''Demek sendin, Karl?'' Yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirdi. ''Pek sevgili dostum neden aranızda değil?''

''Kraliçe'yi bırak.'' Dedi Karl. Prens Andy, Samira'nın yüzüne baktı uzunca. Fakat hemen sonra cevabını yineledi. ''Hayır!''

Karl kılıcı biraz daha bastırır gibi gösteriş yaparken genç kız ikinci kez çığlık attı, elbette bu da bir oyundu. Ancak bu sefer çok daha kötü bir şey gerçekleşti; Henry elindeki her an fırlatıp atılmaya hazır oku Karl'a yöneltmişti. Eğer yanlış bir atış yaparsa genç kızı da yaralayabilir veya öldürebilirdi. Tüm bu olasılıkların farkındaydı.

''Hemen kılıcını Samira'nın boynundan çek! O pis ellerini de!''

Henry şakası olmadığını göstermek istercesine yayı biraz daha çekti. Prens Andy şaşkınlıkla Henry'e bakıyordu. Onu hiç bu denli gözü kara bir adam olarak hayal etmemişti. Demek ki aşk bazı şeyleri değiştirebiliyordu. Bunu kendisi de deneyimlemişti.

Pes etmek istemiyordu. Biraz daha direnmeli ve gerçeği öğrenmeliydi. Babasının olan biteni anlatacağına inanası gelmiyordu.

''Bak Karl...'' dedi uzun süren sessizliğin ardından. ''Beni vazgeçirmek isterken sen de ölümün eşiğindesin artık.'' Kraliçe'nin boynundaki kelepçeyi biraz gevşeterek arkasına geçti.

''Eğer sen Kraliçe'yi bırakırsan ben de bu kızı bırakırım.''

Prens Andy aklından türlü düşünceler geçirerek gözlerini babasına çevirdi. Ortalığı karıştırmak istiyordu biraz. ''Kraliçe'yi mi seviyorsun yoksa baba? Onu kurtarmak istemenin sebebi bu mu?''

Ortalığı derin bir sessizlik kaplarken babası homurdanarak kaşlarını çattı. Prens Andy, babasını kaşları çatık halde görünce yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirdi yeniden. ''Ben de öyle düşünmüştüm.'' Babasını sinir etmek hoşuna gitmişti ancak şakanın sonu iyi olmayabilirdi, fazla uzatmayacaktı. Kelepçeyi biraz daha gevşetti. ''Tamam bu kadar eğlence yeter.'' Kraliçe'yi serbest bırakırken gözleri genç kızın olduğu yerden bir an olsun ayrılmıyordu. Sırf onun içindi Kraliçe'yi bırakması. Başka hiç kimse için değil.

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin