Henry'nin zihninde onu meşgul eden sorulardan biri de Prens Andy'nin Samira'yı nereden tanıyor oluşuydu. Nasıl tanıştıklarını bilmiyordu. Kendisinden sadece iki yaş büyük olan adamı zindanlara götürürken tereddütleri vardı. Kesinlikle bugün Samira'yı denemek için öyle bir konu açmıştı. Yoksa Prens Andy umrunda bile değildi. Sabahki düşünceleri ile şimdiki düşünceleri birbiriyle uyuşmuyordu. Düşündüğü tek şey şu an için kendisiydi. Bencil olduğu bir noktaya kadar kabul edilebilirdi. Ancak tamamen bencil biri olduğu söylenemezdi.
Olivia ile evlendikten sonra Kral unvanını alacak olsa da şimdiden bazı hükümler verebilirdi. Tahta henüz oturmadığı halde bu hakka sahipti. Çünkü Kraliçe yalnzca kendisine güveniyordu. Başka rakibi yoktu. Bu nedenle de rahat davranıyordu.
Prens Andy kendisine başından bir hata işlemişti. Onu tanımıyorken kendisine düşmanca saldırması Prens Andy için hiç iyi olmamıştı. Bedelini ödeyecekti. Prens Andy'i yakından gördüğünde zihninde beliren görüntüler onun birazcık hafızasının yerine gelmesine yardımcı olmuştu. Ancak bu Heny'nin onu affetmesi için geçerli bir sebep değildi. Onunla sadece savaştığı an zihninde canlanmıştı. Gerisi yoktu. Neden savaştıklarını bile bilmiyordu.
Kafasını kurcalayan sorulardan ilkini sormak istedi o an. Buna cesaret edebilirdi.
''Samira ile nasıl tanıştınız?''
Göz ucuyla genç adama baktı. Yürüdüklerinden beri hiç genç adama dikkat etmemişti. Sorularını nasıl soracağını düşünüyordu. Ya da zindanlara indiklerinde Prens Andy'nin tepkisinin ne olacağını merak ediyordu. Az çok ne olacağını tahmin edebiliyordu.
Prens Andy kendisine yöneltilen soruyla ne cevap vereceğini bilemedi. Gözlerini kapatıp Samira'yla konuştuklarını hatırlamaya çalıştı. Henry'nin hafızasını kaybettiğini öğrenmişti daha önce. Samira, bugünkü başarısızlıkla sonuçlandırdığı terzilik mesleğine kollarını sıvamadan önce de konuşmuştu bu konu hakkında. Öz anne ve babasını bile reddediyordu. Kendisini de tanımıyordu. Eğer ona Samira'nın kaçırıldığını ve Endymion Krallığı'na getirildiğini, hatta orada tanıştıklarını söylerse işler karışabilirdi. Araları bozuk değilken birkaç kelimeyle bu durumu bozmak istemiyordu.
''Samira'yla nasıl tanıştık...'' 'Hmm' sesi çıkardı uzunca. ''Babamla sefere çıktığımız zamanlar Adrian Krallığı'nın yakınlarından da geçerdik. Bir gün hanlarına dinlenmek amacıyla gittiğimizde onu görmüştüm.''
Henry başını salladı. Prens Andy'nin söyledikleri pekala yalandı. Adrian Krallığı ile düşmanken hanlarında konaklamalarına imkan yoktu. Prens Andy'nin hayal gücü her ne kadar gelişmiş olsa da mantık hatalarıyla doluydu. Bunu düşünürken hafifçe gülümsedi. Ne de olsa diğerleri hafızasını tamamen kaybettiğini düşünüyorlardı. Samira ona bu durumdan mutlaka bahsetmiş olmalıydı.
''İlk görüşte aşk mı yani?''
Prens Andy soruyu duyar duymaz Samira'yı ilk gördüğü günü düşündü. O günü hatırlayınca dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Samira asillerin kutularından birine girmişti. Hem de tam randevu öncesi onunla tanışmıştı. Samira'nın ertesi gün tanışacağı kız olacağını nereden bilebilirdi ki. Keşke o kız olsa diye düşünürken annesinin odaya dalmasıyla dileğinin aslında gerçek olduğu ortaya çıkmıştı. En şanslı günlerinden biriydi o gün. O tatlı heyecanı defalarca yaşamak isterdi. Tekrar tekrar aynı duyguyu hissetmek... Şimdi aynı sarayda oldukları halde ona dokunması yasaktı. Hiçbir şekilde baş başa görüşemiyorlardı. Görüşseler bile Henry anında yanlarında beliriyordu. Bu durum can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.
''İlk görüşte mi... Aslında ilk görüşte aşk diye bir şey yoktur. Sadece onu cana yakın buldum. Fazlasıyla da tatlı biri..''
''Bence de ilk görüşte aşk diye bir şey yoktur. Ama bak sana olmuş. İlk görüşte belki onu çok iyi tanımıyorsun ama en azından nasıl biri olduğunu anlayabildin. Çok cana yakın ve tatlı bulduğunu söylüyorsun, ilk görüşte aklından bunlar geçmiş demek ki.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Historical FictionSaraya tutsak edilmişken sarayın karizmatik prensiyle tanıştıktan sonra Samira'nın duygularında değişiklikler olmaya başlar. Ülkesine geri dönebilmesi için bu duygularından vazgeçmesi gerekmektedir. Prens Andy, sürekli onun kafasını karıştırırken da...