Bölüm 15

1.8K 69 3
                                    

İçeri en son giren Kral ve Kraliçe olmuştu. Kral'a yardım eden hizmetkarlar yaşlı adamı taşımakta epey zorlanıyorlardı. Çünkü yaşlı adam kendini tamamen bırakmıştı, ne yürümeye takati vardı ne de artık Kral olacak kadar gücü vardı.

Samira onu görünce yanına gidip yardım etmek istedi fakat Henry ona engel oldu. Gözlerini genç adama çevirip kolunu tutan elden kurtuldu. Her ne kadar Kral, Samira'nın gerçek babası olmasa da Samira böylesine düşkün kimseleri görünce onlara acır ve yardım etmek isterdi. Henry'nin bu düşüncesiz davranışı karşısında onun Kral olmaya hiç layık biri olmadığını düşündü. 

Masadakiler ayağa kalkarak Kral ve Kraliçe'yi selamladı. Annesi yani Kraliçe, masaya otururken kızına göz kırptı. Hizmetçilerin telaşı daha da artmıştı ve bu durum Henry'nin hoşuna gidiyormuş gibi görünüyordu. Samira sessizce yemeğini yemeye başladı. Henry onun tabağına göz atınca nedense tabakta daha fazla yemek olduğu  fikrine kapıldı.

''Hiç adil değil.'' diye ağzında geveledi. Genç kız onu duymuş gibi yüzünü ona döndü. 

''Adil olmayan şey ne?''

''Senin tabağında daha çok yemek var!'' diye mızmızlandı.

Samira başını sağa sola salladı. Tabağındakilerin bir kısmını Henry'nin tabağına doldurup,

''Şimdi oldu mu?'' dedi.

Henry hevesle başını salladı. Samira yemeğini çabucak yiyip onun yanından bir an önce ayrılmak istiyordu. Elbette yemeğini erkenden bitirse de ayrılması o kadar kolay değildi. Toplu bir yemek yeniyorsa ardından mutlaka konuşma yapılırdı. 

Kral'ın yardımcılarından biri duyurusunu gerçekleştirmek üzere sessizliği sağladı. Elindeki parşomen kağıdı açarak yazılanları yüksek sesle okumaya başladı. Belli ki Kral'ın sesi bu günlerde eskisi kadar gür değildi.

''Bugün buraya sizi toplamaktaki amacım önemli bir duyuruyu sizlerle paylaşmak içindi. Biliyorsunuz artık yaşlandım, ülkemizin güvenliği için yeni bir krala ihtiyaç var. Her ne kadar çok genç olduğu için onu istemeyecek ve itiraz edecek olsanız da en sonunda onu seçmeye karar verdim. Yeni kralınız...''

Kral yavaşça salondakileri süzdü. Sonra gözleri Henry ile buluştu. Samira, üvey babasına hayretler içinde bakarken başını olumsuz anlamda sallayıp duruyordu.

''Henry... Lerwick.''

Bütün salon sessizliğe gömülmüştü. Çıt çıkmıyordu neredeyse. O an Samira tüm gücünü toplayıp ayağa kalktı. 

''Olmaz! O kral olmayı hak etmiyor! '' 

Henry onun yeni kral olmasına karşı çıktığını görünce hayal kırıklığına uğramıştı. Karşı çıkacağını biliyordu ama bunu herkesin içinde yapması gururuna dokunmuştu. Herkesin içinde kral olmayı hak etmediğini söylemesi  daha da kırıcıydı. O da ayağa kalktı ve gitmek üzere arkasını döndü.

''Hiçbir yere gitmiyorsun!'' 

Olduğu yerde donup kaldı. Samira'nın hiç böyle bir davranış sergileyebileceği aklına dahi gelmezdi. Nefreti o kadar güçlü müydü ona karşı? Sesinde hiç tanık olmadığı bir ton vardı. Ona kendisini değersiz hissettiren...

Tüm salon şimdi sadece iki gence odaklanmıştı. Kraliçe'nin yüzündeki ifade silinmişti. İkisinin arasında neler geçtiğini merak ediyordu. Kızının o adamı sevdiğini düşünmüştü. Başından beri yanılmış olabilir miydi? Kral ise başını eğdi hüzünle. Samira'nın mutlu olmasını isterken her şeyi mahvetmişti.

Henry omuz silkti. Arkasını bile dönmeden yürümeye devam etti. Samira arkasından bir kez daha bağırdı.

''Duymadın mı?! Hiçbir yere gitmiyorsun!''

Henry sabrını zorlayan Samira'ya döndü. Elini yumruk yapmıştı. Şu an da her yeri yıkıp dağıtmak istiyordu.

''Duydum! Kral olmamı istemiyorsun ve bunu da herkese başarıyla duyurmuş oldun! Evet, doğru. Ben kral olmayı hak etmiyorum!'' 

Kraliçe, araya girme zorunluluğu hissetti. Ortam iyice gerginleşmişti. Olayın daha da büyümesini istemedi.

''Bu kadar yeter! Henry... bu konuyu daha sonra konuşuruz, şimdi lütfen git.''

Henry onu duymamış gibi yaparak parşomeni tutan görevliden parşomeni alıp yırttı. Üzerine basıp iyice ezdi.

''Hiç bahsetmemiş olmayı yeğlerim.''

Samira gördüklerine ve duyduklarına inanamıyordu. Genç adamın önünde durdu. Henry, genç kızın kendisine tokat atmasına izin vermişti. Şu an hissetmek istediği tek şey acıydı. Yanağı gittikçe kızarırken o gülüyordu. 

''Bir daha vur.'' dedi.

Genç kızın elini kaldırıp kendi yüzüne yaklaştırdığı sırada, genç kız elini hızlıca ondan kurtardı. Henry'nin kızaran yanağına baktığında ona vurduğuna pişman olmuştu. Özellikle de ona vurduğunda Henry'nin gülmesi ona daha da tuhaf gelmişti. Genç adamın kendini kaybettiğini düşündü.

Bu sefer emretti. ''Bir daha vur!''

Samira zorla konuştu. ''H-hayır.'' Yüzüne bakamıyordu.

''Hak etmiyor muyum sence? Andy denen adamı sevmiyor muydun? Onun yanında olamamanın sebebi ben değil miyim? Onu hile sayesinde alt etmiş olmamın da sorumlusu ben değil miyim? Müsadenle cevaplıyorum. O adamı seviyorsun ve bütün bu olanların sorumlusu benim. Tokadı da-''

Yüzüne yediği tokatla istediği cevabı almıştı;''Hak ediyorsun.''

''Teşekkür ederim.'' dedi ve oradan ayrıldı. 

...

Odasına geldiğinde her zamanki yatağına yatmak yerine hava soğuk da olsa gidip pencereyi açtı ve yere oturdu. Dizlerini kendine çekerek gözlerinden akmak üzere olan yaşların bir bir düşmesine izin verdi. İlk defa ağlıyor olabilir miydi? Bu zamana kadar kimseyi bu kadar çok önemsemediğine göre bu ilkti. İlk kez ağlıyordu.

Dışarıdan gelen soğuk hava iliğine işlese de umrunda değildi. Donmasına rağmen, orada öylece hareketsizce oturuyordu. Dişleri birbirine çarpmaya başladığı an kendini daha fazla tutamadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Gözleri yavaş yavaş kızarıyor ve her kızarışın ardından bir damla yaş daha üzerini ıslatıyordu. 

İnanamıyordu. 

Bu kadar çok tepki verdiğine hala inanamıyordu.

Yerinden kalkıp pencerenin olduğu yere yöneldi. Dışarıda kar yağdığını farketmesi uzun sürmüştü. Karlar ince ince serpiştirirken ellerini uzattı. Karın narin narin eline düşmesi rahatlatıcıydı. Derin nefes aldı. Şimdi daha iyi hissediyordu. Ancak içindeki gitmek bilmeyen sıkıntı onu yine ele geçirmiş, rahatlamasına bir türlü izin vermiyordu. 

En sonunda pencereyi kapatıp yatağına uzandı. Yorganı üzerine çekti ve yüzünü yorganla gizledi. Gerçekten üşümüştü. Yorgana daha sıkı sarıldı ve kendini olan biteni düşünmemeye zorladı.

Kapı tıklandığında cevap vermedi. Arkasını döndü ve yorganın içinde hepten kayboldu. Kapı yavaşça açıldı. İçeri gelen Samira'ydı.  Odaya girince üşümüştü. Yoksa tüm ısıtıcıların hepsi birden bozulmuş ve odası bu hale mi gelmişti?

Yatağına yaklaşınca derinden gelen sesle durdu. Bir çift göz onu izliyordu.

''Burada ne arıyorsun?''

Samira'nın geleceğini hiç beklememişti. Sonra yine yorganın altına saklandı.

''Ben özür dilemeye geldim. Tabi.. annem ısrar ettiği için.. Özür dilerim.''

...

 

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin