Bölüm 5

3.7K 145 8
                                    

Ertesi gün uyandığında belinin tutulmuş olduğunu anlaması çok uzun sürmemişti.İki büklüm uyanırken dün gece nasıl uykuya daldığını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamıyordu.Ve bugün de önemli bir randevusu olduğunu düşününce kalkmak için yeltenirken yine olduğu yere yatmak zorunda kalmıştı.Hay aksilik! Dünden bugüne o kadar çok aksilik olmuştu ki bunun devamının olacağı belliydi.Şimdi ne yapacaktı? Andy,onun buradan kurtulması için son şansıydı ama o bu şansı kullanamayacaktı.Kapının dışında sesler duymaya başladığında gözlerini sımsıkı kapatıp yorganla üstünü olabildiğine örtmeye çalıştı.Uyanmış olduğunu görselerdi bir saniye bile beklemeden onu hemen hazırlamaya başlarlardı ama Samira daha doğrulamıyordu bile.O bu düşüncelerle boğuşurken kapı açıldı.Gelenlerin muhafız olduğu metal seslerinden anlaşılıyordu.

Muhafızlardan biri dayanamayıp,''Şu kız hala uyuyor mu? Tembelliğinde böylesi!'' dedi.

''Sus.'' diye emir verdi diğeri.''Şu kız dediğin yakında senin prensesin olacak.Saygı duy.''

''Prenses olacağı belli.Ya da uyuyan güzel de diyebiliriz ona.Ama başına bir sıfat daha koymalıyız diye düşünüyorum.Tembel bir prenses olacağı her halinden belli ama değil mi?''

Bu sefer muhafız kılıcını ona doğru çekti ve susması için uyarıda bulundu.Muhafızın ses telleri bir anda kaybolurken onun ne zaman bu kadar sadık bir muhafız olduğu sorusu aklına geldi.Susarken,içinden ona savurduğu lanetler almış başını gidiyordu.

Baş muhafız tekrar konuşmaya başladı.''Kutuyu buraya bırakıp gidelim.Ne de olsa biz işimizi yapmış oluruz ve benim bugün yapılacak başka önemli işlerim de var.'' Diğer muhafızlar anlayışla başlarını eğdiler ve kutuyu bir kenara koyup Samira'ya dahi yaklaşmadan odadan ayrıldılar.Samira,onlar gittikten sonra yorganı hiddetle yüzünden çekip sinirle solumaya başladı.''TEMBEL PRENSES! UYUYAN GÜZEL! BAŞINA BİR SIFAT DAHA! ŞU KIZ!'' 


Hiç kimseyi umursamadan bağırmaya başlamıştı.Belinin ağrısı umrunda değildi ve onlara nasıl bir prenses olacağını kanıtlamak istiyordu.Ama bu şimdilik pek mümkün değil gibiydi.Yatakta dönmeye bile zorlanırken ayağa nasıl kalkabilirdi? Bugün kalkması kesinlikle mümkün değildi.Saate baktı.Saat 9.00 'a gelirken kahvaltısının neden hala gelmediğini düşündü.Zaten dün akşam yemeğini kaçırmıştı.Şimdiden susamaya başlamış ve dudakları kurumuştu.Eğer hizmetçiler randevu için bir yemek hazırlıyorlarsa kesinlikle bu sonu olurdu.Öleceğim,diye düşündü.

Son bir bağırışının ardından sesini kimse duymayınca umut bağlamayı bırakmıştı.Artık bir tutsak olmaktan çıkmış olsa bile kapıya bir muhafız dikmeleri gerekmez miydi yani? Belki yine kaçacaktı.Belki bu kaçış Prens Andy'nin odasına değil de sarayın dışına olacaktı.. 

><

Prens Andy, büyük bir tutkuyla hazırlanmaya başlamıştı bile.Bu sabah onun için unutulmaz olacaktı.Sabah kahvaltısını sevdiği kişiyle yapacaktı.Ayrıca bu sabah onun ailesiyle ilgili gerçeğini öğrenmek istiyordu.Hem de hakkında her şeyi...

Aynanın önüne geçti ve saçlarını düzeltmeye başladı.Bugünü bir fırsat olarak değerlendirip onu kendisine aşık edecekti.Evet bunu yapmaya kararlıydı.Az sonra kapı çalınarak içeri özel görüşmelerini yaptığı muhafız girdi.

''Bugün olmaz Kim.Randevumun olduğunu bilmiyor musun?'' Hala saçlarıyla ilgileniyordu.

''Bunu biliyorum.Ancak bu tek kişilik bir randevu olabilir.Boşuna hazırlanmayın.'' 

Prens Andy kaşlarını çatmıştı.''Ne demek tek kişilik bir randevu? Açık konuş!''

''Prensesten hala tek bir hareket dahi yok malesef.Uyanmamış demek istiyorum.'' 

''Dün-''

''Kalkmaya bile tenezzül etmemiş birinden bahsediyorum efendim.Dün şu oldu bu oldu demeyin.'' dedi Prens Andy'nin yüzüne bakarak.

Prens Andy'nin tüm hevesi kaçmıştı.Hevesinin yerini öfke almaya başladı.Sabahın 7'sinden beri uyanmış ve onun için her şeyin eksiksiz olmasını isterken o nasıl böyle bir şey yapabiliyordu...

><

Saat 12'yi geçmeye başlamıştı.Başındaki saat olmasa ne kadar süredir susuzluğa dayandığını öğrenemeyecekti.Gözleri sürekli kapıda,birinin içeri girip durumunu merak etmesini istiyordu ama nafile.Bu koskoca odada tek başına ölüme terkedilmişti.En azından Samira bu şekilde düşünüyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra bu dileği gerçekleştiği için sevinirken bir anda bu isteği kayboldu.İçeri giren Prens Andy'di fakat öyle bir sinirle girmişti ki ondan korkmuştu.Yanına doğru hiddetle geliyordu ve onun hareket etmeye dahi gücü yoktu.

''Uyanıksın ama kalkmaya bile tenezzül etmiyorsun!'' derken Samira'yı kolundan tutarak hızlıca çekmiş ve onu doğrultmaya çalıştığında Samira'nın yüzünden akan yaşları görünce duraksadı.

''BELİM!'' diye cırladı Samira.Arkadaki muhafızlar neler olduğunu anlayamadan Prens Andy elini Samira'dan çekti.

''Özür-dilerim.O kadar hızlı çekmek istememiştim.'' Prens Andy şimdi ona bir şey olmasından korkuyordu.Arkasına dönerek,''Bir doktor çağırın hemen, ne duruyorsunuz!'' diye emir verdi.Muhafızlar emri alır almaz odayı terkettiler.

''Samira!'' diye defalarca haykırıyordu.''Birazdan doktor gelecek ben-'' derken Samira'nın tüm gücüyle ''Su'' diye mırıldanıyor olduğunu farketti.Prens Andy kızın dudaklarına baktığında oldukça kurumuş olduğunu gördü..Beyni duracak gibi oldu, dün sapasağlam biri bugün nasıl bu hale gelmişti aklı almıyordu.Etrafa bakındı ve su aramaya başladı.Ama bir tutsağın odasında olduğunu unutmuştu.Samira'yı bu durumda bırakıp gitmek de istemiyordu.Gözlerine yaşlar gelmeye başladığında uzun zamandan sonra ilk defa bu duyguyu tattığını düşündü.İşte yine onun için değerli birini kaybetmenin eşiğindeydi ve elinden hiçbir şey gelmiyordu.Onu burada bırakıp gitmeye kalkışsa tıpkı bir zamanlar annesini kaybettiği gibi onu da kaybedecekti.Evet,Kraliçe onun üvey annesiydi.Gözündeki yaşları görmemesi için Samira'ya bakmasa bile kollarının altındaki kızda bir hareketlilik oldu.Samira,kolunu yavaşça kaldırmaya çalışıyordu.Onun için eğildi.Parmak uçları yanağına dokununca gözyaşlarını saklayamadığını anlamıştı.Elini avcunun içine alarak sıktı.Az sonra kızın dudakları oynamaya başlamış,bir şeyler mırıldandığını duymuştu.

''Ağlama.''

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin