Toprak ağustos sıcağının yakıcı güneşi altında eski arabasıyla ağır ağır ilerliyordu. dakikalardır bu bunaltıcı havada arabanın içinde kalmaktan sıcaklamıştı.
Yolun kenarında gördüğü çeşmeyle arabayı sola çekip gömleğinin yakasını çekiştire çekiştire arabadan indi. Önüne eğildiği çeşmede ilk olarak buz gibi akan sudan yüzüne sertçe çarptı sonra avuçlarını birleştirip içindeki yangın geçene kadar içti.
Çeşmede biraz daha soluklandıktan sonra elini cebine atıp bir dal sigara yaktı. 27 yaşındaydı Toprak köylerinin muhtarıydı, belediyeden gelen yan köyün muhtarı Toprağı arayıp bugün bir yanına uğraması gerektiğini yeni haberler getirdiğini söylemişti.
Ancak öyle bir sıcak vardı ki havada arabanın demirden yüzeyini bile eritebilirdi.
İçtiği sigarası biterken karşı yoldan gelen yaşlı bir adam ve arkasındaki kıza odaklandı bakışları. Köyün daha girişindeydi pek sık ev gözükmüyordu, ileride bir tane küçük kulübe vardı sadece.
Yanına yaklaşan yaşlı adam "Selamün aleyküm" diye selam verdi "ve Aleyküm selam."
Karşısındaki heybetli genci süzen yaşlı adam beğenmiş olacak ki bir dudağı keyifle büküldü "Hayırdır delikanlı hangi rüzgar attı seni buralara?"
"Kızılca köyünün muhtarıyım ben. Belediyeden haber gelmişte ona gidiyordum." adam Başını ağır ağır salladı.
Bu sırada adamın arkasındaki kız elindeki güğümle* çeşmeye ulaşıp doldurmaya başlamıştı bile. Toprak bakışlarını çevirip kıza bakmadı bile zaten hiç bir kadına bir kere bile yan gözle bakmışlığı yoktu.
Yaşlı adam oğlanın sıcaktan kavrulmuş haline içten içe üzülüp çay kahve içmek için evlerine davet etti. Başta kabul etmeyen Toprak en sonunda azda olsa dinlenmek için tamam demişti sıcak çok yormuştu onu, yaşlı adamın arkasından yola koyulacakti ki çeşmedeki kızın elindeki büyük güğüm geldi aklına.
Arkasını döndüğünde genç kızı güğümü doldurup yere koymuş çeşmede ellerini yıkarken gördü. Çok dikkatli bakmamıştı ama küçücük görüntüsü vardı kızcağızın nasıl taşısın bu büyük güğümü diye düşünüp bir kaç adımla yaklaştı genç kıza elini uzattığı gibi aldığı güğümle bir daha dönüp kıza bakmadan yaşlı adama hızlı adımlarla yetişti.
Tabi arkasından şaşkın şaşkın bakan genç kızdan bir haber.
İlerideki küçük kulübeye vardıklarında bahçedeki büyük ağacın altına koyulmuş masa ve sandalyelere yerleştiler hemen, gölgelik ve açık alan olduğu için rüzgar serince esmeye başlamıştı bile. Bahçede renkli renkli bir sürü çiçekler vardı ve çok ferah ve rahatlatıcı bir ortam sunuyordu.
"Nazlı kızım bir kahve yapta içelim şöyle misafirimle karşılıklı."
Genç kız başını sallayıp hızla içeri girerken yaşlı adamın kimlerdensin sorularına cevap veriyordu Toprak. En az on dakika sonra kapıdan çıkan genç kız elindeki tepsiden kahveyi ilk olarak babasına uzatmış ardından Toprağın önüne kahvesini bırakmak için eğilmişti.
Yazmasının altından omzuna dökülen örgülü kahverengi saçları güneşin etkisiyle ışıl ışıl parlarken esen rüzgarla nahif büyüleyici kokusu Toprağın ciğerlerine dolmuştu bile.
Genç kız başını kaldırıp Toprağa baktığında göz göze geldiği yeşil gözler içine işlemişti sanki Toprağın. Kiraz kırmızısı dudaklar nazikçe gülümsemiş "Afiyet olsun." Dedikten sonra evin içerisine girmişti tekrardan.
Duyduğu nahif ses Toprağı iyice affallatırken içeri giren kızın arkasından bakakalmıştı.
Karşısındaki yaşlı adam konuşurken ne dediğini kesinlikle anlamayan Toprak anladım dercesine kafasını salladı, boğazı kuruduğu için az önce çeşmeden getirdiği güğümüden bardağa buz gibi sudan döküp iki yudumda bitirdi.
Bakışları yine az önce genç kızın girdiği kapıya değdiğinde ateşe değmiş gibi çekmişti hemen gözlerini. Yarabbi o nasıl bir güzellikti?
Kafasını hızla iki yana sallayıp kurtuldu bu düşünceden karşısında atasının oturduğu kız hakkında böyle düşünmek yakışmazdı Toprağa. Zaten ne ara bu kadar çok incelemişti kızı anlamasada, içi yanmış gibi bir bardak daha su içmişti alalacele.
Toprak kahvesi bittikten sonra artık müsade isteyip kalktı. El sıkıştığı adama bir gün Allah nasip ederse kahve içmeye kendi evine davet etmiş kısaca vedalaşıp arabasına binmişti. Kapıdaki yaşlı adamın yanına ışıl ışıl parlayan kızı geldiğinde gözlerini hızla kıza değdirmeden kaçırmış arabayı çalıştırıp bir kez kornaya bastıktan sonra muhtarlığa doğru yol almaya başlamıştı.
Sıcak vurmuştu kesin başına...
~~~
"Oğlum artık evlen, bak yaşın geldi geçiyor, abin evlendi yuvasını kurdu, zaten bir ayağım çukurda mürüvvetinizi göremeden göçüp gideceğim şu dünyadan."
Sesizce oflayan Toprak yine annesinin başladığı konuyla elindeki çatalı tabağa hafif sesli bir şekilde bıraktı "Allah gecinden versin anne."
Karşısında ona pis pis gülen kardeşi Mustafaya sert bakışlarından yollarken konunun bir anda Mustafa dönmesiyle bu sefer gülen taraf Toprak olmaya başaldı.
"Abine diyorum ama senin aklın da bir karış havada Mustafa, anca kahvelerde köy meydanlarında gez dur bak sana kız
mız vermezler böyle devam edersen-"Anneleri Gülsüm hanım daha konuşmasını bitirmeden ayaklanma gençler afiyet olsun diyerek sofradan kalkmış annelerinin yanağına bir öpücük konudurup yok olmuşları.
"Eşşek sıpaları!" Gülsüm hanım onun bu haline gülen kızı Güneşe ters ters bakarken ağzının fermuarını kapatıyor gibi yapan kızına yandan yandan gülmüştü.
"Üstlerine gitme hanım ben seni kaç yaşımda buldum, öyle kolay değil bu gönül işleri. İllaki çıkacak kısmetleri karşılarına."
Başını sessizce sallayan Gülsüm hanım"Hayırlısı olsun inşallah." dedi kendi kendine...
~~~~~
Amin kaynana adayımız aminnn ndajsjdjsndjks
Cok heyecanlıyımmm çok mutluyum umarım hoşunuza gitmiştirr
Belki bilmeyenler var diye
Güğüm*: karın bölümü şişkin, yandan kulplu, uzun ve dar boyunlu, ağzı kapaklı su kabı.
03.05.2024
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA
ChickLit1980 yıllarında bir köyde yaşanmış sıcacık aşk hikayesi.... "Eklemedir koca konak ekleme aman aman Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nasıl Nasıl edeyim başımdaki sevdaya? Aman aman dostlar yoldan geldim, yo...