yirmi bir

4.8K 361 27
                                    

Gülsüm hanım merdivenlerden hışımla çıkan oğlunun ve gelininin arkasından ne olduğunu anlamlandıramadan  bakarken, evlerinin önünde duran tanıdık arabayla hemen bahçeden çıktı.

"Oğlum hoş geldiniz, nasılda özledim." 

Gülsüm hanım coşkuyla arabadan inen en büyük oğlu Gökay ve karısı Fundayı karşılarken bir yandanda torununu kucağına almış yanağına öpücükler konduruyordu.

Funda "Hoş bulduk annecim." Diyerek mutlulukla sarıldı Gülsüm hanıma.

Funda ve Gökay evlendikten sonra Gökay çalışmak için şehire gitmiş sonrasında karısınıda almıştı yanına. Şimdide beş yaşında bir kız çocukları vardı.

Toprağın evlilik haberini duyduklarında çok mutlu olmuş isteme günü onlarda gelmek istemişlerdi ama Gökayın iş yerinden izin alamaması nedeniyle gelememişlerdi. Şimdide düğün için iki haftalık izin almış beraber köye dönmüşlerdi.

Funda eltisini göreceği için çok heyecanlıydı, kaç zamandır bu günü bekliyordu.

El birliğiyle arabadaki bavulları yerleştirdiler ve hep beraber evin salonuna geçip oturdular. Hâlâ ortalıkta gözükmeyen Toprak ve Nazlıyla, Gülsüm hanım azda olsa endişelenmişti.

En sonunda merdivenden ilk inen Toprak olmuştu arkasından da Nazlı.

Toprak abisi ve yengesini karşıladıktan sonra yeğenini kucağına alıp yanaklarından öpmeye başladı "Ya amcaa" diyerek kıkırdayan küçük Duruyla oynayarak koltuğa geçti.

Nazlıysa herkesle selamlaştıktan sonra babasının yanına oturdu. Başta sessiz kalsada sonradan Funda ve Güneşle derin bir sohbetin içine dalmışlardı.

Çok geçmeden Veli bey ayaklanmış "Haydi Toprak oğlum bizi evimize bırak artık. Sizde rahatça yerleşin." Demişti

Nazlı herkesle vedalaşırken Güneşe hemen kına gecesi öncesi hazırlığında yanında Ayşegül, Melek ve Haticeyi getirmesini tembih etmişti. Güneş gülerek "O iş bende." Dediğinde kıkırdayıp Fundaya döndü

"Tanıştığımıza çok memnun oldum Funda abla senide bekliyorum o gün." Diyerek Fundaylada vedalaştı sonrasında Gülsüm hanımın dualarıyla araba yola çıktı.

Araba evlerinin önünde durduğunda Nazlı kendi evlerini çok özlediğni hissetti. Toprakla aynı evde olmak çok güzeldi ama bu evide çok fazla özlemişti.  Arabadan inip Toprakla vedalaştı. Artık çok fazla utanmıyordu Topraktan, alışıyordu Toprağın dokunuşlarına ve bu dokunuşlar çok hoşuna gidiyordu.

Toprak gittikten sonra evdeki tozlanan her yeri temizlemiş sonrasında uzun süredir ilgilenmediği çiçekleriyle ilgilenmişti. Veli beyide kontrol ettikten sonra geç olmadan uyumuştu. Yarın Gülsüm hanım ve Fundayla terziye gidip kına gecesi için elbise diktireceklerdi.

Topraksa evinde Nazlıyı görmeye alışmış olmalı ki eve geldiğinden beri gözleri her yerde Nazlıyı aramıştı.

Sonraki gün erkenden uyanan Nazlı kahvaltısını yapıp tüm işlerini bitirdikten sonra gelen Gülsüm hanımlarla evden çıktı.

Ne olur ne olmaz diye babasını Ayşe teyzeye emanet etmiş öylece çıkmıştı evden.

Arabayı süren Ahmet beyle selamlaşıp hemen Gülsüm hanımın yanına oturdu. "Hoş geldin kızım nasılsın?"

"İyiyim anne çok şükür." Diye cevap verdiğinde Gülsüm hanım gözleriyle neredeyse dün ne olduğunu anlat diyordu.

Onun bu haline kıkırdadığında arabadan indiklerinde anlatacağına dair işaret verdiğinde Gülsüm hanım gülümseyerek başını salladı. Zeki kızdı vallahi gelini.

Araba kasabadaki terzinin önünde durduğunda Ahmet bey işlerini halletmek için yola çıktı onlarda terziye girdiler.

Kapıdan girdiklerinde onları karşılayan yaşlı bi kadınla hemen istediği gibi bir bindallı dikmesi için ayarlamaya başladılar.

Nazlı bazı kısımlarda Fundaya danışıp ondan akıl alıyordu. Çok tatlı bir kadındı Funda, Gökay abi çok şanslı diye içinden geçirmeden edemedi.

Gülsüm hanımdan duyduğuna göre Gökay abi evlenmeden önce çok sinirli bir adammış her şeye çok çabuk sinirlenir sinirlendiğinde de herkesi kırmaktan çekinmezmiş. Fundaylada görücü usulü tanışmışlar başta evlilik hiç istemesede Fundayla tanıştığı ve evlendiği günden beri sinirli halleri tamamen geçmiş dahası pamuk gibi bir adama dönüşmüş, kızı Duru doğduğu günden beride kendini tamamen ailesine adayan bir adam olmuştu.

Nazlı bunları düşünürken bir yandanda istediği tüm her şeyi bir bir karşısındaki terziye anlatmıştı, terzi Nazlının istediği herşeyi not aldıktan sonra bir kaç güne bindallının işinin biteceğini söylemişti.

İşleri biten kadınlar Gülsüm hanımın ısrarıyla çay bahçesine geçtiler tabiki Gülsüm hanımın amacı dünki olanları Nazlıdan öğrenmekti.

Çay bahçesine oturduklarında garson çayları getirdiğinde konuştu Gülsüm hanım "Anlat bakalım Nazlı kızım dün ne olduda Toprak, Bekirin suratını dağıttı?"

Funda Gülsüm hanımın söylediğiyle şok olurken şaşkınca baktı Nazlıya. Kaç yıldır tanırdı Toprağı bir gün bile birisiyle kavga ettiğini duymamıştı.

Nazlı tüm herşeyi baştan sona anlattığında Gülsüm hanım sinirle homurdandı.

"Gelen Goncaydı, yahu insanda biraz akıl olur kız anne demiş bana ne diye oğlunu ortaya karıştırıyon?"

Funda "Gonca kim anne, Songül teyzenin sevmediği kadın mı?" Diye sordu

"Evet kızım. Onun derdi belli amma ben bunu onun yanına bırakmam." Çayından bir yudum aldıktan sonra "Toprak hışımla seni alıp çıktıktan sonra korktum bende kavga edeceksiniz diye bir şey demedi İnşallah?"

Nazlı gözünün önüne düşen görüntülerle  utançla boğazını temizledi. "Yok bir şey olmadı, çok sinirliydi sakinleşmesini bekledim." Diye mırın kırın etti.

Sonrasında yanlarına gelen Ahmet beyle evlerine döndüler. Köyüne girer girmez gelir Goncanın kapısına dayanan Gülsüm hanım "Gonca hele bi çık dışarıya !" Diye seslendi avludan.

Gülsümün sesini duyar duymaz dışarı çıkan Gonca hanım "Hayırdır Gülsüm alacaklı gibi dayandın kapıma ?" Dedi

"Çok şükür sizden bir alacağım yok amma soracağım bir hesap var. "

"Ne hesabıymış bu?" Diye anlamazdan sorsada dün evine yüzü dağılmış gelen oğlundan tüm haberleri almıştı Gonca hanım.

"Bana bak Gonca kaç yıllık komşumsun dedim sana bir gün saygıda kusur etmedim, ama dünki yaptığın lüzumsuzluktan sonra saygı falan bekleme benden."

Gülsüm hanım elindeki iğne oyalarının olduğu poşeti yere fırlattıktan sonra konuşmaya devam etti.

"Senin evde kalmış oğlunu birilerine kakalamak uğruna verdiğin çaba yüzünden benim gelinim ve oğlumun arasi bir santim dahi açılsaydı sana bu köyü zehir ederdim. Şimdi aklını başına al ve ne benim kapıma bir metre dahi yaklaş ne de o oğlun benim ailemden herhangi bir kadına bakmaya cesaret etsin. Bu sana son sözüm eğer bir daha aynı mesele yaşanırsa bu sefer tepkim bu kadar sakin olmaz bilesin."

Gonca hanımın konuşmasına fırsat vermeden kapıdan çıkıp gittiğinde Gonca hanım sinirle yerdeki poşeti alıp evine girdi.

~~~~
Ben bir türlü bölüm yazamiyorum :(

Kaç gündür köydeyiz internetim yok bu sırada bölüm yazıyım dedim havasından midir suyundan midir bir türlü bölüm yazamadim.

Bu bölümüde bir şekilde yazıp yayınladım umarım beğenirsiniz

Diğer bölüm bölüm yazma perilerimin gelmesi dileğiyle

Gecmis bayramınız kutlu olsun ✨💐

Sizi çokkk seviyorumm

KIZILCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin