on dörtt

6.6K 331 23
                                    

"Nazlı kızım biraz daha iyi misin?"

Gülsüm hanımın sorduğu soruya ağlamaktan yorgun düşen ve sesi kısılan Nazlı başını salladı hafifçe. Üç saat olmuştu hastaneye geleli hâlâ doktorlar ameliyattan çıkmamıştı.

Korkuyordu Nazlı. Hemde o kadar çok korkuyordu ki. Annesi gibi babasınında onu aniden bırakıp gitmesinden çok korkuyordu.

Birde içinde çok fazla pişmanlık vardı. Kaç gündür hasta olan babasıyla kendi derdine düşüp hiç ilgilenmemişti. Bu düşünce dolmaya hazır gözlerini doldurmaya yeterken. Gülsüm hanım Nazlının başını göğsüne yasladı. Hastaneye geldiğinden beri perişan olmuş kızın haline içi acımıştı.

On dakika sonra ameliyathaneden çıkan doktorla ayaklandılar. "Hastanın neyi oluyordunuz?"

"Kızıyım ben."

"Ameliyat başarılı geçti ancak hâlâ bazı riskler var. Beyine giden damarlar tıkalı olduğu için felç kalma ihtimali yüksek bu yüzden ekstra titiz çalışmamız gerekti. Bu gece önlem amaçlı yoğum bakımda kalacak sabaha uyanırsa normal odaya alırız. Bir kaç gün hastanemizde kalması iyi olur. Hâlâ risk taşıyor. Geçmiş olsun."

Azda olsa içi rahatlayan Nazlı kalktığı sandalyeye tekrar otururken. Hemşireler de Veli beyi hızla yoğum bakım kısmına almışlardı.

"Nazlı kızım perişan oldun bak Toprak seni eve bıraksın dinlende gel sabaha."

"Olmaz öyle şey hâlâ risk var dedi doktor sabaha kadar gidemem bir yere." Nazlının itirazlarına sessiz kaldı tüm aile üyeleri. Haklıydı ne desinler.

Tüm gece gözünü kırpmadan babasının kaldığı odayı izledi Nazlı. Israr etsede kimse evine gitmemiş onunla beraber sabaha kadar beklemişlerdi. Sabah saat altı civarında babasının odasına giren hemşireyle yerinden kalktı Nazlı. Güneş ve Mustafa uyurken Gülsüm hanım ve Ahmet bey kantine sıcak birşeyler almak için inmişlerdi. Karşısında oturan Topraksa tüm gece perişan halde duran kızı yüreğindeki sızıyla izlemişti. Ne bir damla uyku girmişti gözüne ne de bir saniye gözlerini Nazlıdan ayırmıştı.

Nazlının ayaklanmasıyla Toprakta yerinden kalktı hemen. Bu sırada kantinden gelmiş olan Gülsüm hanım ve Ahmet beyde hemen yanlarına geldi. "Ne oldu kızım bir haber mi var?"

"Hemşire girdi odaya çıkarsa durumunu soracağız Ahmet amca." Diye cevap verdi Nazlı.

Az sonra odadan çıkan hemşire. Nazlının dünden beri harap olmuş yüzüne sıcacık gülümseyerek konuştu. "Hastamız uyandı. Doktor bey son kontrolleri yaptı şuan durumu iyi. Birazdan normal odaya alacağız. Dört güne taburcu olur bu günler için refakatçi olarak kalacak kişiyi belirlerseniz iyi olur. Tekrar geçmiş olsun." Diyerek uzaklaştı.

Sonunda rahat bir nefes verdiler "Çok şükür." Diye fısıldadı Nazlı. Gülsüm hanım ayakta durmaya hali olmayan Nazlıyı kalktığı yere oturttu. Nazlı Karşısındaki koltuğa oturan Toprağa hafifçe gülümsedi. Nazlının gülümsemesi Toprağın içindeki sıkıntıyı alıp götürdü.

"Gülsüm anne haydi siz gidin. Tüm gece burdaydınız zaten."

"Olmaz öyle şey kızım."

"Olur olur. Babam birazdaz normal odaya alınır bende gece refakatçi kalacağım zaten yanında, siz gidin çok mahçup oluyorum size."

"Ne mahçubu kızım. Veli senin ne kadar babansa bizimde can dostumuz. Elbet burda olacağız. Sakın bir daha duymayayım ağzından böyle bir laf" Ahmet beyin konuşmasıyla sessiz kalsada Nazlı biraz zaman sonra zorla ikna edip göndermişti onları.

Toprak ve Nazlı sonunda baş başa kaldığında. Yerinden kalktığı gibi Nazlının dizinin dibine oturdu Toprak. "Nazlım perişan ettin kendini. Keşke sende gitseydin annemlerle dinlenirdin biraz."

"Olmaz öyle şey Toprak. Nasıl bırakıp gideyim babamı." Nazlı başını Toprağın sert göğsüne yasladığında. Toprak hemen sarmaladı Nazlıyı.

"Çok korktum Toprak annem gibi babamda aniden gidecek tek başıma kalacağım diye çok korktum."

"Şşh korkma Nazlım bak çok şükür düzeldi baban. Hem tek başına değilsin parmağında bu yüzük varken hiç bir zaman yalnız olmazsın ben ne olursa olsun yanında olurum."

"Olur musun gerçekten?"

"Olurum tabi Nazlım." Toprak Nazlının başından bir öpücük kondurdu. Nazlının yorgunluğu yavaş yavaş üzerine çökerken az kalsın uyuyakalacaktı.

Sonunda babasını normal odaya aldıklarında Toprak ve Nazlı da ayrılıp Veli beyin uyuduğu odaya girdiler. Mışıl mışıl uyuyan Veli beyi gören Nazlı içindeki korkunun yerini alan sevinçle sarıldı hemen uyuyan babasına. Az önce verdikleri serumdan dolayı geç uyanacağını söyledikten sonra son kontrolleri yapıp çıktı hemşirede.

Saat öğleye yaklaşırken hastane yemeğini getirdi çalışanlar Toprağın zoruyla bir kaç lokma bir şey alsada hiç canı yemek istemediği için olduğu gibi bıraktı tepsisini.

Gözleri artık uykusuzluğa dayanamayan Nazlı sonunda küçük sandalyede uykuya dalarken onu izleyen Toprakta üzerindeki ceketi çıkartıp üstüne örttü. Parmaklarını bir süre kahverengi saçlarda dolaştırdıktan sonra Nazlının alnına bir öpücük kondurudu ve Nazlıyı izlerken uykuya daldı.

Veli bey uyandığında karşısında ilk olarak kızını ve damadını gördü.

Son hatırladığı şey uykusundan feci bir kalp ağrısıyla uyandığıydı. Nefesi daralıyor düzgün nefes çekemiyordu içine. Odasından zar zor dışarı çıktığında bahçede çamaşır seren Nazlıya seslenmeye çalışmıştı ama sesi çıkmıyordu. Sonrasında dayanamayıp yere yığılmıştı. İçeriden gelen sesle elindekileri bıraktığı gibi içeri dalan Nazlı neye uğradığını şaşırmış hemen yerde boylu boyunca uzanan babasına koşmuştu bilinci kapanan Veli beyin nefeslerini kontrol ettiğinde kesik kesik gelen nefeslerle korkusu kat kat artarken aklına ilk Toprak gelmişti. Salondaki ev telefonuna koşarken numarayı nasıl tuşlamış telefonu açan Güneşe ne söylemişti hiç farkında bile değildi.

Yerinden kıpırdayan Nazlı babasının uyandığını gördüğü gibi hemen uykulu halinden sıyrıldı.

"Baba çok şükür uyanmışsın."

Konuşmak için ağzını açtığında sesi çıkmayan Veli beye masanın üzerindeki sudan verdi Nazlı. Veli bey suyu içtikten sonra "Çok şükür kızım." Diyerek kızına sarıldığında Nazlının zor dinen yaşları tekrar akmaya başladı "Çok korkuttun beni baba."

Veli bey ağlayan kızını sakinleştirirken Toprakta uyanmıştı. Bir süre sonra hemşireler tekrar gelip serumları değiştirdiğinde çok geçmeden tekrar uykuya dalmıştı Veli bey.

Akşam olduğunda yine yanlarına gelen Gülsüm hanım ve Ahmet bey uyanan Veli beye çok sevinmişlerdi. Gülsüm hanım Nazlıya her ne kadar bu gece Ahmet yanında kalsın biz eve gidelim dinlen desede Nazlı kabul etmemişti.

Nazlı tekrar eve dönen Ahmet bey ve Gülsüm hanımla Toprağında gitmesi istesede Toprak kesinlikle reddetmişti. Ahmet bey ve Gülsüm hanım eve döndüğünde. Ahmet bey evlerine bitişik tek odalı kulübeyi kastederek. "Bu böyle olmaz Gülsüm artık Nazlıyıda Veliyide ayırmamalıyız yanımızdan. Yarın şu kulübeye bir yatak ayarlayın Veli hastaneden çıktığında düzelene kadar burada kalsın. Nazlı da Güneşle kalır."

"Haklısın Ahmet yazık yavrucak ne hallere düşmüş ah tabi nasıl zor anasını aynı dertten kaybetti hemde aniden, babasıda aynı olacak diye perişan etti kendini. En iyisi bir süre yanında olmamız."

Ahmet bey ve Gülsüm hanım konuşa konuşa odalarına çekilirken Nazlıda hastane odasında başını yasladığı omuzda rahatsız ama hayatındaki en rahat uykusunu çekiyordu.

~~~~
Umarim beğenirsinizzz

KIZILCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin