Yatağında bir o yana bir bu yana dönen Melek'i bir türlü uyku tutmuyordu. Kalın perdesinden dahi içeriye giren elektrik direğinin ışığıyla sinirle söylendi. "Ne var sanki şu direği az daha ileri yapsaydınız uyutmuyor geceleri, zaten hava çok sıcak."
"Ohoo sen hep böyle kendi kendine mi konuşursun?"
Aralık penceresinden gelen sesle yerinde sıçrayan Melek uzandığı yerden kalktığı gibi yerde bulduğu ilk şeyi eline aldı.
"Sen kimsin?" Sesi hafifçe titreyerek konuştuğunda perdenin arkasından gelen gülme sesiyle perdeyi aralayıp dışarıya baktı. Karşısında gördüğü Mustafayla sinirleri tepesinde toplanırken "Senin ne işin var burda?" Diye sertçe konuştu.
"Bilmem." Diyerek gevşek gevşek gülen Mustafayla sinirleri dahada bozulurken "Ne demek bilmem sapık mısın sen, ne işin var gece gece penceremde?"
"Sapık değilim. Evime gidecektim ayaklarım beni sana getirdi."
"Söyle o ayaklarına gecenin bir yarısı bekar bir kızın penceresine gelmesin."
Pencereden tamamen gözüken Melekle kıvırcık siyah tutamlara dalıp giden Mustafa safça başını salladı.
Mustafa'nın bakışları yoğunlaştıkça ona kapıldığının farkına varan Melek hemen yerinde dikleşti. "Eğer birisi seni penceremde görürse..."
"Ee görürse?"
"Babam seni vurur." Diyerek kollarını göğsünün altından birbirine bağladığında Mustafa karşısındaki bu güzelliğe iç çekmeden edemedi. Gözleri Meleğin kollarını bağladığında açık geceliğinden dahada belli olan tene değdiğinde hızla gözlerini tekrar yüzüne çevirdi.
"Buraların geceleri sıcaktır amma böyle giyinirsen çabuk çarpar hasta olursun gül güzeli." Dedi
Mustafa'nın gül güzeli demesiyle Meleğin yüzünde saklayamadığı gülümseme yerini alırken üzerindeki açık geceliğin yeni farkına varıp hızla perdenin arkasına girdiğinde Mustafadan gelen kahkahayla yüzündeki gülümseme salakça sırıtmaya döndü.
"Yok yok babama kalmadan ben vuracağım seni çık git penceremin altından." Sinirli çıkartmaya çalıştığı sesiyle konuştuğunda.
Mustafa kahkaha atıp "iyi geceler rüyanda beni gör gül güzeli." Diyerek pencerenin altından uzaklaştı.
"Ne diye rüyamda seni göreceğim be." diye söylendikten sonra yatağına uzanan Melek gece boyunca rüyasında gerçektende Mustafa'yı gördü..
~~~~~~
Nazlı bahçedeki otları temizleyen Gülsüm hanımın dizinin dibine oturdu. Toprağı gelmesine daha vardı o gelene kadarda Gülsüm hanıma yardım edecekti, zaten Toprak geldiği gibi kendi köylerine döneceklerdi.
Otlardan koparmaya başladığında Gülsüm hanım hemen onu durdurdu "Aman kızım elini kesersin şu eldivenleri tak eline." Nazlı hemen eline eldivenleri taktığında Gülsüm hanımda ona gülümseyip kaldığı yerden devam etmeye başladı.
Tam bu sırada bahçe kapısından giren küçük çocuk "Gülsüm teyze, Songül halam seni çağırıyor hemen gidecekmişsin yanına." Diye bağırıp koşarak çıktı dışarıya.
Gülsüm hanım oturduğu yerden söylene söylene kalkarken onun bu haline kıkırdayan Nazlıyla göz kırpıp bahçeden çıktı.
Nazlı tekrar otları temizlemeye döndüğünde içeriye Gülsüm hanım yaşında bir kadın "Kız Gülsüm evde misin?" Diyerek girdi.
Nazlı "Gülsüm anne komşuya kadar gitti buyrun ben varım?" Diyerek oturduğu yerden kalktı.
Karşısındaki kadın Nazlıyı baştan aşağıya inceledikten sonra "Ha öylemi kızım benden iğne oyası modeli istemiştide onu getirmiştim." Diyerek elindekileri bahçe masasına bıraktı.
"Bekleyin isterseniz çok sürmez birazdan gelir Gülsüm anne." Dediğinde kadın bunu bekliyormuş gibi masaya oturdu. Nazlı ayakta durduğu yerden kadına bakarken bu kadının bakışlarının hiç hoşuna gitmediğini hissediyordu.
"Ben size bir kahve yapayım." Diyerek içeri doğru gittiğinde kadın hemen "Aman kızım zahmet etme ben bir su içeyim sadece." Diye durdurdu onu.
Nazlı başını sallayıp içeri girdiğinde oturduğu yerden hızla kalkan kadın kapının önünde top oynayan çocuklardan birisini hemen yanına çağırdı. "Oğlum koş hemen Bekir abini çağırda gel."
Çocuk başta gitmek istemesede eline tutuşturulan parayla koşarak söyleneni yapmaya gitti.
Bu sırada elindeki su bardağıyla dışarı çıkan Nazlı bahçede kimseyi göremeyince olduğu yerde kaldı. Tüm bahçeye baktığında yine kimseyi görmemişti suyu masanın üzerine bıraktıktan sonra eline eldivenlerini takıp kalktığı yere geri oturdu ve otları temizlemeye devam etmeye başladı.
Çok değil beş dakika sonra kapıdan giren esmer uzun boylu bir adamla Nazlı hemen toparlanıp ayağa kalktı.
"Ben annem için gelmiştim ama gitmiş herhalde?" Karşısındaki adam itici ve gür sesiyle konuştuğunda Nazlı çatık kaşlarla adama bakmaya devam etti.
"Bu arada Bekir ben." Bir kaç büyük adımda Nazlıya yaklaştığında Nazlı geriye doğru adımladı.
Adamın bakışları fazlasıyla rahatsız ediciydi. Nazlı tam ağzını açıp cevap verecekken içeri giren Toprak karşısında bulduğu Bekir ve Nazlıyla çatık kaşlarla bakmaya başladı.
"Hayırdır Bekir?"
Gevşek gevşek sırıtan Bekir "Oo Toprak nasılsın, bende bu güzel hanımla tanışıyordum tam olarak."
Toprak sinirle boynunu çıtlattığında Bekir arsızca sırıtarak Nazlıya bakmaya devam ediyordu.
Toprak bakışlarını Nazlıya çevirdiğinde sinirle karşısındaki adama bakan Nazlıyla karşılaştı. Demek güzel hanımla tanışıyordu öylemi? Sinirden alnındaki damar belli olurken avuç içleri kaşınmaya başlamıştı bile.
Nazlı "Evet Toprak tam tanışıyorduk sen geldin." Diyerek elindeki eldiveni çıkarıp yere bıraktı, sonrasında parmağındaki alyansı düzeltir gibi yapıp karşısındaki adamın gözüne soktu. Arsızca sırıtan adamın yüzü düşerken
"Destursuz girdiğin evin geliniyim." Dedi.
Nazlının cümlesi biter bitmez karşısındaki adamın yüzüne yumruğu yemesi bir oldu. "Demek benim evimde, benim avlumda, benim nişanlımla tanışacaksın ha?"
Toprak adamın üzerine çıkıp yumruklarını geçirirken kapıdan giren Gülsüm hanımın ağzından kopan çığlıkla zar zor Toprağı ayırmaya çalıştı.
Sonunda Toprağı adamdan zar zor ayırdıklarında Gülsüm hanım eli yüzü dağılmış adamı avludan çıkardığı gibi dışarı bıraktı.
Burnundan soluyan Toprak Nazlıya döndüğünde elinden tuttuğu gibi içeriye çekiştirmesi bir oldu. Nazlı Toprağın sinirinin farkında olarak ses çıkarmadan arkasından ilerlerken Toprak merdivenlerden çıkıp kendi odasına doğru ilerlemeye başladı.
"Toprak-"
Önden ilerleyen Toprak merdivenleri döve döve çıktı odasına girip kapıyı açtığı gibi kendini açıklamak için konuşan Nazlının dudağına sertçe yapışması bir oldu.
Aynı sertlikte karşılık veren Nazlıyla erkeksi bir inleme bıraktı ve Nazlıyı kucağına çekti. Nazlı Toprağın omuzlarından destek alarak Toprağın kucağına çıktığında sert başlayan öpüşmeleri hoyratça devam etmeye başladı.
Nefesleri tükenene kadar süren öpüşme sonunda ayrıldıklarında Nazlı baygınca Toprağın kara gözlerine baktı.
Toprak alnını Nazlının alnına dayadı ve "Bu böyle olmayacak Nazlım benim seninle bir an önce evlenmem lazım. Beni ya bu güzelliğin ya da dudaklarının bu güzel tadı delirtecek." Diyerek tadına doyamadığı dudakları kaldığı yerden öpmeye devam etti...
~~~~
Normalde bu bölüm kına gecesi bölümü olacaktı ancakkk çok ısrar edildi ve (sadece bir kisi istedi jfjskfmskf) kıskançlık sahnesi ve Melek Mustafa istendi bende dururmuyum aslaa hemen yazdim nxjsbdnwjfmwjfBir hafta hiç bölüm yayınlamayıp 24 saatte iki bölüm yazan yazarımızı yani beni alkışlayalim lütfen dnksjfmskdöwlf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA
ChickLit1980 yıllarında bir köyde yaşanmış sıcacık aşk hikayesi.... "Eklemedir koca konak ekleme aman aman Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nasıl Nasıl edeyim başımdaki sevdaya? Aman aman dostlar yoldan geldim, yo...