Yüzükler takıldıktan sonra Gülsüm hanım hava çok güzel bahçeye geçelim diyerek ayaklanmıştı. Tam bahçeye gitmek için kalkan Nazlının da kalktığı gibi oturtulduğu bir olmuş "Gençlerde burda düğünleri hakkında konuşsunlar birazcık haydi bey." diyen Gülsüm hanım Toprağa göz kırpıp çıkmıştı odadan.
Sonunda herkes bahçeye çıktığında Toprak ve Nazlı tek başına kalmıştı. Toprak oturduğu yerden kalktı, Nazlının yanına gelip hemen dizinin dibine oturdu.
Uysalca ona bakan yeşil gözlerle karşılaştığında içinde yine fırtınalar kopmaya başladı. Elleri kendinden bağımsız Nazlının yanağına çıkarken gözleride Nazlının yüzünün her zerresini aklına kazır gibi yüzünde dolaşıyordu.
"Mutlu musun Nazlı?" Diye sordu.
Nazlı o an Toprağın kendine bu şekilde hitap etmesinden hoşlanmadığını fark etti. Hem geçenlerde yalnız kaldıklarında "Nazlım "demişti şimdi neden demiyordu ki? Sonra şuan bunun düşüneceği son şey olduğunu fark edip cevap verdi.
"Mutluyum. Sen mutlu musun Toprak?"
Kara gözler yine yoğun duygularla yeşil gözlere bakarken "Parmağıma bu yüzük takıldıktan sonra daha güçlü ve mutlu hissediyorum artık kendimi." Diye cevap verdi.
Nazlı yüzünü eğip parmağındaki yüzüğe bakmaya başladığında Toprağın elide havada kaldı. Elleri yavaşça Nazlının kahve saçlarına indiğinde çok hafifçe dokundu saçlara. Beklediğinden daha yumuşak olan saçlarda parmaklarını dolaştırdı bir süre.
" Düğünümüz ne zaman olmalı sence Nazlı?"
"Bilmem ne kadar süre sonrası daha münasip olur?"
"Bence en az bir ay." Dedi Toprak, Nazlı şaşkınca kırpıştırdığı gözleriyle baktı Toprağa. "Bir ay çok az değil mi?"
"Bir aydan daha fazla sensiz yaşanır mı?"
Nazlı heycanla çarpan yüreğini susturup zar zor konuştu "Güz gelmeden olsun."
"Üç ay bekle diyorsun yani?" Toprağın itirazına kıkırdayan Nazlıyla Toprak yine daldı gitti uzak diyarlara.
"Daha birbirimizi tanımıyoruz ama. Sen demiştin zamanımız bol diye şimdi neden bu itirazın?"
" Tanırız tanırız, evlenince daha yakından tanırız hemde."
Gözleri yine birbirine kenetli kalan ikili çoktan gelecek günlerin hayalini kurmaya başlamışlardı bile. Nazlının zarif elini tutan Toprak tam nişan yüzüğünün olduğu kısımdan bir öpücük kondurdu.
"Her şey gönlünce ve istediğin gibi olacak Nazlı, annem ve Güneşte sana her zaman destek olacak. Hiç bir şeyden çekinme istediğin her şeyin yerli yerinde olması için uğraş sonuçta bu bizim düğünümüz. "
Toprak böyle güzel güzel konuştukça Nazlıda verdiği üç ay kararından vazgeçecek gibi olmuyor değildi. Gözleri minnetle ışıldarken Toprak bu orman yeşili gözlerden kayboluyor gibi hissediyordu her seferinde.
Bu sefer Nazlının eli Toğrağın yanağını bulurken "Toprak... Sana ne kadar teşekkür etsem-"
"Teşekkür etme Nazlım bu yaptıklarımın hepsi olması gerekenler." Diyerek susturdu Nazlıyı.
Yanağının içini dişleyen Nazlı yine "Nazlım" şeklinde hitap aldığı için kalbi hızla atmaya başlamıştı.
Toprak yanağında ki elin üzerine kendi elinide koydu ve yüzünü yanağındaki ele doğru yasladı. Gözleri huzurla kapanırken Nazlı hızlanan nefesini düzene koymaya çalışıyordu.
Toprak huzurluydu... Gerçek huzuru işte şimdi iliklerime kadar hissediyordu...
"Bir kaç güne işlerim hafifler, babandan izin alıp seninle başbaşa dereye pikniğe gidelim diyorum. Sen ne dersin." Toprak gözleri kapalıyken konuştuğunda Nazlının gözleri ilk olarak dolgun dudaklara kaydı sonra içinden bir tövbe çekip bakışlarını yine yüzüne çevirdi.
"Olur gidelim."
Bir kaç dakika daha böyle oturan ikiliyi kapıya tıklayan Güneş bozmuş abisine artık kalkacaklarını söylemişti.
Halinden epey memnun olan Toprak biraz nazlansada en sonunda yerinden kalkmış Nazlıya güzelce veda etmişti.
Nazlı Gülsüm hanım ve Güneşle de vedalaştıktan sonra arabaya binen aileyi kapı önünde babasıyla geçirmişti.
Arabayı çalıştıran Toprak yine ışıldayan nişanlısına son kez bakmış ve Kızılca köyüne doğru yol almıştı.
Onlar gittiğinde sanki içinde bir boşluk kalmış olan Nazlı babasına iyi geceler dileyip odasına çekildi. İlk olarak pijamalarını giydi. Sonrasında parmağındaki yüzüğü izleyerek uykuya daldı.
Sonraki günde yine aynı şekilde tüm gününü parmağındaki yüzüğe bakarak geçirmiş. Yanına uğradığı Ayşe teyzeden iyi dilekler ve hayırlı olsunlar alarak tekrar evine dönmüştü. Tüm bunları yaparken de sanki bir hayalin içindeymiş gibi yüreği kıpır kıpırdı.
Toprağın da ondan kalır bir hali yoktu sürekli yüzüklü eline kayan bakışlarıyla günü zor bitirmişti. Akşam üzeride uğradığı kahvede Cüneyt ile karşılaşmış selam vermek için yanına uğramıştı.
"Oo muhtarım bir hayli neşelisin bugün?"
" Öyleyim abi Allah bozmasın." Dediğinde parmağındaki yüzü fark eden Cüneyt yandan yandan sırıtmış "Muhtarım epey hızlısın. İmam nikahına beni çağırıyon demi bak başka imam çağırırsan çok alınırım." Cüneytin bu sahte tiripine gülen Toprak bir süre daha Cüneytle sohbet etmiş sonrasında evine gitmişti.
~~~
"Gız Ayten duydunmu muhtarın parmağında yüzük görmüş benim bey nişanlandı diyolar."
"Kız vallaha de."
"Valla valla Gülsümde heç bişey demiyor anam ne ara oldu bu iş?"
"Anlamadım ki. Amma yakışıklı çocuk ha Toprak valla kızım olsa ilk ben giderdim kapılarına."
"Toprak da iyi Mustafa da. Gerçi Mustafa'nın az biraz serseriliği var ama olsun işinde gücündeler ne güzel."
"Öyle tabi öyle o değilde kimle Nişanlandı acaba bu Toprak?"
"Bilemiyom vallah, köyden olsa illa duyardık"
"He valla öyle, neyse yarın ekmek yapacağım ben, onda Gülsümüde çağırıp alırız ağzından laf."
"Ay valla iyi olur neyse sen geçen tatlı yapmıştın onun tarifini ver bakiyim bana...."
~~~~~
Merhabalarrr
Bu bölümdeki gibi bazı bölümlerde sondaki kısım köydeki dedikodulardan bahsettiğim bir kısım olucakk
Köydeki gelişmeleri de öğrenmek iyi olur ama değilmi mdksmjfmwf
Umarım beğenirsinizz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA
ChickLit1980 yıllarında bir köyde yaşanmış sıcacık aşk hikayesi.... "Eklemedir koca konak ekleme aman aman Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nasıl Nasıl edeyim başımdaki sevdaya? Aman aman dostlar yoldan geldim, yo...