on bir

7.2K 353 33
                                    

Aşkı sözcüklere sığdırmamalı insan. Aşk; gözler konuştuğunda, kalpler ahenkle çarptığında ve yüreğindeki eksik parça tamamlanmış gibi hissettiğinde milyonlarca sözcüğün bir araya gelip anlatamadığını anlatır...

~~~~

Toprak tabaktaki yanmış etlere çatık kaşlarla bakarken onun bu haline kıkırdayan Nazlı elindeki tabağı alıp kenara koydu. "Olmuş olana çaremiz yok çatık kaşlarla bakınca düzelmiyor. Bizde benim getirdiğim ekmeklerden yeriz." Dedi

Toprak hala suratı asık bir şekilde Nazlıya bakarken bu sefer kendini tutamayıp kahkaha attı Nazlı. Nazlının gülüşüyle azda olsa düzelen Toprak Nazlının yaptığı peynirli ekmeklerden yemeye başladı. Yumuşacık ekmekleri afiyetle yediler beraber. Çokta güzeldi. Nazlının eli değmişti tabi güzel olacaktı.

Karın doyurma faslı bittikten sonra Toprak başını Nazlının dizlerine koydu Nazlı başta şaşırsada sonradan ellerini hafifçe kara saçlarda dolaştırmaya başladı.

Birbirlerini tanımaya yönelikti bu gün aslında ama çok sessizdi iki gençte. Daha çok sessizliklerini tanımaya çalışıyor gibilerdi. çoğu zaman gözleri konuşuyor dillerinin konuşmasına gerek bile kalmıyordu.

Geldiklerinden beri yüreklerindeki kıpırtı yetiyorda artıyordu aralarındaki iletişime. Hava kararmaya başladıkça serinlik arttı. Hafifçe ürperen Nazlıyı fark eden Toprak ne kadar istemese de uzandığı yerden kalktı ve "Haydi artık gidelim Nazlım. Hava soğumaya başladı hasta olma." Dedi

Nazlı uysalca başını sallasada hiç gitmek istemiyordu buradan. Dere çok güzel olduğu için mi yoksa Toprakla beraber olmak mı güzel gelmişti bilmiyordu ama hiç gitmek istememişti bir anlığına.

Örtüleri toplayıp sepetleride arabaya yerleştirdikten sonra Nazlı son kez baktı o güzel manzaraya "Toprak bir daha gelir miyiz buraya?"

"Geliriz tabi Nazlım. Sen ne zaman istersen o zaman yine geliriz." Dedi

En sonunda arabaya binip ilerlemeye başladılar. "Annem yarın Güneşle yanına gelmek istiyordu Nazlı."

Kaşları çatılan Nazlı "Gelsinler gelsinler de hayırdır inşallah?" Diye sordu

"Annem düğün için eksikleri konuşacakmış seninle, alınacaklar için şimdiden başlayalım sonrasında aceleye gelmesin dedi."

Nazlı çatılan kaşlarını düzletti ve hüzünle gülümsedi. Annesi rahmetli olmadan her şeyini tamamlamıştı Nazlının, pek bir eksiği yoktu çok şükür.

Kaç gündür içinde tuttuğunu konuşsa mı konuşmasa mı bilemeyen Toprak, en sonunda konuşmak için araladı
Dudaklarını "Nazlı biliyorsun evlendikten sonra annemlerle beraber yaşayacağız. Amma benim gönlüm olmaz ayrı eve çıkalım dersen şimdiden hazırlık yapmaya başlarım-"

Nazlı hemen böldü Toprağı "Neden gönlüm olmasın. Babamla gelmiştik sizin evinize koskocaman ev sığamayacak değilim ya. Hem sen ve ben birbirimize alıştıktan sonra ailen bana bir gram yük olmaz." Dedi.

Toprak yine gözlerinden taşan duygularla Nazlıya baktığında bu sefer aynı şekilde karşılık verdi Nazlı.

Araba durduğunda Nazlıyla beraber Toprakta inmiş boş olsalar da Nazlıya taşıtmak istemediği sepetleri bahçeye kadar götürmüştü. Araba sesine dışarı çıkan Veli beylede ayak üstü sohbet ettikten sonra arabasına binip evine doğru ilerledi.

Ah garip Toprak yol boyu 'Ne iyilik ettim de Allah bu kızı benim karşıma çıkardı?' diye şükrederek evine vardı.

Oysaki muhtar olduğu günden beri kaç yetimin, öksüzün duasını almış. Kaç evsizi evli, kaç işsizi işli, kaç karnı açı doyurmuştu. Mevlanın armağanı boldu Toprakta payına düşenin en güzelini almıştı...

~~~~~

Bir sonraki gün saat öğleye yaklaşırken Gülsüm hanım ve Güneş hazırlanmış
-ki hiç kısa süren bir hazırlık süreci değildi- arabanın başında bekleyen Ahmet beyin yanına gelmişlerdi.

"Akşam oldu hanım siz gelene kadar hayde hayde hemen binin." Diye söylene söylene çalıştırdı arabayı.

Ahmet Bey'in söylenmelerini umursamayan Gülsüm hanım aklında oluşturduğu eksikler listesini unutmamaya çalışıyordu. Kısa süren yolculuk sonucunda arabadan indiler.

Kapıda onları karşılayan Veli bey ve Nazlıyla kısa bir selamlaşmadan sonra Ahmet bey, Veli beyi aldığı gibi köyün kahvesine götürmüştü. İki gündür başında eksik listesi hazırlayıp duran karısından fenalık gelmişti.

Nazlı Gülsüm hanımın geleceğini duyduğundan beri evin her köşesini temizlemiş bir sürü ikramlık hazırlamıştı.

İçeri geçtiklerinde ilk olarak Nazlı kahve yapmış bir güzel içmişlerdi. Kahveler bittiğinde Güneş ve Nazlı, Nazlının annesi Seher hanımın Nazlı doğduğu günden beri hazırladığı çeyizleri getirdiler.

Renk renk oyalı eşarplar, havlular, yün yataklar, nevresim takımları... Say say bitmez çeyizlikler karşısına geldiğinde şaşırıp kaldı Gülsüm hanım. "Ah Seherim ah, nasıl güzelde hazırlamış kızının her şeyini." Diyerek dolan gözlerinden akan bir kaç damla yaşa mani olamamıştı.

Nazlının, çeyizlerin olduğu odaya bile girdiğinde dolan gözlerindeki yaşlar şimdi annesinin binbir emekle uğraştıklarını yakından gördüğünde sicim sicim aktı gözlerinden.

Kâh ağlayıp kâh güldükten sonra her şeyi güzelce hesaplamış tüm eksikleri not almışlardı. Toprak dün aynı evde yaşayacaklarını söylediği için o kısma hiç karışmamıştı Gülsüm hanım. Bu konular karı kocanın kendi arasında konuşması gereken konulardı kendinin karışması hiç münasip olmazdı.

"Pek bir eksiğin yokmuş güzel kızım bu eksikleri Toprakla kasabaya çıkar halledersiniz. En son düğüne yakın zamanda evliliğin olmazsa olmaz parçalarını Topraktan çekinirsen beraber almaya gideriz." Diyerek kıkırdadı.

Evliliğin olmazsa olmaz parçaları derken ne anlatmak istediğini anlamayan Nazlı şaşkınca Gülsüm hanımın suratına baktığında Gülsüm hanım muzipçe gözleriyle Nazlının göğüslerini gösterdiğinde Nazlı hemen anlamış utançtan kıpkırmızı kesilmişti. Hızla mutfağa hazırladığı ikramlıklardan getirmeye gitti.

Güneş ve Gülsüm hanım kıpkırmızı olan Nazlının arkasından kahkahalarla güldüler.

İkramlıklarıda yedikten sonra Gülsüm hanım Nazlının başını dizlerine koymuş saçlarını severken Güneşte radyodan şarkı açmış salonun ortasında dans ediyordu.

Saat akşam üstü olduğunda Ahmet bey ve Veli beyde gelmişti. Aç olduklarını söyleyen beylere, hanımlar el birliğiyle hızla yemek hazırlamış ve afiyetle yemişlerdi. Yemek faslı sonrasında Nazlı eve dönmek üzere olan Gülsüm hanımlara işten gelecek olan Toprak ve Mustafaya götürmeleri için yaptıkları yemeklerden paketlemişti.

Yol boyunca Nazlıyı öve öve bitirememişti Gülsüm hanım. Eve geldiklerinde tamda tahmin ettikleri gibi Mustafa ve Toprak işten daha yeni gelmişti Gülsüm hanım Nazlının paketlediği yemekleri hemen ısıttı.

"Toprak oğlum çok bir eksik yok rahmetli Seher her şeyi zaten tamamlamış bir kaç eksik kalıyor onlarıda hafta sonu Nazlıyla beraber kasabaya gidip halledersiniz ben Nazlıya söyledim." Dedi

Toprak usulca başını salladığında annesinin neşeli halinden günlerinin güzel geçtiğini anlamıştı. Nazlının kendini düşünüp gönderdiği yemekleride bir güzel yedikten sonra ağrıyan başını dindirmek için odasına çıktı ve yatağına uzandı. Çok değil bir kaç ay sonra bu yatakta Nazlıyla beraber uyuyacağı düşüncesinin yüzünde bıraktığı gülümsemeyle uykuya daldı...


KIZILCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin