yirmi dokuz

1.2K 145 26
                                    

Dalgınca bulaşıkları yıkayan Melek elinden kayıp düşen bardakla kendine geldi. Yere eğilip Paramparça olan bardağın parçalarını toplarken eline batan cam parçasıyla elini hızla suyun altına tuttu.

Kesik çok büyük olmadığı için çok kan akmamıştı, eline bir peçete alıp parmağına sardı farkında değildi ama tüm bunları yaparken gözleri dolu doluydu

Sabahın kör saatinde kapılarına dayanan ve bağırıp çağıran babası yine tüm dengesini alt üst etmişti. Melek ne zaman kendini mutlu ve özgür hissetse babası gelir ve tüm her şeyi zehir ederdi yine aynısı olmuştu.

Ancak babasının bu seferki gelişi diğer hepsinden farklıydı. Yıllardır tüm varını yoğunu kumarda yiyen babası bu sefer büyük bir yenilgiye uğramış ve neredeyse aldığı nefese kadar borçlanmıştı.

Borçlandığı kişiler öyle önemsiz kişiler değildi köylerinin en zengin ailesiydi ve eğer borcunu bir aya kadar ödemezse onu ve tüm ailesini bu dünyadan sileceklerini altını çize çize söylemişlerdi. Haftalar geçtikçe bir çözüm yolu bulamayan babası en sonunda soluğu annesinin evinde bulmuş babasından yadigar evi satmaya kalkışmıştı.

Tabi yaptığı bu utanmazlık yetmez gibi Meleğin kolundan tuttuğu gibi onu 60 yaşını geçmiş evli olan bir adama kuma vereceğini söylemişti.

Neye uğradığını şaşıran Melek ve yaşlı kadın durumun çözülmezliğinin farkına varıp kendilerini korumaya çalıştılar ancak babası Nuh diyor peygamber demiyordu.

Meleği zorla arabasına bindirip götürmeye çalışırken mahalleli Meleğin çığlıklarıyla sokağa dökülmüştü. En nihayetinde Melek güvenli bir şekilde babanesinin kollarına dönmüş babasıda sağlam bir dayaktan sonra arabasına bildirilip gönderilmişti.

Zar zor kendine gelen melek babasının uslu durmayacağından adı kadar emindi. Ve içinden bir ses bu durumdan en çok kendisinin zararlı çıkacağını söyleyip duruyordu.

Şimdiyse elleri kolları bağlı bir şekilde babasından gelecek diğer hamleyi beklemekten başka hiç bir çaresi yoktu.

Biraz hava almak için bahçeye çıktı. Babannesi az önce uyumak için odasına çıkmıştı. Bahçedeki minderlerin üzerine oturup başını duvara yasladı.

Gözlerini kapattığı gibi gözünün önüne düşen Mustafa'nın yüzüyle burukça gülümsedi.

"Mustafa yapma... Bu kadar yoğun bakma bana, gözlerinde yanmaya hazırlanan bir ateş var yakma o ateşi."

"Neden yakmayım, yanmaktan mı korkuyorsun?"

"Kül olmaktan korkuyorum. Ya ikimizide kül ederse o ateş?"

"Belkide harlanacak ve asla sönmeyecek bir ateş olacak bilemeyiz, eğer o ateş uzun süre yanmazda kül olursak bile ben seninle kül olmaya bile razıyım Melek."

Melek burukça gülümsedi "Gül güzeline ne oldu?"

"Sen sonu ne olursa olsun yanmayı göze alana kadar Gül güzeli yok."

Konuşmalar bir bir kulağında yankılanırken gözünden bir damla yaş aktı. Meleği şu dünyada babannesinden başka kimse sevmemişti. Kimse ne hissettiğini ne düşündüğünü önemsememişti.

Babası alkolik kumarbazın tekiydi annesiyse herkesten nefret eden yüzü asla gülmeyen bir kadındı Meleğe hamile olduğunu öğrendiği günden beri ondan kurtulmanın yollarını aramış ne yaptıysa başaramamıştı.

Melek kimseyi gönlüne almazdı kimsenin gönlünde olacağınıda sanmazdi. Mustafa büyük bir ateş yakmak istiyordu Melekse bu ateşin en nihayetinde sönmesinden Mustafanında babası ve annesi gibi birisi olmasından korkuyordu.

Melek her acıya dayanabilirdi belki ama Mustafanın ona bakarken parlayan gözlerinin nefrete dönüşmesine dayanabilir miydi orasını bilmiyordu.

Yorgunluğa ve fazla strese dayanamayan vücudu yavaşça uykuya dalmaya başladı.

Ve emin olun bahçe kapısının fazla sağlam olmadığını ve içeri girecek yabancı kişinin elindeki mendile döktüğü ilaçla onu bayıltıp etrafta kimseler yokken arabasına bindirip onu kaçıracağını bilse evinden bir adım bile dışarı çıkmazdı

~~~~

Tamirhanenin önünde oturmuş elindeki sigarasını içen Mustafa dalgın dalgın yeri izliyordu. Tam bu sırada köyden yükselen büyük bir gürültüyle oturduğu yerden kalktı.

Tamirhanenin kapısını gelişi güzel kilitledikten sonra hızlı adımlarla feryatların yükseldiği yere doğru yürüdü.

Yarı baygın bir şekilde bağıran yaşlı kadın Meleğin babannesiydi. Kalbine giren ince sızıyla adımları dahada hızlanırken kulağına dolan yaşlı kadının sesiyle yer bir anlığına ayağının altından kayıp gitmişti sanki...

" O cani alıp götürdü benim kızımı. Nerde benim kızım? bulun kızımı bulun yoksa acımaz öldürürler benim meleğimi."

~~~~~~
Merhabalarr nasılsınız umarım iyisinizdir

Cok uzun bir zaman sonra sizinle beraberim ve sizi çok özledim

Sizce kitabın ilerleyişi nasıl? Lütfen bölüm ve kitap hakkındaki düşüncelerinizi benimle paylaşın çünkü kitabın sıkıcılaşması ve bölümlerin alakasiz olmasını istemiyorum

Sizi çok sevdiğimi söylemek istiyor ve hayatınızda sizi çok seven ve değer veren insanların olmasını diliyorumm

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIZILCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin