Flashback;
.......
"Mesajlarıma da dönmüyor, ondan haber alamamak iyi hissettirmiyor. "
Feryal torunun sakinleşmesi için bir elini telefonu tuttuğu elinin üzerine koydu, Hira'nın elleri buz gibiydi.
"Anneanne onu görmem gerek."
"Güzelim sakinleşir misin? Eve geldiğimizden beri bir işi olduğunu, o yüzden burada olmadığını söylüyordun."
Hira bakışlarını Ege'ye kaldırdı, mavi gözleri dolmuş olmanın etkisiyle parlıyordu. Evet; hastaneden çıktıklarından beri bunu söylemişti, kendini buna inandırmıştı ama zaman geçtikçe bu kuvvetli inanç yavaş yavaş sarsıntıya uğramaya başladı. Gün neredeyse bitmek üzereydi, Yamaç ne gelmiş ne de haber yollamıştı; yoktu.
"Bunu söyledim evet ama." Duraksadı.
"Ama onu tanıyorum, beni... beni bu kadar uzun bir süre yalnız bırakmaz."
Hazal Hira'nın ağzından çaresizce dökülen kelimelerden sonra bakışlarını abisine doğru çevirdi. Ege'nin Yamaç'ı sevmediğini biliyordu ve bu yaşanan onu yermek için oldukça uygundu; bakışları tam olarak bu yüzden onun üzerindeydi, bir uyarı için.
Abisinin bakışlarındaki mesajı almasıyla yüzünü önce Feryal'e çevirip dudaklarını birbirine bastırdı, kaşları birbirine yaklaştı ve ardından Hira'ya baktı.
"Kuşum, dün yaşadığınız kolay bir şey değildi." Bakışları tekrar bir anlığına Feryal'e döndü ve ardından yine Hira'yı buldu. "Muhtemelen onunla ilgileniyordur."
Feryal torununun elinin üzerindeki elini bastırarak başını sallayıp Hazal'ın sözlerine destek oldu.
"Hanımım, eve gittim fakat aile üyelerinden kimse yoktu. Evin çalışanlarından biri burada olmadıklarını ve uzun bir süre de olmayacaklarını söyledi."
Ahmet'in ağzından dökülen sözlerle Hira anneannesinin elinden kurtularak tedirgin bir şekilde ayağa kalktı, ellerindeki titreme tüm vücudunu esir almaya başlamıştı.
"Ne demek olmayacaklar!" Sesi bu evdeki birine ilk defa bu kadar yüksek çıkmıştı. Ahmet'in üzerindeki bakışları önce hızla anneannesine döndü "Ne demek yoklar" ardındın tekrar Ahmet'e, şok olduğu ortadaydı.
5 gün sonra
"Hira artık o eve gitmeyi bırak lütfen. Her gün her saat başı oraya gidip duramazsın."
"Anneanne anlamıyorsun, bir sorun var. O bana söz verdi, gelmesi gerekiyordu."
Feryal öfkeyle ayağa kalkarak torunun yanına yaklaştı, "Demek ki sözünü tutmayı beceremeyen bir yalancıymış! Kes artık şunu!" dedi, sesi yüksekti; torununa karşı ilk defa bu kadar yüksek çıkmıştı.
Hira'nın mavi gözleri kocaman açıldı ve büyüdü. Kaşları yükselmiş omuzları anneannesinin bağırışıyla yukarı doğru kalkıp inmişti. Aralı olan ağzından içeriye derin nefesler doluyor göğsü yükselip iniyordu.
Duyduklarını sindirmesinin hemen ardından gözleri kısıldı, nefes alışverişi hala aynı şekilde ama daha şiddetliydi. Kaşları hayal kırıklığı ile çatılmış, yüzü bu hayal kırıklığının etkisiyle ekşimişti. Feryal'e tek kelime etme ihtiyacı duymadan hızla büyük salondan çıktı ve evin dış kapısına yöneldi.
"Hira!" Seslenişi işe yaramadı.
"Dur!"
Durmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZGI:SIR PERDESİ
General Fiction... Hira hızla ona döndü ve iki eliyle Yamaç'ın göğsüne bastırıp iterken "Defol git!" diye bağırıp kolunu kurtardı, sesinde nefret vardı, saf bir nefret. Yamaç onu sert bir şekilde tutmadığı için geriye doğru sendelerken pişmanlık dolu bakışlarla a...