Bölüm 24: Kitapevi

95 7 2
                                    

Uzun zaman olmuştu. Neredeyse bir ay. Hira daha önce hiç bu kadar yalnız bırakmamıştı Mihriban Teyzeyi ve onun sonsuza kadar yaşatmayı istediği kitapevini. Adımlarını kitapevine çıkan yolda atmaya devam ederken düşünüyordu. Rafların dağıldığını; romantik kategorisi altında yer edinmiş korku romanlarını, Z harfinin sonda olmaktan sıkılmışçasına A'nın önüne geçerek yerini almış olabileceğini... ve daha nicesini. Bugün hepsini düzelterek zihnindeki yüksek ve hırçın dalgaları dindirmek istiyordu.

Başını girişin üstünde asılı olan tabelaya kaldırdı. 'Küçük Düşler Kitapevi' Burası hayatın ta kendisiydi aslında. Yaşam böyle başlamaz mı; küçük  düşlerle. Önce emeklemeyi düşleriz, sonra yürümeyi ardından koşmayı ve belki de uçmayı. Her şey zihnimizdeki küçük düşlerle başlar. İçerisi bir dünyaydı, içerisi birbiriyle benzer veya farklı her bireyin zihnindeki küçük düşlerle başlayarak kaleme alınmış bambaşka evrenlerle doluydu. Ait olduğu yer burasıydı.

Adımını içeri atar atmaz kasanın arkasında duran Mihriban Teyzenin gözlüklerinin arkasındaki gözleri ışıldadı, bebekleri büyüdü. Uzun zaman olmuştu, Hira'yı yeniden görmek kendisini mutlu etmişti. Kasanın arkasından çekilerek Hira'ya doğru yaklaştı.

Kendisinden kısa tombul beden kollarını açarak Hira'ya gel buraya dercesine bir komut yollamış saniyeler içerisinde onu kolları arasına alarak sıkıca sarmıştı, özlem dolu bir sarılmaydı. 

Hira bedenini geri çekip ellerini karşısındaki tombul bedenin tonton kollarının yanlarına koyup sıcak ve içen duygularla tebessüm etti.

"Beni özlemiş gibisin Mihriban Teyzem." 

"Özledim tabi ki." dedi Mihriban Teyze. "Nerelerdesin sen bakim? Beni neden bu kadar yalnız bıraktın?" Gözlerini kısmış kaşlarını çatmıştı, kızgın görünmeye çalışıyordu; becerebildiği söylenmezdi.

Dudaklarını birbirine bastırıp ardından mahcupça büzdü Hira. Sevimli bakışlarını Mihriban Teyzeye yönlendirirken "Özür dilerim" diyerek ekledi. "Bazı sorunlar çıktığı için bu kadar ayrı kaldık ama söz veriyorum bunu telafi edeceğim."

Başını eğerek gözlüklerinin üstünden baktı, Hira'ya  tebessüm ederek ona bir uyarı yollamıştı; sakın bir daha ortadan bu kadar yok olma uyarısıydı bu. 

Hira mesajı aldığını belli eden bir gülümsemeyle ona yanıt verip gözlerini onaylarcasına kapatıp açtı. Mihriban Teyze'nin başının üstünden rafların olduğu iç kısma baktı, 'en azından yerlerde kitaplar yok' diye geçirdi içinden. 

"Kitapların yeri çok dağılmıştır şimdi." Mihriban Teyzenin kollarında olan ellerini indirdi ve raflara doğru ilerledi.  "Ama hiç endişelenme hepsini tek tek düzelteceğim." 

Hira raflara yaklaştıkça göreceğini düşündüğü farklılıkların hiçbirini gözlerine kestiremedi. Raflar oldukça düzenli kitaplar olmaları gerektiği yerlerindeydi. Yan yana olan romantizm ve klasikler raflarına baktığında A harfi hizasına kaldırdı bakışlarını Aşk ve Gurur bile doğru yerindeydi, klasiklerin altında. Şaşırdı kimse romantizme koymaya gelmemiş miydi diye düşündü. Bakışları diğer raflara döndü onların üstündeki yazılara, kitapların bile tozu alınmıştı. Mihriban Teyze'nin işi mi bu diye düşündü ardından bu fikri kendi kendine çürüttü. Ne yazık ki o bunların hepsini yapabilecek kadar dinç değildi. 

"Tut, tut, tut Mihroş!" 

Duyduğu sese doğru döndü Hira. Bir bağırış gibi gelmişti ama aynı zaman da değildi. Mavi gözleri kasanın kenarına elinde tuttuğu karton bardakları hızla bırakan elleri bulduğunda sesin yanan ellerinin acısından yüksek çıktığını fark etti. 

YAZGI:SIR PERDESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin