Hira anneannesine mesaj attıktan sonra telefonunun ekranını kapatıp sehpanın üzerine koydu. Yamaç'ın ricasına olumlu yanıt vermesi sadece saniyeler sürmüştü çünkü kendisi de bu gece ondan ayrılmak istememişti.
Bacaklarını bağdaş yapıp sırtını koltuğa yaslarken Yamaç hazırladığı kahve kupalarıyla gelerek birini Hira'ya uzattı.
"Sütsüz, şekersiz ve acı."
Hira dudaklarını birbirine bastırırken ona uzatılan kahveyi aldı ve Yamaç'ın yanındaki eski yerine yerleşmesini izledi. Kahveyi sütsüz ve acı getirmişti Yamaç, tıpkı Hira'nın en sevdiği gibi. Kahveyi sevdiğini biliyordu zaten bunu defalarca söylemişti ama acı sevdiğini söylememişti.
Yamaç'ın bunu tahmin ederek değil gerçekten emin olarak yaptığını onun yüzünden fark edebiliyordu. Bakışlarını kahvede tutan ve kendisine bakmayan adamı tebessüm ederek izlemeye başladı.
"Neden öyle bakıyorsun?"
Hira yüzüne daldığı adamın sesiyle kendine gelerek önce elinde tuttuğu kahvesinden bir yudum aldı ardından bakışlarını tekrar Yamaç'a kaldırıp tebessüm edip "Hiç." diyerek kahvesinden bir yudum daha aldı.
Aşk, bir kadına bir adamın yüzündeki her bir çizgiyi bile izlettirebilecek o tehlikeli duygu. Hira bakışlarını Yamaç'tan çekip elinde tuttuğu kolyeye indirdiğinde acı bir iç çekti.
Kolye, bulmuştu ama hala içinde dinmeyen bir üzüntü vardı.
Yamaç onun gözlerindeki kederi görünce gözlerini kısarak Hira'nın elinde tuttuğu kolyeye baktı.
"Sorun ne?"
Hira omuz silkip kafasını hafifçe sallayarak "Bir sorun yok." yanıtını verdi.
"Öyleyse hadi onu takalım."
Hira elini kapatarak kolyeyi almak için yeltenen Yamaç'ı durdurdu, bakışları hala kolyedeydi.
"Korkmana gerek yok bir daha kaybetmeyeceksin."
Yamaç bu bakışların, bu takmaktaki isteksizliğin, bu sıkıca tutup bırakmama isteğinin nedenini anlamıştı.
Hira ailesinden kalan son hatıraları da yok olmasından korkuyordu. Bakışlarını Yamaç'a kaldırdı nerden anladığını soran bakışlarla baktı ona. Sonra tebessüm ederek onun vereceği cevabı zaten bildiğini fark etti.
"Gözlerin, her şeyi belli ediyor sadece görmek için dikkatlice bakmak gerek."
Yamaç, Hira'nın gözlerinde cevabımı aldım ifadesini gördükten sonra gevşettiği elindeki kolyeyi alarak kopçasını açtı ve onun boynuna taktı. Geri çekildikten sonra bir avcunu Hira'nın yüzüne koyarak baş parmağıyla okşadı. Ona bir meleğe bakar gibi bakıyordu, ışığından ve güzelliğinden büyülenmiş gibi.
Hira yüzünü yanağındaki ele doğru eğip gözlerini kapatarak bir elini kolyesinin ucuna götürdü ve tutarak "Annemin kolyesi, babam onun için yapmış. O yüzden bu kadar kıymetli." dedi.
Yamaç'ın yanağındaki elini çekmesiyle gözlerini açtı ve ona baktı. Ona her baktığında içinde hissettiği sıcaklık daha da büyüyordu. Onu seviyordu, Yamaç gibi en başından beri kalbi onun için atıyordu sadece fark edememişti.
Zaten her zaman böyle olmaz mı? Kalbimizden yükselen sesleri duyarız hayatımızın her anında ama dinlemek için ya en doğru anı bekleriz ya da en beklenmedik anı. Ne Yamaç Barlas ne de Hira İren bu gece hayatlarını birleştirecek bu anın olmasını beklemiyordu. Yamaç çektiği elini Hira'nın dizine koydu, bakışları onun gözlerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZGI:SIR PERDESİ
Ficción General... Hira hızla ona döndü ve iki eliyle Yamaç'ın göğsüne bastırıp iterken "Defol git!" diye bağırıp kolunu kurtardı, sesinde nefret vardı, saf bir nefret. Yamaç onu sert bir şekilde tutmadığı için geriye doğru sendelerken pişmanlık dolu bakışlarla a...