56. Bölüm

26.8K 2.2K 4K
                                    

MERHABA SEVGİLİ OKUYUCULARIM; İKİ HAFTANIN SONUNDA GELDİM. 

BİLİYORSUNUZ TOKAT'TA YAŞIYORUM. BURADA HALA ARTÇI DEPREMLER DEVAM EDİYOR. SINAVLARIM İPTAL OLDU. 11 MAYIS'TA OLACAK O ZAMANA DEK SİZİ BEKLETMEK İSTEMEDİM ELİMDEKİ BÖLÜMÜ YAYIMLAYAYIM DEDİM. HEM ÖZLEM GİDERMİŞ OLURUZ.

LÜTFEN BOL BOL YORUM YAPIN.

NOT : 1500 OY 4000 YORUM

İYİ OKUMALAR....

Helikopterin içerisinde hepsi askeri kıyafetleriyle inecekleri yere bakıyorlardı. Helikopter toprağa değmeyeceği için ip salmışlar, sırayla aşağı iple ineceklerdi. Sırtlarında ağır çantaları ile bu tarz iniş başkaları için zorlu gözükse de onlar için çerezlik bir durumdu.

Tan'ın yurt dışı konseri olduğu yanlarında değildi. Gazel'in işi merkezde durup usta zekasıyla teknolojiyle oynamak olduğu için zaten sahaya inmezdi. Bir nevi usta hackerları kendisi olurdu. Ekipten uzun süre haber alınamadığında ya da bir sorun çıktığında ne yapar eder ekibin konumuna ulaşmayı başarırdı. Bu sayede geldiğinden beri ekibi üç kez ölümden kurtarmıştı.

Demir'inde dizinde sakatlık vardı. O yüzden sekiz kişilik ekip ile gelmişlerdi ve komuta Cihan'da olacaktı. Sabaha karşı indikleri için baş fenerleriyle yola çıktılar. Aslında arazi arabalarıyla gelebilirlerdi ama riske atmak istemediler. İki gün sonra gerçekleşecek sevkiyat için yollarına barikatlar kurmalılardı. En azından sınıra gelmelerini engellemek için uğraşacaklardı. İstihbarat teşkilatından kalabalık olmayacaklarının bilgisini almışlardı. Yine de destek kuvvet olarak başka gönüllü timler hazır bekleyecekti.

Hindistan, Çin ve Amerika'ya kadar uzanan bu oluşumun resmi kaynaklarla yok etmeye çalışmak, politik sorunlara neden olacağından özel timlerle halletmeye çalışıyorlardı. İçişleri bakanının da takip ettiği bu operasyon hepsi için aldıkları büyük riskin yanında başardıkları zaman duygusal tatminin en büyük kanıtı olacaktı.

Neredeyse yirmi kilometredir yürüyorlardı. Gün doğmuştu ve sınıra çok yakınlardı. Yaklaşık 5 km geride göçmen bir köy olduğunu biliyorlardı. O köyde yaşayanları da riske atmamak için büyük konteyner tırların geçeceği yola gelmişlerdi. Uzun süre yolda da yürüdüklerinde tam kör nokta olan kısmı buldular ve büyük büyük taşlarla yolu kapattılar.

Nefeslenmek için köşeye geçtiklerinde yanlarında bulunan kumanyalarla kahvaltılarını ettiler. Uras'ı bariyeri görecek bir yerde gözlem için bıraktılar. Yüksek bir yere konumlanan Şahin ve Derya'da gözlem için destekteydiler. İki keskin nişancı tehlike anından gördüklerini indirecekti. Küçük bir mağara bulmaları onların için güzel bir şanstı, biraz dinlenmeleri gerekiyordu.

Çağın ateş yaktı. Su ısıttı ve mağaranın dışında onları bekleyecek komutanlarına kahve yapıp, öyle yatmaya gitti ama aklı Derya'daydı. Zaten onu kırmızı elbiseyle gördüğü günden beri aklından çıkaramıyordu. Ancak Derya'nın aşk meşk işleriyle hiç işi yoktu. Biri ima bile ettiğinde, karşısındakinin içinden geçiyordu. Nasıl etkileyeceğini nasıl açılacağını bilmiyordu. Sert kayaya sırtını dayayıp, gözlerini kapatmadan Kubilay ve Asiye'nin çoktan uyuduğunu gördü.

Selçuk ve Cihan mağaranın dışında ellerinde kahveler durum değerlendirmesi yapıyorlardı. Tuğrul'un defterleri bütün düğümleri çözerken arkadaşına bakıyordu.

"Cihan!"

Onun yerinde olmak istemezdi. Yıllarca babasından nefret ederken, babasının da kurban olduğunu öğrenmek ve bulaştığı çamurdan kurtulmaya çalıştıkça nasıl battığını görmek onu yaralanmıştı. İlk öğrendiği geceki haline oranla pek etkilenmemiş görünmesinden korkmuyor değildi.

KALP AVUNTUSU Güzel Seven Kadınlar Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin