17. Bölüm

65K 3.3K 140
                                    

MERHABA SEVGİLİ OKUYUCULARIM, HERKES GİBİ BENDE ÇOK KÖTÜYÜM. BU BÖLÜM HAZIR OLDUĞU VE SİZE BİRAZ MORAL OLMASI AÇISINDAN ATTIM AMA BİRKAÇ HAFTA BENDEN BÖLÜM BEKLEMEYİN. 

DAHA ÖNCE DE DEDİĞİM GİBİ DEPREMİN OLDUĞU GÜNDEN BERİ UYUYAMIYORUM, YİYEMİYORUM İÇEMİYORUM HİKAYE DÜŞÜNECEK DURUMDA DEĞİLİM. İNSANLARIN ÇARESİZLİĞİNİ GÖRDÜKÇE İÇİM PARÇALANIYOR.

İYİ OKUMALAR....

"Yavuzz! Cihan'ı tut."

Yavuz ve Erdem daha hareket etmeden duvardan duvara olan cam Cihan'ın yumruğuyla tuzla buz oldu. Aynı anda yandan sandalyeyi alıp savurduğu gibi camdan fırlattı. Diğer sandalyeyi alıp masaya vurmaya başladı. Sandalye kırılana dek bağırarak tekrar tekrar vurdu. Yaklaşmak için yaptıkları her hamlede Cihan'ın daha sinirli hallerine denk geldiklerinden bir adım geri gidiyorlardı. Masalardan birini kaldırıp, diğer taraftaki duvara çarptı. Sinir krizi geçirdiği belliydi. Aslında kafasına sıkmak istemişti ama Cihangir'in gülen yüzüyle eli silahına gidecekken, birden yumruğunu cama çakmıştı.

"Kim ulan kim beni bu kadar iyi tanıyan düşmanım. Tek zaafımın Gökçe olduğunu bilen ve iki yıldır canımdan can alan... Oğlumun doğuşunu göremedim. İlk yemek yiyişini, ilk adımlarını daha nice ilklerini," diye hem bağırıyor hem de meyhanede ne varsa kırıp döküyordu. Sadri baba yanlarına geldi. Cihat özür dileyecek oldu.

"Bırakın içindeki zehri akıtsın. Sizsiz kaç gece gelip burada sarhoş olana dek sessizce içti bilmiyorsunuz."

"Sağ ol baba masrafları merak etme."

"Etmiyorum Ali Buğra, Merve'yle ayrıyken kendini düşün. Herkesin acıya tepkisi farklıdır."

En sonunda Kaya ve Cenkay krize girmiş adamı kollarından tutup, oturttular. Cihan'ın sinirden zangır zangır titrediği anlara çok denk gelmişlerdi ama acıdan bir ilkti. Bu adam asla acı çektiğini belli etmezdi. Londra'ya yanına gittiklerinde tepkilerinden sonra dönüşte hiç mi acı çekmiyor diye kızmışlardı. İlk defa gardını düşürmüş ve duygularını arkadaşlarına gösteriyordu. Cenkay keşke, keşke bizim gibi ağlayabilse diye geçirdi aklından, ağlasa biraz olsun rahatlayacağını biliyordu. Ama biliyordu ki o asla ağlamazdı.

Sağ elinin üstünden akan kanlara Kaya müdahale ederken, herkes Cihan'ın başına gelmişti. Aslında onu çok iyi anlıyorlardı. Hepsi sevdikleri kadınlar konusunda hatalar yapmışlardı. Pişmanlığın nasıl acıtıcı olduğunu biliyorlardı. Yalnız kimse çocuğunu sonradan öğrenmemiş, kimse onun gibi hiç konuşulmayacak diye inat etmemişti. Onlar hep birlikte her şeyin üstesinden gelmişlerdi. Çoğu zamanda kadınlardan destek almışlardı. Ali Buğra, Merve'ye kavuşması konusunda Ecem'in hakkını ödeyemezken, Cenkay, Merve ve Gökçe için aynı şekilde minnet duyardı. Onlar erkek erkeğe yeri geldiğinde iş için, yeri geldiğinde tecavüze uğramış bir çocuk ve ya kadın için hiç değilse kendi dertleri için programlar yapar birlik olurlardı. Cihan ise konuşmayı zinhar yasaklamış ve ömründe belki de bir kere yaşayacağı anıları kaçırmıştı. Bu sinirinin oyuna gelmesi kadar yaşayamadıklarına da olduğunu bilmek, onlar içinde acıydı.

"Bana görmediğim o videoyu seyrettir Ali Buğra!"

"Tamam, kalk biraz toparlan hadi!"

"Toparlanmak istemiyorum lann! Yanlış gördüğümü söylediğin o videoyu görmek istiyorum. Çünkü ben görene dek ona güvenmekten hiç vazgeçmedim. Ben aldatılmaktan çok o kadar kanıta rağmen ona inanmayı tercih ettiğim için kendimden nefret ettim."

"Tahmin etmiştim görmek isteyeceğini... Erdem arabadan bilgisayarımı getir."

Sadri baba yanlarına geldi. Elinde ilk yardım çantası vardı. Kaya kan dursun diye masa örtüsünü sardığı eli bıraktı. Cihan başını yerden kaldırmıyordu. Titremesi azalmıştı ama bu içindeki korku lanet olasıca o geceleri hatırlatıyordu. O küçücük yüreğinde o gecelerde hissettiği tek şey korkuydu. Ne olacağıyla ilgili belirsizlik onu titretmişti. Şimdi de aynı korkuyu yaşıyordu. Gökçe haklıysa ne olacaktı? Onu asla affetmezdi, affetse bile aynı olamazlardı ki... Hem o tanıdığı kadın değildi. Onun tanıdığı asi baykuş bir anda sinirlenir, kıskanır tripler atar çoğu zamanda bağırırdı. Oysa anne olan Gökçe, sessiz trip atmadan lafını çekinmeden söylüyor ve ondan korkmuyordu. Sevdiği kadın onun canı sıkılmasın, ondan kopmasın diye canla başla uğraşırdı. Bu kadın ise gözlerinin içine bakarak ve bilerek canını sıkmaya en önemlisi ise gerek sözleriyle gerekse tavırlarıyla benim için bir hiçsin diyordu. Eline yapılan pansumana baktı. Fiziksel yara geçerdi. Ki kendisindeki yara sayısını bilmezdi. Yoğun bakımlarda kalacak kadar olan yaraları geçmişti. Peki! Yüreğinde açılan yara nasıl düzelecekti. Sadri babanın sözleriyle kafasını kaldırdı.

KALP AVUNTUSU Güzel Seven Kadınlar Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin