49. Bölüm

34.6K 2.4K 4.1K
                                    

 BU HAFTA ÜÇÜNCÜ KEZ MERHABA CANLARIM :)

Kota : 1350 oy 4000 yorum...

Not : Bölüm +18 rahatsız olacaklar ve 16 yaş altı okumasın lütfen!

İYİ OKUMALAR...

"Bir kez öpmeme izin ver. Ölüyorum özleminden... Ölüyorum sensizlikten..."

Gökçe kahve harelerden koparamadı gözlerini. O kahve harelerde gördüğü yoğun ve duygulu bakışlar zaten sızlayan göğüs uçlarını daha çok sızlatmasına sevinse mi üzülse mi bilemedi. Çünkü bedeni üç yıldır böylesine bir ihtiyaçla dolmamıştı. Titreyen ellerini kaldırdı adamın yanaklarına koyarak parmak uçlarında yükselip dudaklarını birleştirdi. Küçük küçük buselerine gözlerini kapatmış, inanamıyor gibi karşılık veren adamın alt dudağına asılınca belinde ki el bedenlerini yapıştırdı.

Açlıkla özlemle birlerini içmeye başladıklarında başlarından dökülen su tatlarını engelliyor gibi Cihan yaralı koluyla arayarak musluğunun başlığını buldu ve kapattı. Dilleri birbirine sarılmasıyla Gökçe inledi. Kollarını tamamen adamın boynuna sarıp kendine bastırdı. Öyle özlemişti ki, hala nefeslerinin birbirine karıştığına inanamıyor gibiydi.

Cihan'a karşı buza dönmüş kalıpları eriyip giderken tutkunun eseri olan ateşli bir coşkunun kollarına bıraktı kendini ve bundan pişmanlık duymuyordu. 'Duyabilirsin,' diyen iç sesine kulak tıkadı. Tutkunun ateşi bedenini öyle sarmıştı ki tek istediği kocasıyla o ateşi söndürmekti. Tamamen hayvani bir ihtiyaçtan mıydı? Kesinlikle bilmiyordu ama içindeki duyguların taşmasına izin vermekten kendini alıkoyamıyordu.

Cihan'ın göğsünün birini pijamanın üzerinden sıkmasıyla ağzının içine sesli inledi. Bacağını kaldırdı. Ereksiyon olan erkekliğe sürtünmeye çalıştı. Kesinlikle birleşmeden önce biraz olsun ilgiye gereksinim duyan kadınlığının isteğiyle hareket ediyordu. Cihan'ın yardımıyla dilleri ayrılmadan iki bacağını da adamın beline doladığında kendini altında hissettiği sertliğe bastırdı. Tabi bunu yaparken kollarını adamın dikişli koluna baskı yaptığını, adamın acıyla inlemesiyle fark etti ve Gökçe hemen kendini çekti.

"Ahh acıttım, acıttım değil mi?"

"Gökçe'm!"

"Bırak bırak bu halde bir de beni kaldırdın."

"Gökçe!"

"Bıraksana be adam canın yanıyor!"

Cihan onu duvarla arasına daha çok sıkıştırdı. Onun canı yanıyor diye Gökçe'nin kendini paralamasına sevinse mi yoksa öpüşmelerinin kesilmesine sinirlense mi bilemezken dudaklarını alnına bastırdı. Göğsü inip çıkacak kadar heyecanla nefes alan kadına deli oluyordu. Kendi kalbi de yerinden gibi çıkacak gibi çarpıyordu. Hayatında bu kadın kadar onu heyecana boğan, acıyı tattıran, mutlu eden, ateşten kavuran kimse olmamıştı. Gökçe'nin art niyetsiz samimi içten halleri her zaman onun aşkla dolmasına sebepti.

"Yaran acıyor."

"Yaramın canı cehenneme, ben iki buçuk senedir sensiz öyle acı çekiyorum ki kurşun yarası sinek ısırığı gibi kalır."

Gökçe alt dudağını ısırarak gözlerini sevdiği adamın gözlerine dikti. Sanki düşlerinden fırlamış, gerçeğin kollarında kaybolmuş gibiydi. Gözleri yine doldu. Onu öyle çok sevmiş, öyle dünyası yapmıştı ki bu sözlere inanması çok kolaydı. Yüzünde gezen dudaklarla yutkunamadı. Gözlerinden yaşlar boşalırken çelişkide kalmış kalbiyle kararlı bedeni arasında öylece kalmıştı.

"Biliyorum beni affetmedin, affetmeyeceksin belki de ama izin ver bu gece bizim olsun."

"Sen Cihan TOPRAK'sın unuttun mu?"

KALP AVUNTUSU Güzel Seven Kadınlar Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin