27. Bölüm

57.6K 3K 1.8K
                                    

650 oy 1700 yorum kotası dolmadan bölüm gelmeyecek..

LÜTFEN SATIR ARALARINA BOL BOL YORUM YAPIN...

İYİ OKUMALAR CANLARIM SİZLERİ SEVİYORUM...

Sanem içeride sıkıldı. Pınar'dan dört yaş büyük olmasına rağmen onu kıskanıyordu. Yine bütün abilerini almıştı. O baba tarafını yirmi yaşında tanımıştı. O yüzden baba tarafından kimseye yakın olamıyordu. Onu abisinden ve dayısının ailesinden başka seven yoktu. Pınar anlamamakta diretiyordu. Asla kötü niyetli değildi. Bunu biliyordu ama abisini paylaşmak istemiyordu. Onlar ailece birbirlerine çok düşkünlerdi. Dayısı ve yengesi çocuklarının üstüne titrerdi. 'Güya senin annende titriyor,' iç sesinin söylediğiyle gülmek istedi. Dışarda herkes ne tatlı annesinin olduğundan şanslı bir çocuk olduğu için mutlu olması gerektiğinden bahsederlerdi. Oysa annesi ömrü boyunca babasından başka kimseyi sevmedi. Onu seven tek kişi vardı bu hayatta o da abisi Cihan'dı. Onu hep koruyan kollayandı.

Tuğrahan ve Demirhan'a baktı. Onlara gülümsedi. Abisinden sonraki en çok güvendiği iki erkekti. Ona babalığı dayısı yapmıştı ama o da hep abisi gibi uzaktaydı. Sonrasında da kendisi Amerika'ya gitmişti. Annesi orada hep baban abin demişti. Bir gün olsa ne mutluluğunu ne üzüntüsünü görmüştü. Alışmıştı annesi tarafından sevilmemeye ama yan yanayken abisinin ilgisini kendine istiyordu. Pınar'la paylaşırken şimdi birde yengesi olmuştu. Onun gözlerindeki hüznü görmese ona da gıcık olabilirdi ama ilk tanıdığı günde aynısını düşünmüştü. Acı çeken ve bunu saklamak için mücadele eden bir kadın vardı karşısında ona yakınlık hissetmesi de bu yüzdendi. Annesinin yemekte yaptığı saygısızlıktan sonra yemek yiyişine gülmek istemişti.

Çocukken babası eve geldiğinde odaya kilitlendiği için abisi evden gittikten sonra odasında hep birkaç günlük yiyecek bir şeyler bulundururdu. Ergenliği boyunca da aç kalma korkusu mu, sevgisizliğin boşluğunu doldurmak için mi bilinmez deli gibi yemek yerdi. Dokuz yaşından yirmi yaşına dek hep obez olarak yaşamıştı. Amerika'ya gitmeden önce şeker hastası olduğunu öğrenince diyet yapmaya başlamış, sağlıksız yediği her şeyden uzaklaşmıştı. Kilo verdikçe de biraz öz güveni yerine gelmişti. Amerika da obez kişilerin kendilerine güvenine hayran kalmıştı. İşte o zaman öz güven eksikliğinin sebebinin kilosuyla alakası olmadığını, tamamen kişisel ve sevgisizlikle alakalı olduğunu anlamıştı. Annesinin yaptıklarına üzülmemeyi, aynı onun yaptığı gibi annesini yok saymayı öğrenmişti. Tabi bu konuda hocalarının büyük desteğini görmüştü. Psikoloji okumaya karar verdiğinde özellikle çocuklara yardım edeceğine söz vermişti. Onun gibi travmalarla büyümüş çocuklar için önce kendi iyileşecekti.

Cihangir'e bakarken içi akıyordu. Annesinin onu kimseye vermemesiyle bir kere daha anladı. Annesi babasına babası yoksa abisine abisi yoksa torununa takıntılı olacaktı. Sadece erkeklere diye aklından geçirdi. Bu düşünceyle ne kadar eğitim alırsa alsın içinin burulduğunu hissetti. O da yengesini yakından tanımaya gitti. Mutfağa girmek üzereyken birinin isyan eden sesini duydu ama çok anlamadı. Tam kapıda yengesinin bilmiyorum oğluna layık görmüyordur lafından sonra annesinden bahsedildiğini anladı. Sonrasındaki konuşmalara gülmemek için kendini zor tuttu. Gülden Hanım her girdiği ortamda çocuklara düşkün sevecen kadın imajıyla sevilirdi. Bu kızların annesini daha ilk dakikadan tanımalarına şaşırdı. Gökçe ile gözleri birleşince ne diyeceğini bilemedi. Yengesinin de konuşmakta zorlandığını görünce gülümsedi.

"Eee bende yardım etmeye gelmiştim."

"Teşekkür ederiz canım tatlı tabaklarından götürebilirsin."

"Tabi Merve abla!"

Mutfağın içine girdi. Buse, Buket, Ecem, Ceren şaşkınlıkla bakarken Merve hemen toparlanmış cevap vermişti. Ancak kızlar hala şaşkınlıkla bakıyorlardı. Tam tabaklara uzanacakken Gökçe'ye döndü. Onun zoraki gülümsemesini hemen anlamıştı. Ağladığı da belli oluyordu.

KALP AVUNTUSU Güzel Seven Kadınlar Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin