21.Bölüm "Doğruluk"

135 22 23
                                    

"Küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek...
Biraz heyecan, biraz da düşücekmiş korkusu..."

~Cemal Süreya~

Sınırların geçilmesi konunda kararım kesindir.

15 oy, 10 yorum.

💗

"Kalendar," Dedi Murat onu kolundan tutarak. "Sakin ol, bulacağız."

"Ne sakin kalması Bozo," Kalendar kolunu hırsla çekti. "Hiçbir yerde yok! Yüreğim sıkışıyor, onu göremedikçe nasıl ölüyorum ben, senin haberin var mı?"

Anlıyordu elbet onu Murat. Ama elden ne gelirdi ki? Her yeri didik didik aramışlardı. Koskoca Cudi Dağı'nda bakılmadık delik kalmamıştı.

"Komutanım?" Dedi Ali silahını yan tarafa koyarak.

"Söyle."

"Cudi Dağı'nın kuzey tarafına doğru baksak birde. Eruh tarafına doğru. Kancıklar tahmin etmiştir bizim ilk buraya geleceğimizi. Bir de o tarafa mı baksak diyorum."

Ali haklıydı. Akıl mı kalmıştı Kalendar'da. Meyra'sı yoktu, mavi gözleriyle usunu başından alan nişanlısı yoktu. Nasıl rahat olsundu. Komutanlarıda yoktu zaten. Turan komutanları yaralandığı için onu sınırda bir karakola bırakmışlardı. Ondan sonra en yetkili kişi Kalendar olduğu için timin başına o geçmişti.

"Doğru dersin ya," Dedi Kalendar umutla. "Bir de Eruh Dağı'nın o tarafa bakmak gerek."

"Hele az sakin durasın derim," Dedi Murat matarasında ki suyu Kalendar'a uzatarak. "Al şu suyu iç. İki gündür doğru düzgün birşey yemedin. Böyle mi kurtaracaksın yengemi? Biraz daha birşey yememezlik edersen nasıl kurtaracaksın? Düşman mı güldüreceksin lan başımıza?"

Meyra'sı, yürek yangını orada yemek yiyor muydu ki? O mavi gözlerinde birgün boğulmasa ölüyor gibi hissediyordu. Öyle bir yanıyordu ki o kadının aşkından yüreği, bu kalpte ondan başka bir ize rastlanmaz olmuştu.

"Mavişim yok Bozo'm," Dedi boğazına bir yumru otururken. "Canım nasıl yemek yemek istesin? Aç mıdır, susuz mudur? Canımın içinin canını yakıyorlar mıdır?"

Anlıyordu onu Murat. Çiçeği abilerinden dolayı göremiyordu zaten. Dört tane abisi olan kıza gönül verirsen böyle olurdu işte. Okulu bir bitseydi Çiçeğin, ilk iş onu karısı yapmak olacaktı. Kalendar'ı çok iyi anlıyordu, Çiçeği görmese günü rast gitmezdi. Ya Kalendar'a ne demeliydi? Adamın nişanlısı kaçırılmıştı, yürek dayanır mıydı?

"Güçsüz düşerek mi kurtaracaksın yengemi it herif?!" Dedi oldukça kızgın bir sesle. "Aç şu şomar ağzını da iki lokma birşey ye, yoksa yemin ederim time elini ayağını tutturur ağzına zorla tıkarım."

Gönülsüzce bir lokma aldı hazır konservelerden Kalendar. Elinden geldiğince hızlı bir şekilde yedi yemeğini. Mavişi olmadan fazladan bir saniye daha geçirmek istemiyordu. Asi Bosna kızını özlemişti. Ona kafa tutuşunu, eli eline değdiği zaman hırçınlığına inat kızaran yanaklarını, alev gibi kızıl saçlarını. Her bir ayrıntısını özlemişti. Öyle masum seviyordu ki onu, dalıp gidiyordu. Usunu alıyordu Bosna kızı.

"Kartal Timi," Dedi Kalendar ayağa kalkarak. "İki gündür benimle birlikte hiç dinlenmeden bütün dağı karış karış aradınız. Eğer yorulan varsa geri dönebilir, Allah var, yoruldunuz. Sizi tutmam."

GÜL KOKAN BARUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin