Siz çoksunuz, biz Türk!
Öncelikle bilmiyorum daha önce belirttim mi ama bu kitapta yetişkin unsurlar olacak ilerleyen bölümlerde. Daha önceden belirtmedi demeyin. Sonra midem kalktı, ıy mıy demeyin de.
Her bölümde geçmişten izleri yansıtacak şekilde yazmayı planlıyorum, kafanız karışmasın.
...
Üç ay önce...
Gölge timi adlarının hakkını vererek sessiz bir şekilde depoyu kuşatıyorlardı. İçeride ki adam onlar için önemliydi, ya da adamlar demek daha doğruydu. Örgütün ileri gelen adamlarından oluşan bir lider belirleme toplantısından biriydi. Üsse gelen istihbaratlar bu yöndeydi. Sungur yumruğunu havaya kaldırarak herkesin durmasını sağladı. Önce kimin ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu. Tilki zaten çoktan yerini almış, bir kartal gibi avıni bekliyordu.
Geriye kalmıştı sekiz kişi.
Canbaz, Alaca, Çopur ve Papaz'a sağ tarafı işaret etti. Dördü sisin içinde kaybolurken dikkatlice etrafı süzmeye devam etti. Örgütün ileri gelenleri toplandığı için güvenlik had safadaydı. Ama kışın sisi, onları bir nebze olsun koruyordu.
Sungur sol tarafa doğru adımladığında geride kalan üç kişide onu takip ediyordu. Onlar genellikle gizli katılırlar ve devlet için gerekli istihbaratı sağlarlardı. Çünkü her biri bir MİT ajanıydı. Özel olarak yetiştirilmiş, en az on yıl eğitim şartıyla bu timde toplanmışlardı. Aralarında en fazla eğitimi alan Sungurdu, çünkü o bir sonlandırıcıydı. En büyükleri ise Canbazdı. Otuz iki yaşındaydı.
Etrafı çevrelediklerinde silahlarının ucuna susturucu takmakla meşgullerdi. Sayıca onlar üstün oldukları için sessiz olmaları gerekirdi. Ki zaten onlar bordo bereliydi, en iyi yaptıkları şey buydu. Silahın soğuk namlusunu ensenizde hissedene kadar ölümün size bir nefes uzakta olduğunu anlayamazdınız. Karda yürür ama izlerini belli etmezlerdi. Onlar bu işin fazlasıyla erbabıydı zaten.
"Gölge birden Gölge Timine," Gözünün altına kadar çekti puşiyi. "Serbest hareket etmek yok, bu kritik bir operasyon. Gireceğiz ve asıl adamımızı alıp kalan her şeyi yok edeceğiz. Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı!"
Canbaz homurdandı. "Ben taramalımı getirdim, atış izni vermezsen yeminle kalp krizi geçiririm. Kaç gündür böyle özgürce domuz avlamayı bekliyorum, valla kalpten giderim."
Aslında MİT ajanı olmaktan gayette mutlulardı. Bunun avantajları büyük oluyordu. Ama tabiki hiçbir şey dağın başında avlanmak kadar güzel olmuyordu. Özellikle Canbaz, dağa çıkmaktan büyük bir zevk duyuyordu.
"Sen mi ben mi anasını satayım," Dedi Deli Kurt elinde ki bıçağa tip tip bakarak. "Özledim."
"Sungur Beyciğim, kıçınız her açıdan neden seksi?" Sungurun kıçına bakmak için eğildi. "Doğru söyle, sırf benim nadide gözlerime bir şölen sunmak için mi günde üç saat spor yapıyorsun?"
Ters bir şekilde ona baktı. "Hayır, seni daha güzel dövebilmek için günde üç saat spor yapıyorum."
"Size bana aşık olduğunu söylemiştim!"
Arsıza katlanmak bazen sinir bozucu olabiliyordu. Bunu sadece günlük hayatında yapmak şöyle bir dursun, görev sırasında bile yavşamayı bırakmıyordu.
"Seni kum torbam yapacak kadar hem de." Dedi homurdanarak.
Normalde ona ağza alınmayacak küfürler eder ve bir güzel döverdi. Ama bu teröristlerin onları daha erken fark etmesine ve bütün planlarının bozulmasından başka bir işe yaramazdı. Bu hayatta yaptığı en zor şey öfkesini dizginliyebilmesiydi. Ve Sungur, bu konuda oldukça berbattı. Arsızın yüzü anında solarken sessizce yerine çekildi. Onun ne yaptığını gören Karabasan ve Deli Kurt aralarıda kıs kıs gülüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL KOKAN BARUT
Novela JuvenilÖlmek için yetiştirilmiş bir tim; Gölge Timi. Onlar birer bombaydı, ölüm günleri bile belirlenmişti. Onlara Ölümün Gölgeleri derlerdi, çünkü siz Ölümün Gölgesinin üzerinize çöktüğü zaman anlardınız ölümle aranızda olan bir adımı. Kurallar vardır örn...