'Kaybolmuş Anılar'

188 23 0
                                    

Selam<3
Yeni bölüme hoş geldiniz canlarım. Nasılsınız?
Sizce kurgu nasıl ilerliyor?
Düşünceleriniz benim için çok önemli <3


Bir gün yeni bir sabaha uyandınız. On sekiz yaşınıza kadar normal bir hayatınız olduğunu düşünürsünüz. Ve anında karşınıza garip biri çıkar. O kişiyi ilk gördüğünüzden beri kalbiniz ağrıyorsa o geçmişinizdir. Ryanı ilk gördüğüm andan beri kalbim sıkışıyordu. Hem acıyor hemde karnımda kelebekler uçuşuyordu.

Ne garip değilmi? Tanımadığınız bir adam için kalbiniz yerinden çıkacakmış gibi atıyor.
Bunun sebebini hala bilmiyorum. Onu her gördüğümde gözümün önüne bir görüntü geliyor. Ve hep mutluydum o görüntülerde. Yüzüm gülüyordu. Hatta gözlerimden sanki bir an kalp çıkacakmış gibiydi.

Gözlerimi açtığımda eski ama güzel bir evin içindeydim. Kaç saattir buradayım. Biri bile gelmemişti.
En son hatırladığım şey Ryanında orda olmasıydı. Ve aniden gözlerimin kararması. Sonrasını hatırlamıyorum. Beni buraya Ryan getirmiş olmalıydı. Kapı kilitli olduğu için evden dışarı çıkamıyordum.
Akıllı biriymiş. Kaçacağımı bildiği için kilitlemişti alçak herif!

Ofladım. Bir kez daha yataktan Doğruldum. Pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Eğer ölmeyecek olsaydım kesinlikle ilk işim ormanda yaşamak olurdu. En çok istediğim hayalimdi.

Kilit sesi duyunca pencereden uzaklaştım. Kapı açıldı. Yanımda duran vazoyu aldım elime hemen. Başkasıda ola bilirdi. Yinede Ryanada çok güvenmemek lazımdı. Ancak kalbim inatla ona güveniyordu. Mesela gizemli adamdan kaçarken düşünmeden ona sarılmıştım. Utanç vericiydi.
Kalbim aptaldı. Ben mantığa daha çok güveniyorum.

Kapının arkasına saklandım. Ayak sesi duyunca ses çıkarmamak için direndim. Kafası kapalı olan bir erkekti. Düşünmeden vazoyu kafasına vurdum. Yere yığıldı anında.
"Ah!" Şokla baktım adama. Adam Ryandı. Ryan adamdı! İyimisiniz? Saçmaladın gibi.

Gibi? Baya saçmaladım. Bayılmamıştı ancak eliyle kafasını tutuyordu.

Dudağımı dişlerimin arasına aldım. Ne yapacağım şimdi?
Yanına gelip eğildim.

Elimi koluna yaslayıp konuştum."İyimisin? Üzgünüm. Başka biri olduğunu sandım."Kafası aniden bana doğru döndü. Yüzü çok yakındı. Gözlerine ilk defa yakından bakıyordum. Mor gözleri çok güzeldi. Bir kaç dakika bu bakışma devam etti. Boğazımı temizledim.

" Neden öyle bakıyorsun? "Dedim gözlerimi kaçırarak. Gülümsedi. Kaşları havaya kalkmıştı." Nasıl bakıyormuşum? "
" Böyle. "Parmağımla gözlerini işaret ettim. Aramızda olan mesafenin çok yakın olduğunu anlamış olacakki geri çekildi.

" Kafan iyimi? "Bir şey demeden bir odaya girdi ve kapıyı kapattı. Ne yapıyor bu? Beni burada yalnız bırakıp odasına çekiliyor. Hah!  Getirdiysen bari biraz ilgilen misafirle. Az önce girdiği kapının önüne geldim. İki kez tıklattım.
"Acıktım ben! Yemek varmı? Hem kaçırıyorsun hemde yemek vermiyorsun. Ayıp ya." Diye söylendim. Ancak ses gelmedi. Gözlerimi devirdim. Arkamı döndüm. Sanarım bu gece aç kalacağım.
Hışımla kapı açılınca durdum.
"Ne?" Arkamı dönüp tam karşısında durdum. Gözlerimi kısıp yüzünü inceledim. Bunda bir şeyler vardı. Gözlerini kaçırdı. Kaşlarım çatıldı. Bu nasıl bütün okulun korktuğu adamdı?

Ellerimi belime yerleştirdim. "Senden nasıl korkuyorlar aklım almıyor. Bak şuan yanakların pembe oldu."

Kaşları çatıldı. "Ne pembesi. Sana öyle gelmiştir. Evet bütün okul korkuyor benden. Benden korkmayan nadir insanlardansın." Omuz silktim. "Banane. Yemek ver bana. Açım aç."

Victoria Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin