-6-

115 12 7
                                    


Yarın sabah Bakugou alarmın sesiyle, başında bir ağrı ile uyanmıştı. Yavaş yavaş nasıl ve neden sarhoş olduğunu hatırlasa da nasıl eve geldiğini hatırlamıyordu. Yanına dönmesiyle Deku'yu, onun boynunu ve belindeki acıyı fark etmesiyle gözleri ardına kadar açılmıştı. DÜN AKSAM NE OLMUŞTU.

"LAN!" Sesiyle Deku irkilerek uyanmıştı. Ona yarı baygın gözlerle bakarken cevap verdi. "Ne oldu Kacchan?" Sinirleri tavandı. Onun neden bu kadar rahat olduğunu anlamamıştı. "NE DEMEK NE OLDU LAN? DÜN NE OLDU?"

Onun sesiyle hafif gerinmiş ve kafasını tutarak doğrulmuştu. Boynu ve sırtını görmek yüzünü daha da soldurmuştu. "Bağırma lütfen, başım berbat durumda. Barda biraz benim, biraz senin halt yemenle seviştik. Sonra da buraya getirdim seni." Başını ona çevirip hafif gülümsedi. "Sen duş al. Bende kahve yapayım. Sonra da işe gidelim. Unutmadan, arabalarımızı da almalıyız sonra. Taksi tutmalıyız bugün."

Yataktan kalkmaya çalıştığı sırada boynunu yakaladı. "Seni öldüreceğim. Araba konusu sonra. Bu boyunla nereye gitmeyi düşünüyorsun?" Eliyle boynunu hafif sırıtmasıyla kurtardı. "Daha aynaya bakmadın mı?" Yavaşça yatağın tam karşısında bulunan gardroptaki aynaya baktı. Deku'nun boynundan bile daha beter duruyordu ve gömleğin tüm düğmelerini kapatsa bile kurtaramazdı. Ona karşı kini daha da aetıyordu. "Seni lanet azgın köpek. Boynuma ne yaptın?"

Deku kızgın bakışları anlasa da şu anda bir şey yapmayacağını bildiği için çok rahattı. "Bende sarhoştum ve hatırlamıyorum Kacchan." Aslında hatırlıyordu. Her bir saniyeyi." Birde dediklerini hatırlasan." Asıl merak ettiği şey buydu. Hatırlıyor muydu?"

"Ne dedim de yine rezil oldum?" İçinde bir şeyler burkulmuştu. Yine. "Eve geldiğimizde devam etmek için neredeyse yalvardın. Ama ben hakkımı ayık olacağım zaman saklamayı tercih ediyorum. Alacağım bir intikam var."

Onun yüzü kendine olan utancından kizarmışken ayağa kalktı. "Kahve ve ufak kahvaltı hazırlıyorum. Duşa gir sen. Hem, içine boşaldım." Koşarak uzaklaşırken arkasından edilen küfürleri duyuyordu. Katsuki'nin en sevmediği şeydi.
...

Kahvaltıdan sonra boynunda belli olan izleri kapatıcı ile kapatabildikleri için gerçekten şanslılardı. Deku evinde bu tür durumlar için aldığı makyaj malzemelerini yedekte tutuyordu. "Bu idare eder. Boynuna fazla dokunma bugün. Söylememe gerek yok ama su da tehlikeli." Ellleri kendinden uzaklaştırdı ve aynada boynuna baktı. "Biliyoruz herhalde. İdare eder. Şimdi kıyafet ver. Eve uğrayacak vaktimiz kalmadı. Ayrıca bana bir gömlek borçlusun."

Kafasını salladı ve beyaz dolap kapaklarını açtı. "Biliyorum halledeceğim onu. Dolabımdaki gömleklerin hepsi sana uyar. Ayrıca senin bedeninde 2-3 pantolon var rafların alt katında. Hepsi yeni, istediğini al." Tek kaşını kaldırdı. "Ne halt-"

Öyle bir bakış atmıştı ki cümlesi yarıda kesilmişti. "Seni düşünüyorum Kacchan, oldu mu? Düşünmesem pantolonsuz kalacaktın. O yüzden sus. Şimdi üzerini değiştir." Söylemek istediği çok şey olsa da bu seferlik sustu.

Ayrıca beyninin arka köşelerinde kendi evinde yapma ihtimallerine karşın ona pantolon bulundurma fikrini yazmıştı.

Kıyafetlerini değiştirdikten sonra kahvelerini termoslara doldurmuş ardından ise kapıya gelen taksiyle merkeze gelmişlerdi.

İçtiği ağrı kesiciler ve kahve sağ olsun, bel ve baş ağrısı neredeyse sıfırlanmıştı ama onu asıl sinir eden şey elinin sürekli boynuna gitmesiydi. Bu kadar çok boynuna dokunduğunun şu ana kadar farkında değildi. Bir dosyayı dhaa arşive kaldırdıktan sonra günün 4. bardağını içmek için yine makinenin başındayken Kirishima yanına geldi. "Bakubro, bugün çok kahve içmedin mi? Dün biz gittikten sonra siz kaldınız mı?" Şu an bu durumda olmasının ana sebeplerinden biri yanında olsa da sakin kaldı. "Sadece yorgunum. Boşver."

İddia-Bakudeku/DekubakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin